KARNINDAN KONUŞAN TÜRK !

 

Ahmet Türk’ün, “Ege’de SonSöz.Com” daki röportajını okudum.  Ahmet Türk, Türk siyaset hayatının en tecrübeli kişilerindendir. Gerçekten kişi olarak beyefendi bir insandır.  Varlıklı ve itibarlı bir aileye mensuptur.

Ahmet Türk özetle şunları söylüyor;

*Günümüzde dünyada “Ulus Devlet” mantığı yoktur, “Demokratik Devlet“ mantığı vardır.

*Avrupa Yerel haklar    sözleşmesine baktığımızda, yerellerin dilleri, kültürleri korunmaktadır.

*Bu sorun ne olacak? Silahla çözülemeyeceği ortadadır. Yani silah bir hak arama yöntemi olmaktan çıkmalıdır. Devlet de Kürt meselesini sadece silahla, inkarla çözemeyeceğini görmelidir. Önce bunda ortaklaşmamız  gerekiyor. O zaman ne yapmak lazım? 30 yıldır uygulanan politikalar yerine toplumsal uzlaşıyı sağlayacak politikalar ortaya çıkarmamız lazım.

*PKK, Kürt sorunu olduğu için doğmuştur. Oradaki haksızlığın, inkarın, zulmün verdiği tepkiden çıkmıştır.

*PKK’yı durdurmaya bizim çabamız yetmiyor.

*Bu sorun, bir işsizlik, yoksulluk sorunu değil, kültürel kimlik, hak ve özgürlükler sorunudur.

Ahmet Türk, yıllardır devam eden bu sorun için, kafasının içindeki gerçekleri söylemiyor, maalesef  gerçek niyetini saklıyor. Halbuki kendisi de çok iyi bilir ki, PKK  terör örgütü, “Kürdistan Projesi” için devreye sokulmuş katiller sürüsüdür.  Sadece  perşembe  günü,  Türk’ün röportajını okurken verilen şehit sayısı 5 kişi idi.

Artık kimse “karnından konuşmamalı”, gerçekleri açık bir şekilde ortaya koymalıdır. Ne Ahmet Türk gibilerinin, ne de AKP yöneticilerinin Türk Milletini daha fazla oyalamaya hakları yoktur.

PKK; yerel diller konuşulursa (sanki konuşulmuyor), kültürler korunursa (sanki korunmuyor) çoluk çocuk öldürmekten, insanları Belediye otobüsünde Molotof kokteylleri ile yakmaktan, Türk Milletinin ekonomik değerlerini tahrip etmekten vaz mı  geçecek? Buna ancak Tayyip Bey’in Kürtçü danışmanları ve  Kürtçü-Bölücü- İngiliz Ajanı Şeyh Said’i  öven AKP’li milletvekilleri inanır.

PKK denen bölücü örgüt, uyuşturucu kaçakçılığını, beyaz kadın ticareti ve insan kaçakçılığını, organ kaçakçılığını, yurt içinde, yurt dışında haraç toplamayı Kürt kökenli vatandaşlarımızın kültürlerini korumak için mi yapıyor?

PKK denen eşkıya grubu  kandırıp, tehdit edip dağa çıkardığı memleket çocuklarına, İsviçre’de 13 Derneğin hesabında bulunan Milyarlarca Dolardan pay mı veriyor?

Milyar Dolarlarla oynayan PKK terör örgütü bölgede bir tane aç insan doyurmuş mu, Allah rızası için bir tane olsun, sebil-çeşme yaptırmış mı? İnadına kendi insanını soymuş, elinden ekmeğini almış, onu yerinden köyünden etmiş, oğlunu örgüte vermeyen babayı, anayı acımadan herkesin gözü önünde öldürmüş, yöreye hizmet edecek iş makinelerini yakmış, bölge insanına hizmetten başka hiçbir günahı olmayan öğretmeni, doktoru, hemşireyi, mühendisi katletmiş ve bölge insanının kasıtlı olarak fakir ve cahil kalması için gayret göstermiştir.

Ahmet Türk’ün eski Genel Başkanı olduğu parti ve şimdiki BDP’den, bölge insanının refahını arttıracak bir proje, bir yatırım teklifi, istihdam yaratacak bir fabrika yapımı için bir girişim işittiniz mi?

Bölgede insan yerine konmayan, devamlı ezilen ve hor görülen kadınlarımız için herhangi bir proje, iyileştirme gayreti gördünüz mü?

Göremezsiniz, işitemezsiniz. Çünkü bu bölücü çete ve onun siyasi maşaları başta kendi insanlarını ve bu ülkeyi sevmezler. Türkiye’nin rahatı, zenginliği bunları huzursuz eder, bunlara batar. Bunlar, bizlerin sahip olduğumuz hakların daha fazlasına sahip oldukları halde, “Türk Milleti” tanımı altında yaşamak istemezler ama dedelerinden beri İngiliz’in, Amerikalının, Barzanilerin  emrine girmekten asla gocunmazlar.

Sevr’de istilacılarla beraber hareket edenler bunlardır, Musul’un elimizden kaçması için İngilizlerle anlaşıp ihanet eden bunlardır, Cumhuriyet kurulduğundan beri kutsal dinimizi kullanıp, şeriatçılarla işbirliği yapıp 28 defa devlete isyan edenler bunlardır.

Ahmet Türk, eğer doğup büyüdüğü, ekmeğini yediği, Milletvekili ve Genel Başkan olduğu bu güzel ülkeye, Türkiye’ye  borcunun hiç olmazsa bir kısmını ödemek  istiyorsa yapacağı tek şey vardır; “PKK’ya şartsız, koşulsuz silah bırakma ve Türk Güvenlik makamlarına teslim olma çağrısı yapmak”.

Hiçbir ülke, dağlarında silahlı adamlar dolaşırken askerini, polisini öldüren bir çete ile onun önderi ile konuşmaz. Türkiye’de  bunu,  bu iktidar bile yapamaz. Bunu yapmaya kalkan kim olursa olsun, Türk Milletinin nefreti onları  yok edecektir.

Türkiye Cumhuriyeti    Devletinin yapması gereken şudur;

“Hangi ülke  topraklarında teröristleri barındırır ve Türkiye’ye saldırı için topraklarını kullandırırsa, PKK terör örgütünü maddi ve manevi olarak desteklerse, örgütün finans kaynaklarını kullanmasına izin verirse, Türkiye Uluslar arası antlaşmalardan doğan haklarını en sert şekilde kullanacaktır”  demeli ve gereğini yerine getirmelidir.

Ayrıca PKK terör örgütü silah bırakmazsa, nerede olursa olsun, ne pahasına olursa olsun, bu çakalları saklandıkları inlerinde bulmalı ve etkisiz duruma getirmelidir.

Gazze’deki insanlar için dünyayı karşısına alanlar, kendi ülkeleri için bunu yaparlar mı? Yoksa onlar da gizli gizli buluştukları Ahmet Türk gibi “karınlarından konuşmaya” devam ederler mi? Yaşarsak göreceğiz.