MUSTAFA KEMAL’İN MİLLET TANIMI NİÇİN DEĞİŞTİRİLMEK İSTENİYOR?

FARUK HAKSAL

 

Millet kavramı yeniden tarif ediliyor.

AKP’nin siyasetinin ana gündem maddesi budur…

Ne hayat pahalılığı, ne kapımıza kadar gelen savaş sorunu, ne parçalanma, ne bir başka şey.

Gündemde varsa yoksa millet tanımından Türk sözcüğünü çıkartmak!

Var olan tanımlamadaki Türk sözcüğü çıkartılıyor.

Ve Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Cumhuriyeti kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir,” tanımlaması çöp sepetine atılıp, yerine içeriğinde Türk sözcüğü bulunmayan soyut bir tanımlamaya doğru yol alınıyor.

Daha kısa ve özet bir biçimde dile getirirsek: Türk Milleti kavramı, Anayasa’dan sökülüp atılmaya çalışılıyor.

Yapılabilir mi bu?

Göreceğiz…

Bizce hiçbir millet, kendi adının Anayasa’dan çıkartılmasına izin vermez; veremez…

Verirse ne olur?

Parçalanır, yıkılır, yok olur ve tarih sahnesinden silinir…

Şu nokta önemlidir:

İçinde yaşadığımız “süreç” adı verilen zaman diliminde alelacele yapılmaya çalışılan Anayasa’da Türk milleti kavramı, halkın tümünün adı olmaktan çıkartılıp, ülke içinde yaşayan alelade bir kavmin adı haline getirilmek isteniyor.

Süreç siyasetini gündeme taşıyanlarca Türkler, devlet içindeki bir etnik grup olarak varlıklarını sürdürmek zorundadırlar.

Sadece bir etnik grup olarak: Türk kavmi…

Cumhuriyeti kuran Türkiye halkının adı olarak değil…

Bu nokta çok önemlidir.

Ve asla önemsiz bir ayrıntı ve teknik bir kelime oyunu değildir.

Çünkü bu ilke Anayasa’ya yazıldığında ülke içinde birden çok etnik grup, kendilerini birden çok millet olarak tanımlama imkânı bulacak ve böylelikle de ülkemiz çok millete parçalanmış, “çok milletli”  bir yapıya sürüklenecektir.

Yıllardır bu ülkenin Türk Silahlı Kuvvetleri’ne kurşun atan terörist, meşrulaşacak, kendi meşruiyetinin garantisini Anayasa’ya yazdırmış olacak ve ülke fiilen bir parçalanmaya doğru giden yolda en büyük adımı atmış olacaktır.

Bunca yıldır tek bir millet olarak barış içinde yaşamış olan bir ülkede niçin millet kavramıyla uğraşılıyor?

Niçin Atatürk ilkelerine karşı çıkılmakta ve Mustafa Kemal Atatürk açıkça hasım ilan edilmiştir?

Niçin “milli” bayramlarımız unutturulmaya çalışılmakta ve kutlamalara her vesile ile amborgo konmaktadır?

Ve niçin bu ülkenin Başbakan’ı her nedense Anıtkabir’e çıkılıp, milli bayram kutlaması yapılacağı günlerde [ve illaki o günlerde] hasta olduğu için törenlere katılmamaktadır.

Bir gün önce ve sonra turp gibi olan Başbakan’a niçin illaki de o günlerde sıtma nöbeti illeti ile sarsılmaktadır?

Niçin?..

İşte bizler de sırf bunun için birleşmeliyiz.

Birleşe birleşe büyümeliyiz.

Büyümeliyiz, güçlenmeliyiz; sonra bu nedenle daha da büyümeli ve sonuç olarak daha çok güçlenmeliyiz