“Kaliforniya Sendromu”

MEHMET ALİ OKLAY

 

Kaliforniya ABD’nin ekonomik olarak en güçlü eyaletlerinden biri. Silikon Vadisi orada, Holywood orada. Ama; Amerika’nın istatiki olarak en mutsuz insanları da oradaymış. Yani varlık içinde yokluk, kalabalıklar içinde yalnızlığın sembol şehri…

Adı böyle konmuş(bir şehire izafe edilerek) ama, bütün büyük şehirlerde, hatta yavaş yavaş daha küçük ölçekli şehirlere siyaret etme potansiyelinde bir durum bu. İnsanlar yalnızlaşıyorlar; O kadar konfor, teknoloji, iletişim imkanları karşısında bir dostla oturup hasbihal etmenin yerini tutmuyor. Bir arkadaşınla, gönüldaşınla, refiğinle, refikanla bir sohbet, kırk yıl hatrı olan bir kahve içmek insanları bu yalnızlıktan söküp alabilecek, kültürümüzde, mayamızda var olan hoşluklar.

Maddi imkanlar insanların maddi ihtiyaçlarının karşılanması pratiğidir. Yalnızlık ise manevi boşluğun uçurumudur. Gazetelerde görüyoruz uyuşturucu kullanımı yüzde beşyüz artmış! Yalnızlaşan insan çareyi uyuşturucuda, alkolde arıyor. Bu ise felaketi tetikliyor. İntiharlar artıyor, psikopat eğilimler toplumu sarıyor; en basidinden toplumda tatminsizlik, saygısızlık, sabırsızlık gibi marazi davranışlar aktif hale geliyor. İnsan daha da çaresiz ve yalnız kalıyor.

Türk toplumunda aile yapısının sağlamlığı, arkadaşlık duygularının ağırlığı, dostluk gibi insancıl yönlerimizin baskın durumda kalabilmesi bu hastalığın; “şimdilik” olmak kaydıyla “İstanbul Sendromu” olmasını engelleyen olumlu yönlerdir. Türk toplumunun ayakta kalmasının en önemli sebepleri: ”Töre’si ve Dini’dir”! Yozlaştırarak, batılaştırarak bu değerlerimize sahip çıkamaz isek; maddi refaha ulaşabiliriz belki ama yalnızlık hastalığına çare olur mu maddiyat? Paranızın dostu olan sizin gerçek dostunuz mudur? Yoklukta yanında olan mı gerçek dostundur?

Patalojik bir çok bozukluğun sebebi manevi yalnızlık ise töre ve İslam Dini’ni baskın hale getirip, materyalizm çöplüğünden kurtulmaktır çare!