KİME OY VERİRSİNİZ?

KİME OY VERİRSİNİZ?
Akşam alacakaranlığında yorgun argın evin yolunu tutmuş, yarına ne yazabilirim diye düşünürken Atatürk İlköğretim Okulu’nun önünde önümü bir genç kesti.
Takım elbise giymiş, temiz görünümlü gencin bir elinde kalın bir dosya, diğer elinde bir tükenmez kalem.
İlk defa yaşımın bu kadar geçkin olduğunu o an öğrendim.
Genç gayet nazik bit tarzla, “Amca bir dakikanızı alabilir miyim?” dediğinde “eyvah…! Demek ki bizde eli öpülesi hale gelmişiz” diye düşündüm.
Ellerindeki kağıtları göstererek benden basit bazı bilgileri öğrenmek istediğini söyledi.
Siyasi her hangi bir çalışma olup olmadığını öğrenmek amacı ile ağzımdan “Hangi parti için çalışıyorsunuz?” sorusu çıkıverdi.
Genç yok dese de ilk başladığı sorulardan belli bir yerin anketini yaptığı belli idi
İlk sorusu, ne işle meşgul olduğum ve hemen arkasından ilk seçimlerde kime oy vereceğim.
Peşinden sıralandı.
Belediye başkanı olarak kimi görmek istersiniz.
Demek ki birileri, bir yerler yavaş yavaş milletin nabzını yoklamaya başlamışlar.
Anketi yarıda kestirip gence verdiğim cevabın tatminliğinde biraz da kızarak evin yolunu tuttum.
Giderken arkamdan sesleniyordu genç.
“Amca soruları bitirelim de bana da faydası olsun.”
Bizi can kulağı ile dinleyen  emekli Ali dede bağırdı.
“Bu güne kadar seçilenlerin kime ne faydası dokunmuş ta sana olacak be evladım.
Sen bırak bu işleri de Vatanı kurtarın. Vatanı…! Baksana adamlar kömürle kandırıyorlar şimdi de.”
Vatandaş kime oy verirse verecek.
Kime oy verirsiniz diyenlere de çok tepkili.

YEREL SEÇİMLERDE KİM KAZANÇLI ÇIKAR ?
Kim çıkarsa çıksın, kaybedecek her zaman olduğu gibi millet olacaktır.
Yaşanan kriz, seçimlerde heba edilen onca paralar yaşanan krizin etkileri,, yani oluşan ABD başkanlığı.
Her hali ile tutulacağımız yeni bir tufan.
Vay anam vay.
2009 yılında da çekeceğimiz var.

YEN‹ SÖYLEMLER‹ DE⁄‹L
DTP milletvekilleri ağızlarına geldikçe zehirlerini saçmaya devam ediyorlar.
Birisi ta ‹ngilterelerde, diğeri Avrupa Parlamentosunda, bir diğeri de  gözlerimiziz içine baka baka Türkiye sınırları içinde.
Televizyonları işgal eden evlilik provaları veya bir başka adıyla  Çöpçatanlıklar, diğer taraftan PKK’nın emri ile adım adım yayılan Türkiye’de Kadına yönelik şiddet toplantıları.
Evde kadınlarımız kimin kimle evleneceğini tartışadursun, dışarıda da eğitimcilerimiz, toplum örgütleri Kadınlara yönelik şiddeti konuşuyorlar.
Bizler kadını tartışırken neredeki kadını konuşuyoruz yerine tüm Türkiye’de yaşayan kadınları bu kabın içine alıyor ve tartışıyoruz.
Halbuki tartıştığımız problemlerin %99‘u Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da , bugün DTP nin Özerk  yapacağız dediği bölgelerde  oluştuğunu unutuyoruz.
Kadınlara yönelik saldırılar ve baskılar dünyanın her ülkesinde vardır. Hatta televizyonların ekranlarında da bu şiddeti canlı olarak yaşadığımızı biliyoruz.
Hiç Türk televizyonlarında çanlı yayında kadının dövüldüğünü gördünüz mü?
Göremezsiniz.
Ama, uygar dediğimiz ülkelerin televizyonlarında izleyebilirsiniz.
Batıda aile meclisi karar alıp da kadına ceza verdiğini gördünüz mü?
Göremezsiniz.
Ama birileri ortaya bir tez atıp da üzerine de uğraşmayı çok severiz.
fiimdide böyle olmuştur.
Bence bu gibi konuları gündeme taşıyarak halkın beynini bulandırmak isteyenler öncelikle ağalık düzenlerine son verdirtmek için milleti aydınlatsınlar da görelim.
Töre kavramını yok etmek için milleti aydınlatsınlar da görelim.
Bakın o zaman kadına yönelik şiddet olacak mı?
Bizler bu konularla meşgul olurken bir Emine Ayna çıkar ve karşısında bulunan körpecik çocuklara “Başkaldırınızı kutluyorum” , bir avuç Kürdistan aşıklarına da “Seçimde özerk bölgelerimizi kuracağız” diyebiliyor.
Hiç kimse de çıkıp “hey neler oluyor,” diye soramıyor.
Sonrada bazıları çıkarak, “bunlar bu kişilerin yeni söylemleri değildir” diyerek gaile bile almıyor.
Televizyonlarda oynanan, doğu törelerini anlatan filmlere karşı çıkmıştık. Sonunda onlar bitti.
fiimdi evlenmeler başladı.
Kadınlar koca, erkekler kadın arıyor televizyon ekranlarında.
Ülkenin bölünmesi kimin umurunda.
O kadar duyarsız bir millet olduk ki, bana neciliklerimizle battıkça batıyoruz.
Hep bir şey olmaz mantığını beyinlerimize kazıyanlarda suç.
29 Mart seçimleri Güney Doğu Anadolu’nun nelere gebe olacağını belirtecek.
29 Mart seçimleri beklide ikinci bir isyanın başlangıcını da getirecektir. Söylemedi demeyin.
29 Martın ayak seslerini gerekli önlemleri alamazsak 21 Marttaki Nevruz kutlamalarında görebiliriz.
Zaten küçük adımlarını sağ olsunlar DTP li satılmışlar  gösteriyor.
‹şte belki de o gün, Diyarbakır’ı başkent olarak ilan edeceklerdir.
Ve…. Allah göstermesin.