KÖŞK-KARATEPE KATLİAMI

 

 

* Önceki sayıdan devam

Siperlere yerleştirdi. İkici tüfek nişancısı şehit olunca onun yerine geçerek taarruz halindeki Yunanı durdurmak için ateş etmeye başladı. Yanındaki milislerin geri çekildiğini görünce ileri fırladığında boynundan ağırca yaralandı. Çiğdemtepe batı tarafından da kuşatılmaya başlamıştı. Kendisini yaralı vaziyette iken gerilere çekmek isteyen askerlerine hitaben,

-Benden hayır kalmadı, siz tüfekleri kaçırın, onlar benden daha kıymetli. Askerlerimize lazım.

Dediğinde itiraz eden ve kendisini götürmek isteyen askerlerine tabancasını çekmiştir.

Askerler geri dönüp baktıklarında Teğmen Aziz efendinin yaralı haliyle Yunan askerlerine karşı tabanca ile savunurken şehit olduğunu görmüşlerdir.”(5)

Bu cephelerde, Zekai Bey, Yedek Subay Aydın’lı Teğmen Hafız, Ula’lı Teğmen ‹dris Karazeybek, Kafkasya’lı Teğmen Hasan Bey cansiparane savaşmışlardır. Güçlü ve top destekli Yunan karşısında geri çekilmek zorunda kalmışlardır.

Menderes alayı kumandanı Yüzbaşı Nuri Bey, üç yüz atlı ile birlikte Bolu–Düzce isyanlarını bastırmak için gitmişti. Başarılı bir şekilde döndükten sonra Nazilli’ye 23 Haziran 1920 akşamı döndüğünde gördüğü manzara şudur.

“ Bolu isyan bastırılmasından döndükten sonra Nazilli’ye geldiğimde düşman taarruzunun başladığını haber aldım. Trenle Köşk’e giderek alayımın başına geçtim. Menderes Alayının demiryolu güneyinden uçmuş olduğunu gördüm. Menderes Nehri’nin belirli kısımlarından daha güneylere geçtiklerini hissettim. Ova cephesinde Yunan kuvvetleri mukavemetle karşılaşmadan ilerledikleri için 24 Haziran1920 günü cephe tamamen düşmüştü. Köşk Cephe karargahı bu tarihten itibaren daha doğuya doğru kaydırıldı” (6)

Artık Köşk ve köyleri Yunan işgal kuvvetlerinin kontrolüne geçmiştir. Bu tarihten itibaren 6 Eylül 1922 tarihine kadar Yunanın zulmü işkencesi ile başa baş kalmıştır. Gücü olanlar Menderes güneyindeki köylere ve kasabalara muhacir olarak gitmişlerdir. Köşk ve köylerde yaşayan erkeklerin elleri silah tutanları efeleri ile birlikte Menderes güneyindeki bölgede veya Sarayköy – Denizli taraşarındadır. Sonrasında da düzenli ordularımızın askerleri ve subayları olmuşlardır. Köylerde  yaşlı kadınlar, kızlar çocuklar ve yaşlı erkekler vardır. Düşmanımız olan Yunan asker ve subayları katliam için zaman ve zemin yoklamakta  kendilerine yardımcı olacak  yerli Rumları ve işbirliği yapacak insanları aramaktadırlar.

Karatepe köyümüz Köşk ilçemizin kuzeyinde yüksek dağların sırtında kartal yuvasını andıran bir yerde bulunmaktadır. Daha kuzeyinde Kızılcaköy varsa da o köyün yolu ise Başçayır’a giden ana yoldan  ayrılmaktadır. Sekiyurt ve Mahmutlar mahallelerinden kuzeye ve  batı kesimlerini baktığınızda Karatepe’nin gözetleme yeri olduğunu hissedersiniz. Haşmetinden heyecan duyarsınız. Ilıdağ- Uzundere- Gündoğan- Başçayır- Altınova sanki avucunuzun içinde gibidir. Güneye baktığınızda  Köşk Ovasını ve Menderes Nehri’nin karşı yamaçlarını görürsününüz. Karatepe’nin önemi iskan edildiği bu yerin askeri açıdan önemli olduğu açıktır. Köşk’e yakındır. Haber almak ve silah ve yiyecek temin etmek kolaylığı vardır. Köşk Demirci Mehmet Efe’nin uzun süre karargah görevini yapmıştır. Haziran 1920 Yunan taarruzu başladığında Adagide Dağ Cephesi Karatepe’nin kuzey doğusunda bulunan dağ zirveleri ve daha kuzeydedir. Karatepe bu savaşların yapıldığı sıralarda subaylara ve efelerimize ev sahipliği yapmıştır.

En önemlisi, Yörük Ali Efe’nin çocukluğunun geçtiği, çobanlık yaptığı dönemlerde hayvanlarını otlattığı Salavatlı-Eskihisar köyünün dağ yamaçları ile de Karatepe köyü komşu bulunmaktadır. Yörük Ali Efe bu dağları avucunun içi gibi bilmektedir. Gerek Kuva-yı Milliye öncesi gerekse sonrasında Karatepe köyüne gelerek saklandığı veya dinlendiği yer olduğu düşünülmelidir.

