MALATYA’DA FÜZE KALKANI

İSMAİL VERGİLİ

İçinde bulunduğumuz 2011 yılının şu son aylarında Türk Halkı, bir “Füze Kalkanı” söylentileriyle yatıp, kalkmaktadır. Nedir bu füze kalkanı derseniz? 20 Kasım 2010 tarihinde Nato ülkeleri, Portekiz’in başkenti Lizbon’da bir toplantı yapmışlardı. Türkiye Cumhuriyeti’nin Anadolu topraklarına bir “füze kalkanı” kurulmasına karar verilmişti. Türkiye’de bu kararı kabul edip, imza koymuştu. Şimdi bu karar uygulanmaya başlandı. Bu uygulamaya yöre halkı karşı çıkmasına rağmen, füze kalkanı kurulacaktır. Bu uygulamanın yararı ve zararı, yazılı ve görsel basında tartışılmaktadır.

Füze kalkanının kuruluş amacı güya, bir İran saldırısı olursa, Türkiye’yi Nato koruyacakmış. Nato, gölge etmesin, başka ihsan istemeyiz… Nato içinde Türkiye tek İslam ülkesidir. Türkiye dışındaki Nato bir Hıristiyan kulübüdür.  İran, Türkiye’ye niçin saldırsın? İran, Türkiye’nin bin yıllık komşusudur. İki ülkenin arasında dinsel ve tarihsel bağlar vardır. Zira İran halkının azımsanmayacak kadar bir bölümü Türk’tür.

Büyük Atatürk, Türk Milleti’nin siyasetini ve yaşam felsefesini belirtmişti. “Yurtta barış, Dünyada barış.” Bu düşünce Dünya uluslarına esin kaynağı olmuştur. “Birleşmiş Milletler” teşkilatı kurulmuştur.  Atatürk, Türk Milletine, bütün dünya uluslarıyla komşuluk ve barış içinde yaşamayı önermişti.

Malatya’da kurulacak füze kalkanının bana göre başka amaçları vardır. Bu amaçları aşağıda sıralayacağım. Ancak burada bir kehanetten (önseziden) bahsedeceğim. Ben bir kâhin değilim. Ama bir kehanette bulunacağım. Yetmiş yaşında emekli bir öğretmenim. Yaşamım boyunca önsezilerimi bire bir yaşadım. Bu füze kalkanı, Türkiye’yi korumak değil, ABD ve AB ülkelerinin çıkarlarını korumaktır. Şimdi bu füze kalkanının gizli amaçlarını madde madde açıklayayım:

1- İran’ın, İsrail’e karşı bir saldırısı olursa, İsrail’in korunması sağlanacaktır.

2- ABD, Irak işgalinde Irak’ta kalan askerlerini Türkiye üzerinden geri çekerken, Türkiye topraklarını kullanacak. Bir yıllık süre ile Güneydoğu illerimizde konuşlandırılacak. Bu zaman zarfında, yeni Anayasa yapılarak, Kürt halkının kendi kendini yönetme hakkı (siyasi özgürlük) kazandırılacak. Türkiye parçalanacak. Türkiye buna hayır derse, konuşlandırılmış ABD askerleri, kumandası elinde olan füzeleri, Türkiye’ye karşı kullanacaktır.

3- Bu füze kalkanı bir ‘BOP’ projesidir. ABD’nin amacı, Ortadoğu ve Asya ülkelerinin yer altı ve yer üstü zenginlik kaynaklarına ulaşmaktır. Bu bir emperyalist harekettir.

Emperyalizm, sömüreceği ülkenin insanlarını, etnik ve dini yönden ayrıştırıp, ülkeyi parçalamaktır. Bunun için de gücü paradan önce halkın cehaletidir. İşte kehanetim budur…

Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran halklar (Türk, Kürt, Laz, Çerkez… gibi) bütün etnik guruplar, sahip oldukları T.C. kimliklerinin onurunu taşımayı iyi bilip, ülkenin vatanı ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne sahip çıkmaları gerekir. Ülkenin parçalanmasından hiç kimse yarar görmeyecek, herkes zarar görecektir. Yararı yalnız emperyalist dış güçler elde edecektir. Bu gerçek iyi bilinmeli. Düşüncemizde aklın yolunu kullanmalıyız.

