KİM IRKÇI KİM DEĞİL?

İSMAİL VERGİLİ

 

 okurlarım, şu son yıllarda ülkede bir ırkçılık, bir faşistlik söylemleri ayyuka çıktı. Televizyon kanallarında fikir beyan eden ve kendini aydın sanan sözde kişiler, olur- olmaz şekilde ahkâm kesmektedirler. Türklük, Türk Milliyetçiliği ırkçılıkmış ta; Kürtlük, Kürtçülük ise insan haklarıymış… Bu nasıl bir zihniyettir? Bu ülkede böyle bir ayrılık yoktur. Aklı başında olan ve sağlıklı düşünen her insan, şunu iyi bilir ki; kanun önünde herkes eşittir ve aynı haklara sahiptir. Öyle olmasaydı, Kürt kökenli insanlarımız,  (öğretmen, doktor, hâkim, savcı, milletvekili, bakan, başbakan ve de cumhurbaşkanı) nasıl olurdu? Türkiye’de yaşayan halklar (Türk’ü, Kürt’ü, Laz’ı, Çerkez’i, Arnavut’u v.s.) bütün etnik guruplar, Anadolu ve Trakya topraklarını “vatan” bilip, bu bütünlüğe sahip çıkmak için, Büyük önder M. Kemal Atatürk’ün önderliğinde “özgürlük ve bağımsızlık” amacında birleşerek, “Sevr Barışı” ile işgal edilen bu “Aziz vatanın” kurtarılması için, “İstiklal Savaşını” yapar. 24 Temmuz 1923 tarihinde’ de İsviçre’nin Lozan kentinde yapılan barış görüşmelerinde, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti”, bütün dünya devletleri tarafından kabul edilir. Onurla ve şerefle kurulan bu devletin halklarını, Mustafa Kemal Atatürk “Türk Milleti” diye tanımlamıştı. Her etnik gurup için de, “herkes kültürünü kanun önünde eşit şekilde yaşar” demişti.

***

Ne oldu da, son yıllarda Türkiye Cumhuriyeti Devletini kuran bu halklar, bir birine düşman olup, bir birini “Irkçılıkla” suçlamaya başladılar? Irkçılık nedir? Tanımlamak için,”ırk’ı” bilmek gerekir. Irk: Soy, nesil, kök, sülale anlamını ifade eder.

Irkçılık: İnsanoğlunun kendi ırkını üstün görüp, diğer insan ırklarını aşağılamak, dışlamak, kötülemek, onlara yaşam hakkı tanımamaktır. Bu duygu ve düşünce davranışı “iğrenç” bir duygudur. İşte bu duyguya “Faşistlik” denir. Kendisinden başka toplumların varlığına ve yaşam hakkına tahammülü olmaz. Buradan yola çıkarsak, Türkiye Cumhuriyetinde ayrılığı ve bölünmeyi kim istiyor?  Türkler mi, Kürtler mi? Sağlıklı ve normal düşünen her insan, ülkede ayrılığı isteyenler şüphe yok ki “Kürtlerdir” diyeceklerdir…

            ***

Sevgili okurlarım, bin yıldır Anadolu’da yaşayan bu halklar sevinçte ve kederde birlik olup yaşamı paylaşmayı bilmişlerdir. Bir birlerinden kız alıp, kız vermişler. Rıza ile evlilikler ve akrabalıklar oluşmuştur. Bu oluşum günümüze kadar da devam etmiştir. Nitekim benim ailemde de 3 Kürt kızı gelinimiz var. 2’de kızımız Kürtlerde gelin. Şimdi soruyorum: Doğan nesil Türk müdür, Kürt müdür? Et, tırnaktan ayrılır mı? Ayrıştır bakalım, nasıl ayrıştıracaksan?  Ama emperyalizm ayrıştırır. “Böl, parçala, yönet” politikası ile, halkları, inançlarına ve etnik kökenlerine göre ayrıştırır. Bir birine düşman eder. Vatan ve millet bütünlüğünü bozar, sonra yönetir. Yer yutar. Bu nedenle de, kendisine hizmet edecek kişileri kolay bulur. Kaleyi içten fed eder.

         ***

İşte emperyalizmin ülkemizde oynadığı oyun budur. “Su uyur, düşman uyumaz.” PKK Bölücü örgütte bu amaçla kurulmuştur. Temeli de “SEVR” le atılmıştır. Bunda İngiliz parmağı vardır. Zira Lozan Barışında İngiltere Dış İşleri Bakanı Lord Curzon, İsmet Paşa’ya ne demişti?: “İsmet Paşa, İsmet Paşa, verdiğimiz bu hakları şimdi cebime koyuyorum. Zamanı gelince tek tek geri alacağız. Çünkü yoksulsunuz, bize muhtaç olacaksınız. Kürtlere de bir benlik kazandıralım da, Dünyanın kaç bucak olduğunu o zaman görürsünüz”demişti. Şimdi ülkede olanlar işte bunlardır… 

***

Sevgili okurlarım, şimdi yazımın başlığına dönersek Türkiye’deki halklardan ırkçılık yapan kimdir? Türkleri ırkçılıkla ve faşistlikle suçlayan Kürtler mi? Yoksa Kürtleri özgür ve kardeş bilen Türkler mi? Türkçülük, faşistlik miş. Kürtçülük insan haklarıymış. Vicdanla ve sağduyu ile düşünerek yorumu siz yapınız…  Parçalanmış bir Türkiye’de Türk’ü de, Kürt’ü de herkes zarar görecektir. Yararı ancak her zaman dış güçler (emperyalizm) elde edecektir.

Duygularımı paylaşan okurlarımı saygı ile esenlerim