Karatepe Köyü, Milli Mücadele yıllarında efelerine ve subaylarına ev sahipliği yaptığı gerçeğini düşünmek zorunluluğumuz vardır. Kadınlarının ve çocuklarının efelerimize pınarlarından testilerine doldurdukları sulardan içirerek onlara hayat verdikleri, dualarını aldıkları gerçeklerini görmemiz gerekir. Yunan işgal kuvvetlerinin intikam almak için seçtikleri seçenekler arasında neden Karatepe köyü düşünülsün. Köşk’ten bu köye ulaşmak 1920 şartlarında zorluklarını  bilmemiz gerekir. Neden Köşk’e yakın olan ova köyleri düşünülmemişte Karatepe köyü düşünülmüştür. Neden Meze köy-Uzundere-Ilıdağ değil de Karatepe köyü ?

Malgaç baskınını düzenleyen Yörük Ali Efe çetesidir. Yörük Ali Efe’nin köyü Karatepe’ye en yakın köylerden birisidir. Efenin kızanları 15/16 Haziran 1919 tarihinde Malgaç baskınında Yunan askerlerini öldürmüşlerdir. Yörük Ali Efe’den intikam almak için düşünülmüş bir katliam da olabilir.

Nitekim, Yunan askerleri 24 Haziran 1920 tarihinde Köşk ve köylerini işgal ettikten sonraki tarihlerde kendi askerlerini öldüren efelerimizin peşlerine düşmüşlerdir işgal ettikleri bölgelerde. Nitekim, 24 Nisan 1921 tarihinde Atça’da Malgaç baskınına katılan veya katılanlara yardım edenleri yerli Rum ve işbirlikçileri marifetiyle tespit ederek Atça Çomaklıova’sında hunharca 15 kişiyi katletmek istemişlerdir. Bunlardan  üçü hayatlarını kurtarmışlardır.

Karatepe Köyü de aynı düşünce içerisinde katliama uğradığı düşünülmelidir. ‹şgalin gerçekleştiği tarihten tam yirmi ay sonra gerçekleştirilen ve bazı tespitlere göre iki yüz civarında Karatepe’li çocukları  kadın ve erkekleri işkenceye, katliama tabi tutulması düşündürücüdür.

Karatepe köylüleri soğuk kış günlerinde nereden bilsinler başlarına gelecekleri. Barbar insanlar, kan emiciler kızların ırzlarına geçtikleri gibi, kadınların boyunlarında bulunan ziynet eşyalarını da gasp etmişlerdir. Yörük Ali Efe ve kızanlarından Kuva-yı Milliyeci subay ve erlerimizden intikam almanın yolunu masum Karatepe Köylülerinden almayı denemişlerdir.

Seki Yurt ve Sarı Ahmetler Cami içerisine doldurulan köy halkımız, kucaklarında çocukları olduğu halde süngülendikleri gibi kurşunlanmışlardır. Bu dahi yetmemiş kutsal yer olan camiyi içindekilerle birlikte yakmışlardır. Namusu kirlenen genç kızımız Aliye Hanım, bu durum karşısında yaşamanın kendisi için bir önemi kalmadığını düşünerek, - Ben bu halimle yaşayamam. Diye bağırarak makineli tüfek ateşi önüne fırlamış başkalarının ölümünü önlemek istemiştir. Şimdi Sarı Ahmetler Camisi olarak adlandırılan bölgede, yalnız başına bir incir ağacının gölgesinde yatmaktadır.

Karatepe köylülerimiz, Adagide Dağ Cephesinde kahramanca savaşan Kuva-yı Milliyeci asker ve subaylarımıza, efelerimize, kendileri için hazırladıkları yufkalarını, kuru incirlerini, kuru üzümlerin yedirdikleri ve besledikleri için soğuk ayranlarından içirdikleri için yaşamlarını canlarını feda ederek ödemişlerdir. Bu ülke için, bu topraklar için bedel ödemek Karatepe Köyüne nasip olmuştur. Ne mutlu onlara. Geride kalan evlat ve torunlarına. Onlar için yapılmakta olan şehitlik az bile.

Hunharca işlenen bu katliam İngiltere’de yayınlanan Times adlı gazetede yayınlanan açık bir mektupta belirtilmektedir. (7)

“ Yunan Barbarlığı

Sir Harry Lamb’ın 1.3.1922 de İngiliz Yüksek Komiser Sir Horace Rumbold’a bildirdiğine göre 14 Şubat 1922 sabahı saat 11 oo de  KARATEPE köyünde Yunan- Rum karma askeri ve sivil milis gücü köylüleri toplamışlardır. Kendilerine resmi bir bildiri okuyacaklarını söyleyerek köy camisi içerisine doldurmuşlar ve camiyi ateşe vererek köy sakinlerini yakarak öldürmüşlerdir.”

Karatepe köyünde Yunan askerlerince işlenen katlim ile ilgili olarak resmi bir belge de Osmanlı arşivlerinde bulunmaktadır.(8)

“ Başbakanlık – İçişleri Bakanlığı / İçişleri Genel Daire Müdürlüğü

Genel   : 26555

Özel      :   158

Dışişleri Bakanlığı Yüksek Makamlarına

* Devam edecek