KÖŞK-KARATEPE KATLİAMI

 

 

4 Mayıs 1920 tarihli bir şifre ile Ankara’dan Miralay Refet Bey, 57. Tümen Kumandanı Albay Şefik Bey’den şu talepte bulunur.

“Gerede ve Bolu havalisindeki asiler karşısındaki Kuvvei Milliye müfrezeleri geri çekilmek mecburiyetinde kalmış olduklarından jandarma yüzbaşısı Arap Nuri Bey kumandasında birkaç yüz zeybek süvarisinin Aydın Cephemizden acilen gönderilmesi “( 1)

Eylül 1919 tarihinden sonraki tarihlerde Musluca Çayı doğusunda kalan  Köşk – Nazilli Ve Sarayköy bölgesi Yunan işgalinden kurtarılmış bulunmakta idi. Bu bölgede bulunan kuvvetlerimiz Ankara’nın istemleri doğrultusunda değerlendirilmekte idi. Nitekim Miralay Refet Bey şifresi öncesinde, Demirci Mehmet Efe kuvvetleri Balıkesir civarında bulunan Anzavur isyancılarını tepelemek ile meşgul idi. Zeybek atlıları oralarda bulunuyordu. Buna rağmen Demirci Mehmet Efe, Albay Şefik Beyin talimatı üzerine, çok değerli efelerinden Puslu Mestan Efe, Turnacı Mehmet Efe ve Dokuzun Mehmet Efe kumandasında yüzer atlı zeybekten oluşan üç yüz atlı zeybekli üç bölük oluşturulmuştur. Bu kuvvetlerin başına Refet Beyin istediği gibi Nazilli Jandarma Komutanı Arap Yüzbaşı Nuri Bey kumandan olarak, Albay Şefik tarafından atama yapılmıştır.

Bu atlı kuvvetler trenle Çivril’e gönderilmiştir.

Demirci Mehmet Efe ve Kurmay Binbaşı Nazım Bey’de Çivril’e kadar gitmişlerdir. Uğurlama merasimi yapıldıktan sonra, bu kez yine Refet Bey’in istemi doğrultusunda, Aydın Cephesinden 135. Alay 1. Tabur kumandanı Binbaşı Avni Bey kumandasında 12 zabit ve 480 nefer olmak üzere başlarında Kurmay Binbaşı Nazım Bey olduğu halde Afyon- Eskişehir İstikametine gönderilmiştir.

Emirler kesin ve kati olduğundan aksama olmamıştır. Nedenlerini aradığımız da Demirci Mehmet Efe’nin çektiği telgrafta görüyoruz.

“.. O saatte onları Çivril de noksan bulursam vatanın selameti için kafalarınızı kesmek üzere yanınıza geleceğim” Nitekim Çivril’e kadar gitmiştir. (2)

Aynı tarihlerde, Yörük Ali Efe, kendisine tabi olan Ahırköylü Şeyh Mehmet ile Mıstık Efe’lerin firar etmelerinden dolayı onları yakalamak ve cezalandırmak üzere Muğla Dağlarında takiptedir. Kıllıoğlu Hüseyin Efe ise; bir İtalyan subayını öldüren çingene Kara İbrahim çetesini yakalamak ve cezalandırmak için Muğla yöresinde peşlerine düşmüştür.

Yunan işgalinden kurtarılan bölgede, huzur içinde yaşam devam ettiğinden, ulusal kurtuluşa karşı isyanların meydana geldiği bölgelere Aydın efeleri, subayları ile birlikte giderek isyanları bastırmışlardır.  1920 Haziranın da  Yunan işgal kuvvetlerinin takviye almaları ve saldırı hazırlığı içinde oldukları görüldüğünde, Anzavur isyanları ile meşgul olan efelerimizin geri kalanları ile askeri birliklerimiz savunma cephe hazırlığı içine girmişlerdir.

Kurmay Binbaşı Nazım Bey, Köşk Karargahında Milli Alayın başındadır. Kuvvetlerini Aydın Cephesi ve Adagide ( Üçyol ) Dağ cephesi olarak iki bölüme ayırtmıştır.

