HALKIN “AYIKLAMA” HAKKI…

FARUK HAKSAL

 

Demokrasi insanlara beğendiklerini seçme, beğenmediklerini de buruşturup bir tarafa koyma hakkını veriyor…

Toplum tarafından beğenildiği zaman demokrasiyi alkışlamak, ama o aynı toplum yapıp ettiklerini beğenmediği zaman yapılan eleştirinin içinde düşmanlık tohumları aramak, en hafif deyimi ile, demokrasiyi içine sindirmemek demektir.

Seçmenler sandığa gitti ve sizi seçti… O ne ala, ne ala…

Demokrasi başınızın tacıdır.

Ama, yapıp ettikleriniz eleştirildiği zaman sihir bozulur, büyü tersine çalışır…

Artık karşınızdakiler “malum zihniyet”tir…

İşleri güçleri sizi kötülemektir.

Sizin kuyunuzu kazmak bu kimselerin temel görevi ve işlevidir…

İşte böyle düşünmek, siyasal/kişisel/ve ruhsal paronayanın dip tutmuş halidir.

Kendini dev aynasında görmek, benden sonra tufan demek ve çevrede bir tutam yandaş oluşturmak için bol kepçe tarifelere onay vermek demektir…

Demokrasiyi içlerine sindirememiş kişiler, demokratik mekanizmaların çarkları içinde bir gün oraya, öteki gün buraya fırlar dururlar, fırlatılıp dururlar ve sonunda da mutlaka o çarkın bir köşe noktasına sıkışıp, ezilip kalırlar.

Siyasetçi, oturduğu koltuğa kişisel hırslarını Emanetçi Sultan Ağa’ya teslim ederek oturmalıdır…

Kişisel çıkarlarını gütme konusunda hafıza kaybına uğramalıdır.

Mustafa Kemal öldüğünde gerisinde ne han, ne hamam, ne gemicikler ve ne de orada burada yok pahasına kapatılmış dönüm dönüm “imar parselleri” bıraktı…

Padişahı devirerek gelmişti… Ama o Cumhuriyet’i ilan etti.

Padişah olamaz mıydı?..

Hem ne nasıl…

Ama o, üzerine rahatlıkla kurulacağı padişahlık kutluğunu kaldırdı attı ve halkın egemenliği esastır, dedi.

Halkın egemenliği niçin esas olmalıydı?..

Çünkü halk, beğenmediği kişileri özgür iradesi ile devlet yönetiminden ayıklayabilmeliydi…

Parlamenter Demokrasi’nin en önemli özelliği, halkın, beğenmediği siyasetçiyi ayıklama özgürlüğüne sahip olmasıdır.

İşte bu tariften önemli bir sonuç çıkmaktadır: Halkın beğenmediği siyasetçiyi ayıklama özgürlüğünü bertaraf etmek, demokrasi karşıtlığıdır.

Halkın bu önemli yetkisini kullanmasına engel olmak demokrasi düşmanlığıdır.

Halkın bu konuda doğru seçim yapmasına mani olacak girişimlerde bulunmak ise, halkın demokratik haklarının gaspıdır.

Demokrasinin en vazgeçilmez esası olan eleştiri özgürlüğüne karşı çıkmak ve bu yöndeki düşünce açıklamalarını düşmanca davranışlar olarak nitelemek, halkın beğenmediğini ayıklama hakkına indirilmek istenen en ağır darbedir…

Ama demokratik yöntemleri kişisel çıkarlarının bir aracı olarak kullanmaya çalışanlar, bu söylediklerimizi de düşmanca bir tavır olarak değerlendirmeye hazırdırlar. Sanıyoruz bunun da başlıca nedeni kendilerini de-şifre ettiğimizi düşünmeleridir.

Halkın bu gerçeği görmesinden ürküp, korkmalarıdır.