Deyim yerinde ise; Nato’yu bir Hıristiyan kulübüne benzetmiştim. 1990’ların başında New York’taki Dünya ticaret merkezi olan ikiz kulelerin vuruluşunda, ABD Başkanı, “Haçlı Seferlerin başlatıyorum” demişti. ABD, Irak ve Afganistan’a bu nedenle saldırmıştı.

Hıristiyan âlemi, 1100–1200 yılları arasında Anadolu’ya 8 defa saldırmıştı. Her seferinde de yenilmişti. Türkleri, Avrupa’dan çıkardıkları gibi, Anadolu’dan da çıkarmayı düşlerler. Bu nedenle de Osmanlı’ya (Padişaha) Sevr Barışını zorla kabul ettirip, Anadolu’yu istila etmişlerdi. Türk’ün aziz evladı M.K. Atatürk, Anadolu’daki halkları, bağımsızlık ve özgürlük amacında birleştirerek, yedi düvel emperyalist ülkelere karşı, Türk Kurtuluş savaşını kazanarak, Sevr Barışını yırtıp çöpe atmıştı. Onun için Hıristiyan âlemi, Atatürk’ü sevmez…

Lozan Barışı ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bütün dünyaca kabul edilir. Ancak ABD, Lozan Barışını imzalamamış ve kabul etmemiştir. Türkiye ABD’nin isteği ile 1952’de Nato’ya girer. Aynı yıl içinde Türkiye, ABD’nin jandarmalığına soyunarak, Kore Savaşı’na katılır. Mehmetçik Kore’de şehit olur. Kore’de Türkiye’nin işi neydi? Mehmetçik, emperyalizmin çıkarı uğruna canını vermiştir.

Emperyalizm bir ülkeyi işgal edecekse, o ülkenin halkını etnik ve dini yönden ayrıştırır. Sermayesi, işgal edeceği ülke halkının cehaletidir. Bunun içinde yandaşlarını çabuk bulur.

Yazılı ve görsel basından öğrendiğim kadarıyla, New York’ ta yapılacak bir Nato toplantısına, Türkiye temsilcisi olarak Orgeneral Hurşit Tolon Paşa katılır. Toplantı salonunda duvarda bir Türkiye haritası vardır. Rize, İskenderun doğrultusunda, Türkiye’nin doğusu ve güneydoğusu Kürdistan olarak bölünmüştür. Tolon Paşa, toplantıda bulunan ABD temsilcisi birine sorar. “Bu nedir?” Aldığı yanıt, “Türkiye’nin gelecekteki haritasıdır” der.  Tolon Paşa ABD’yi şiddetle protosto eder ve toplantıyı terk eder. Tolon Paşa Türkiye’ye gelince, Ergenekon’dan hapsedilir. Yıllar önceden ABD, Türkiye’nin stratejik ortağı ve dostudur diye öğrenmiştik. Bu nasıl dostluksa?

Ey! Anadolu Halkları, aklınızı başınıza alın, aklınızı işletin. Bütün dünyanın gözü tarihin beşiği olan Anadolu topraklarındadır. Anadolu dünyanın yeryüzündeki cennetidir. Çünkü; Bir günde dört mevsim birden yaşanır. Bir tarafta karda kayak yapılırken, diğer tarafta denize girilir. Etnik kökeni ne olursa olsun, Anadolu’yu vatanı bilen ve Türkiye Cumhuriyeti kimliği taşıyan her insan bundan onur duymalı ve vatanının kıymetini bilmelidir. Kardeşlik duyguları içinde ülkesinin bütünlüğüne sahip çıkmalıdır. Eğer ülke parçalanırsa, herkes kaybeder. Her yurttaş, taşıdığı kimliğin onurunu, şerefini bilmeli, ülkesine sahip çıkmalıdır…

Füze kalkanı bir aldatmacadır. Uyanık olmalıyız…

Duygularımı anlayan yurttaşlarımı saygı ile esenlerim