Balyambolu- Adagide de Yüzbaşı Rifat bulunmaktadır. Badamiye- Başçayır ve Üçyol bölgesinde 135 Bölük kumandanı Mülazım Kazım ile 175 Bölük kumandanı Galip Bey görevlendirilmiştir. Galip Bey Bademiye güneyinde bulunan Hacettepe de karargah kurmuştur.

Aydın Cephesinde, Topçu Binbaşı Şumlu’lu İsmail Hakkı Bey bulunmakta, Eğrikavak- Akça Köy- Şeyhköyü (Başçayır köyü) kontrolü altında tutmaktadır.

57. Tümen Kumandanı Albay Şefik, Köşk Boğazını Demirci Mehmet Efe kontrolüne  bırakmıştır. Albay Şefik Bey yanında Teğmen Zekai ve yaveri İsmail Bey vardır. Çayyüzü Deresinde Kaymakam Mahzar Bey görevinin başındadır.

15 Haziran 1920 de takviye edilmiş bulunan Yunan işgal kuvvetleri  her iki cephemiz üzerine topçu ateşi desteğinde saldırıya geçmişlerdir. Savunma hattında bulunan birliklerimize  yardımcı olmak üzere  Sökeli Ali Efe, Adagide cephesine gitmek üzere yola çıktığı gibi, Menderes güneyinde bulunan Yörük Ali Efe zeybek kuvvetleri de Aydın Cephesine katılmıştır. Yunan  topçu ateşi altında savunmalarını yapan birliklerimiz saldırıyı kısmen durdurabilmişlerse de, Bademiye bölgesini savunan 135 alayın bölük kumandanı Teğmen Kazım Bey’in savaş raporu şöyledir.

“Bu sıralarda müdafaası Balyambolu cephesine ait olan Beş ağaç sırtlarındaki bölüğün, mıntıkamın sağ tarafındakilerin mevzilerini terk ettiklerini görünce derhal atımı atlayarak Küre köyündeki yedek kuvvetlerden bir takımı Teğmen Nüsret Efendi kumandasında geri çekilenlerin üzerine sürerek onları eski mevzilerini  tekrar işgal ettirdim. Bu müdahale isabetli olmuş ise de düşman topçusunun ateşi devam ettiğinden Beş ağaç sırtlarındaki yedek Teğmen İbrahim Efendi şehit olmuştur. “ (3)

Bu savaş raporunu yazan Teğmen Kazım 28 Haziran 1920 günü savunduğu mevzide yaralanmış Dinar Hastanesine kaldırılmıştır. Oradan verdiği raporda;

“ Bayramın dördüncü günü sabahı güneş doğmadan şafakla beraber bütün cephelerimize şiddetli topçu ateşi başladı. Mukabele ettik durdurduk. Sonrasında tüfek sesleri azalmaya başladı. Düşmanın Başçayıra doğru ilerlediğini tahmin ediyorum.

Tosalar Boğazında bulunan toplarımızın da sesleri kesildi. Piyadelerimizin geri çekilmekte olduğunu hissettim. Top tüfek seslerinin gerilerden gelmesi üzerine Adagide cephe kumandanını telefon ile ararken Köşk Cephe Kumandanı Binbaşı İsmail Hakkı çıktı.

Kendisine, Efendim ben Bademiye cephe Kumandanı Teğmen Kazım. Hiçbir emir alamıyorum. Keşif kolları çıkardım. Onlar da geri gelmediler. Vaziyeti biliyorsanız ne yolda hareket edersem başarılı olurum emrinizi bekliyorum. Cevap alamadan telefon kesildi. Düşman aramıza girmiş. Başçayır istikametinde gönderdiğim keşif kolları pusuya düşmüş. İçlerinden bir nefer yaralı geldi. Diğerleri pusuda şehit olmuşlar. Bıçakçılar Deresinin batısından Üç çayır istikametinde derelerden geçerken bir tepeye yaklaştığımda yaylım ateşine tutuldum. Yaralandım yere düştüm. Düşman askerleri üzerime gelirken kendimi dereye doğru yuvarlandım. Daha doğuda bulunan Malgaç Deresine doğru sürünerek hayatımı kurtardım. “ (4)

Dinar Hastanesinde 135. Alay makineli tüfek bölük çavuşlarından Mehmet anlatımında; “ .. Bölük kumandanımız Teğmen Aziz efendi, kaçmakta olan askerlere karşı tabancasını çekerek onları durdurdu.

* Devam edecek