KENT MOBİLYALARI -5-

ALİ GENÇLİ

 

Heykeller bir kentin sessiz tanıklarıdır. Onlar yakınmadan; yaz kış, sıcak soğuk, yağmur çamur demeden bulundukları yerin eksikliklerini tamamlarlar. Geçmişi günümüze taşıyarak o günlerin tanıklarını yeni kuşaklarla buluşturmaları, yeryüzü kentlerinin çağdaş özelliklerinden birisidir. Roma, Paris, Viyana yüzyıllardan beri korudukları sanat abidesi eski yapıları ve heykelleriyle bir çekim merkezidir. Yeryüzünün yedi harikasını koruyamamış kuşakların utancını açıkçası ben de yüreğimde hissediyorum. Bazı olguların yinelenmeleri ilkleri denli değerli olmuyor. Yedi harika yeniden belirlendi ama yeryüzü güzelliklerini yerle bir etme sabıklığını üzerinde taşıyan ABD üç yeni harikaya sahip olsa da bir anlam ifade etmiyor. İnsanlığın yüzkarası Hiroşima’nın günahını boynunda bir kolye gibi taşıyacak sonsuza dek.

Her ülkede olduğu gibi kurtarıcı ve kurucularının heykelleriyle gelecek kuşaklara geçmişi taşıma geleneği,  büyük kurtarıcımızın görkemli heykelleri ile ülkemizde de sürüyor.

Büyük bir köy görünümünden kurtarılıp, marka kenti olmasını hasretle düşlediğimiz Söke’miz içinde  bu konuda yapılabileceklerin pek de güç olmadığını düşünüyorum. Homeros’tan Thales’e, Herodot’tan  Pisagor’a yaşamış bilim insanlarının heykellerini kentin belli noktalarına yerleştirmek Söke’ye evrensel bir boyut kazandıracaktır. Bir de Cumhuriyet meydanına bir saat kulesi ve görkemli bir barış heykeli yakışacaktır diye düşünüyorum.

Kent içindeki eski yapıların da artık çirkin görüntülerinden kurtarılıp, kent mimarlarımıza kentin yeni dokusunu oluştururken esin kaynağı olmalarını sağlayabiliriz. Bunun için eli fırça tutan bir avuç “KENT GÖNÜLLÜSܔ ne ve  birkaç teneke boya yeterlidir sanırım…

Elbette, hala çoğumuzun farkında olmadığı bir kültür kenti olan Söke’de yetişmiş ünlü yazarlar, şairler, sinemacıları da yeni kuşaklara tanıtmak için, bu değerli insanlarımıza sokak adları verilip kültür parkları oluşturula bilemez mi? 

Esen kalınız…

(Gelecek hafta Söke’de pasaj kültürü)