KRİZ VURUP YAKIYOR!

E. TURGUT TEKİN

 

 

İnsanlar ister inansın, ister inanmasın, kriz vurup yakıyor. Bunun en büyük etkisi büyük kentlerimizde ve büyük iş yerlerimizde kendini gösteriyor. Ege Bölgesi, tarımda kuraklıktan iki yıldır acı çekerken bir de buna sanayi ve ticaret krizi eklenmiş oldu. Başta İzmir olmak üzere Denizli, Manisa, Aydın ve Uşak kan ağlıyor.

İki yıldır çiftçiyi vuran kuraklık yetmemiş gibi birde bu kriz insanların canına okuyor. Öyle ki nefes bile aldırmıyor. Pamuk üreticileri, Tariş’e verdiği pamuk bedellerini alamıyorlar. Bu çok önemli bir sorun yaratıyor. Pamukları satamayan Tariş’te zor durumda. Dünyada hüküm süren krizler, böyle devam ederse tekstil fabrikaları üretimi durdurmalarından dolayı pamuk alımı yapamıyorlar. Zaten stok fazlası bulunan pamuk satışları yapılmıyor. Zaten ana problem de bundan kaynaklanıyor. Problemi çözecek tek etken krizin ortadan kalkarak, tekstil dünyasının yeniden canlanmasına bağlıdır. Ege Bölgesi ve Tariş önümüzdeki günlerde daha da zorlanacaklar. Tariş elindeki pamuk stoklarını ancak iki yılda tüketebilir. Sadece Tariş değil, dünya pamuk stoklarını da hesaba katarak, bu yıl Söke Ovası’nda buna göre pamuk üretimi planlı bir biçimde yapılmalı. Böyle bir üretime geçilmediği taktirde çiftçilerimiz daha da zor duruma düşebilirler. Bunu önlemek, çiftçilerimize anlatmak zorunda kalacağız. Bunun için önümüzdeki günlerde şu kurumlara çok önemli görevler düşüyor. Bu kurumlar şunlardır:

1)    İlçe Tarım Müdürlüğü,

2)    Söke Ziraat Odası Başkanlığı,

3)    Tariş Söke Müdürlüğü,

4)    Ege Çiftçiler Derneği Başkanlığı,

5)    Sulama Birlikleri,

6)    Köy Muhtarlıkları.

Bu kurumlar araların da toplantılar yaparak, durum değerlendirmeleri yapacaklardır. Bu durum değerlendirmelerinin en önemli gündemini Tariş’in ve tüccarın elinde mevcut olan stoklar oluşturacak. Türkiye genelinde mevcut pamuk stokları belirlenecek. Bu mevcut stokları ne kadarı bu yıl içinde tüketilir ve ne kadarı elde kalır? Bir kere bunu belirlemek şarttır. Türkiye’de ve dünyada tekstil endüstrisi ne zaman tam kapasite ile üretime geçer. Yılda ne kadar pamuk tüketimimiz olur.

Bütün bu sorulara objektif yanıtlar bulmalı, elimizdeki olanakları bu yönde değerlendirmeliyiz. Çiftçilerimize durumu anlatarak, pamuk yerine hemen nakite çevire bileceğimiz ihtiyacımız olan ürünleri ekmelerini sağlayacağız. Pamuk ekmek isteyenlere de engel olmayacağız, ama sonuçta sorumluluk kendisinde kalacağını bildirmeliyiz. Sorumlusu kendisi olunca kimse vebal altında kalmaz. Bu yola neden baş vurmalıyız? Nedeni hem kısa ve hem de gerçektir. Tekstil dalında üretim yapamayan fabrikalardan dolayı dünya pamuk stoklarında bir şişme olacak ve ürün paraya dönmesi için fiyatlarda düşüşler olacak ve ürün ucuzlayacaktır. Bu durumda pamuktan ekenler zarar edeceklerdir. Dünyanın pamuk üreten büyük ülkeleri, bu gerçekleri bilerek, planlayarak sıkıntıyı atlamaya çalışıyorlar. Ya biz ne yapıyoruz? Kendi kafamızın verileri ile burnumuzun dikine gidiyoruz ve sonrada ah, tüh diye sızlanıyoruz. İyide bu suç kimin?

Yıllardır tanıdığım bir çiftçi dostum diyor ki: ”Ben her yıl pamuk ekiyorum. Tarlalarım, makinelerim ve toplama makinem de var. fiimdi pamuk ekmez isem benim halim ne olur? Ben geleceğimi pamuk üzerine kurdum. Zarar etsemde bunu ekmek zorundayım.” Peki böyle olanlarda olacak. Elbette dayana bilen ve kendine güvenen ekecek. Biz zaten herkese ekme demiyoruz. Tarlası icar, makineleri kira olanlara madem zarar ediyorsan, pamuk ekipte iyice batağa batma diyoruz. Eğer önerdiğim kurumlar kordineli ve birlik içinde çalışır, Zıraat Fakültesi’nin ve Tarım Bakanlığınında önerilerini dikkate alırlarsa bu problem çözülür. Yok herkes sıcak odalarında ve masa başlarında yan gelir yatarlarsa bu problem altından kalkılamayacak kadar devleşir. Bizden yazması.