MİLLET OLMAK…

FARUK HAKSAL

 

Televizyonların haber bültenleri, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne 30.000 yeni personel alınacağını söylüyor…

Personel, ticari bir kavramdır, biliriz.

Demek ki, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin “asker”leri, tüccar devletin personelleri haline dönüştürüldü, anlamaya çalışıyoruz.

Balyoz, Ergenekon gibi sahte-kumpas davalarla üst düzey generalleri yok edilen bir ordu…

Hele hele askeri casusluk adı verilen dava…

Kendi subaylarına casus damgası vuran bir devlet…

Peki, o devlet şimdi nerde?

O koca koca generaller Silivri zindanlarında hep beraber çile doldururken, dışarıda “beraber yürünen yollarda” kol-kola dere-tepe düz gidenlerin vardıkları yer neresidir?

Geçtiğimiz 10 Kasım günü Anıt Kabir’de Ata’sının huzuruna çıkan Türk subaylarının polisler tarafından televizyon kameralarının önünde ulu-orta aranmasının burukluğunu nereye koyacağız?

Bu acı veren görüntüyü yüreklerimizin hangi bölmesine sığdıracağız?

Hele hele…  Bu memleketi bize armağan eden “Mehmetçiklerin” birer sözleşmeli çalışanlar haline getirilmesine nasıl katlanacağız?

Vatan-millet-bayrak inancı ve coşkusu yerine monte edilen ücretli-sözleşmeli-işçi ruhsuzluğu ile hangi zaferi kazanabileceğiz?..

Bir milleti millet yapan temel öğe, ortak kültürde birleşmektir.

Ortak dil, tarih, ülkü, duygu, gelenek ve görenek birliği paydasında kaynaşmaktır.

Gerçek bir millet olmak; zengin bir hatıra mirasına sahip olmak, birlikte yaşama konusunda kararlı bir iradeye sahip olmak, sahip olunan kültürel mirasın korunmasına hep birlikte ve içtenlikle katılmaktan geçer…

Mustafa Kemal Atatürk’ün o veciz millet tanımı işte bu yoğun kaynaşmadan doğar:

  • Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türk halkına Türk Milleti denir.

Çünkü Cumhuriyet değerleri sözünü ettiğimiz bu ortaklıkları içeriğinde barındırmaktadır.

Türk Silahlı Kuvvetleri de bu nitelikteki cumhuriyetin ve cumhuriyet değerlerinin bekçisidir.

Siz Silahlı Kuvvetleri’ni erittiğinizde ulusu meydana getiren harcı yok etmiş olursunuz. Ulusu, bekçisiz bırakmış olursunuz.

Bu üst düzey değerlerin bekçiliği, sözleşmeli personeller ile sağlanamaz…

Bir milleti millet yapan değerler “ücret-bordro-iş” üçgeni içine gömülemez…

Vatanseverlik ülküsü, özveri ve gönüllülük ruhu olmadan vatan savunması tam anlamı ile gerçekleştirilemez…

Bu ülke kendi topuğuna kurşun sıkmayı terk etmelidir… Ve yeniden, derhal kuvayı milliye ruhuna yönelmelidir.

Uygar dünyada tam bağımsız ve saygın bir millet olmanın başka bir yolu ve yordamı yoktur.