Gündem

Sevgili Dostlar,

 

AB sürecinde de uyguladığımız “Durmak yok, yola devam” ilkesiyle geçtiğimiz ay içerisinde yoğun tempomuz ve temas trafiğimiz devam etti. Bu çerçevede, Fransa Cumhurbaşkanı Sayın Nicolas Sarkozy’nin Türkiye ziyareti, Sayın Başbakanımızın Türkiye’nin CeBIT Bilişim Fuarı’nın Ortak Ülkesi olması vesilesiyle Almanya’ya gitmesi ve Portekiz’de gerçekleştirdiğimiz verimli temaslar özellikle ağırlık kazanan konulardı.

30 yıl aradan sonra Türkiye’yi ziyaret eden Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, 5 saat kaldığı ülkemizde maalesef hem Türkiye’nin AB süreci, hem de Türk-

 

Fransız ilişkileri açısından yeni bir başlangıca vesile olabilecek, Türk ve Fransız kamuoylarını heyecanlandıracak yeni bir şey söyleyemedi. Yine de Sayın Sarkozy’nin Türkiye’nin AB’ye olan mesafesinin günübirlik ziyaret gerçekleştirilebilecek kadar yakın olduğunu görmesi bakımından ziyaretin önemli bir katkısı olduğuna inanıyoruz.

Sarkozy’yi ülkemizde ağırladıktan sonra bu kez Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’la birlikte Almanya’ya giderek öncelikle orada yaşayan binlerce vatandaşımızla hasret giderdik. Düsseldorft’ta 15 bine yakın Türk vatandaşının Sayın Başbakanımızla bir araya gelmekten duyduğu heyecan ve oradaki coşku atmosferi esasen Türkiye’nin AB’nin doğal bir üyesi olduğunu başlı başına ispat eden bir manzaraydı. Keza ‘Ortak Ülke’ sıfatıyla yer aldığımız CeBIT Bilişim Fuarı’nın açılışını Almanya ile birlikte yapmamız da AB sürecimiz açısından anlamlı bir manzaraydı.

AB’ye üyelik sürecinde Türkiye’ye gösterilen dirençlere aynı şekilde maruz kalan Portekiz’in Türkiye anlaması ve bu dirençlere karşı Türkiye’nin yanında yer alması bizi her zaman memnun etmiştir. Bu hususu Lizbon ziyaretimizde de Portekizli dostlarımıza aktarma fırsatı bulduk. Portekiz’in Türkiye’ye verdiği desteğin anlamı sonuçlarından biri de vize liberalizasyonu oldu. Ziyaretimiz sırasında, ülkelerimiz arasında vizelerin kaldırılmasına yönelik Anlaşma’nın 31 Mart itibarıyla yürürlüğe gireceği müjdesini vermekten onur duydum.

Bu vesile ile bir kez daha belirtmek isterim ki zamanında nasıl Portekiz’e karşı çıkanlar bu ülkenin üyeliğini engelleyemediyse ve şu anda Portekiz AB Komisyon Başkanlığı’nı yürütecek konuma geldiyse, Türkiye’ye direnç gösterenler de ülkemizin üyeliğini engellemeyi başaramayacaktır.