ÖNEMLİ BİR GÜN

Bugün pazartesi...

Milletvekili aday adaylarının kaderlerinin belli olacağı önemli bir gün. Siyasi partiler milletvekili adaylarını saat 17:00’ye kadar Yüksek Seçim Kurulu’na bildirmek zorunda.

Liste heyecanı gün boyu ve listeler netleştikten sonra da gece boyunca çeşitli medya kuruluşlarında tartışılacak. Özellikle AK Parti cephesinde, bir çok eski milletvekilinin listelerde yer alamayacağı, hatta Başbakan Erdoğan’ın en yakın mesai arkadaşlarından bazılarının bile liste dışında kalacağı bize kadar gelen haberler arasında yer alıyor.

Bu haberlerin gerçeği yansıtıp yansıtmadığı akşam saatlerinde net şekilde belli olacak.

Bilindiği gibi AK Parti’nin Söke’de 4 milletvekili aday adayı var ve kendilerine sorduğumda, “Ben ilk üç sırada yer alacağıma inanıyorum” diyorlar.

İnanmak, umutlanmak iyidir. İnanmamak ve kötümser olmak insana zarar verir.

AK Parti aday adaylarından Mehmet Koyuncu’ya, “milletvekili adayları bu akşam saatlerinde belli olacak. Kendinizi sıralamada nerede görüyorsunuz?” diye sorduğumda, “Ben listenin iyi bir yerinde olacağıma inanı yorum, ancak aksi sonuçlar da çıkabilir. Ancak ben inandığım bir liderin yanında memleketime hizmet etmek istediğim için aday adayı oldum. Beni listeye koyarlar veya koymazlar buna hiç itirazım olmaz. Çünkü ben devletin en üst kademelerinde görev yapmış ve   devlet çarkının naıl döndüğünü iyi bilen bir insanım. Bana görev verirlerse yaparım. Vermezlerse de kararlarına saygı duyarım. Zaten başlangıçta benim bütün amacım Söke ve Sökelilere hizmet etmektir. Herşey nasip meselesi. Kaderimde varsa olur yoksa olmaz”.

CHP lokalinde görüşünü alacak bir yetkili bulamadığım için lokalde oturan bildik-tanıdık partili üyelerin görüşlerini aldım. Bazıları örgütün sahipsiz kaldığını ileri sürdüler. Bazıları Belediye Başkanı Necdet Özekmekçi’nin örgütten neden uzak kaldığını anlayamadıkların söylediler. Bazıları da yöneticilerin Başkan Özekmekçi’yi darılttığını ve bu yüzden Başkanın kendisini politikadan alı koyduğunu belirttiler.

Ancak görünen o ki, 12 Haziran’dan sonra CHP, olağanüstü kongreye gidebilir.

MHP İlçe Teşkilatının 3 milletvekili aday adayı var. Bunlardan yalnız Gülnur Er’in görüşünü alabilme fırsatını elde ettim. Gülnur hanım, diğer aday adayları gibi lis tede ilk üçün içinde yer alacağına inanıyor.

İnanmak ne güzel bir duygu.

Gülnur Er, “Ben davaya inanan bir insanım ve aday olmakla büyük bir sorumluluk yüklendiğimin farkındayım. İli ve ilçemi temsil etmek hem çok güzel hem de gurur verici bir durumdur. Hayırlısı olsun diyorum. Allah yolumuzu açık etsin. Söke’nin yıllardır çözüm bekleyen sorunları var. Eğer milletvekili seçilirsem, bu sorunların çözülmesi için elimden gelen bütün gayreti göstereceğim. Çünkü insanları çok seviyorum. Onlar en güzel hizmetlere lâyıktır. Zaten hayatım boyu düşüncelerinden dolayı kimseyi ayrı tutmadım. Saygıda kusur etmedim. Bu benim esas duruşumdur. Kesinlikle değişmez. Çünkü hayatım boyu hep aynı ilkeleri savundum. Bu vatan ve bayrak altında yaşayan, aynı dili kullanan, aynı inancı paylaşan herkesi gönülden kucaklarım. Bundan başka ne söyleyebilirim ki? Nasip Allah’tan, taktir genel merkezden. Çıkacak her onuca itirazsız razıyım ve saygılıyım.”

Sökeli milletvekili aday adaylarından Mehmet Koyuncu ve Gülnur Er’in milletvekili adaylıklarının kesinleşeceği son günde yaptıkları açıklamaları böyle.

Gönlüm tüm Sökeli milletvekili aday adaylarının yanında...

Allah yollarını açık etsin.

Çıkabilecek olumsuz sonuçları kendilerine dert etmemelerini dilerim. Hepimiz bu toplumun fertleriyiz ve onları bağrımıza basmasını biliriz.

BASINA VERİLEN KİTAPÇIK

ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ali Demir basına dağıtılan kitapçığın acele hazırlandığını ifade ederken, “Acemilikle, doğru cevaplar yerinde kalıp, yanlışların yeri değiştirilip basına kitapçık verildi ve bu öngörmediğimiz bir sonuçtur. Bir daha basına kitapçık dağıtmayacağız.”

Sanırım ne dediğini kendisi bile anlamadı. Sanki öğrencilere ayrı, basın mensuplarına ayrı birer kitapçık verildi.

Geçmişte Türkiye’nin güvenilir bir kurumu olarak bilinen ÖSYM’nin ne duruma geldiği, son yıllarda ortaya çıkan bir çok sıkandallarla görüldü. Son olarak 1 milyon 700 bin gencimizin geleceği ile oynandığına dair iddialar var. Ancak bugüne kadar açılan soruşturmalardan da bir sonuç alınamaması çok düşündürücü.

Fakat devlet yetkilileri olayı farklı değerlendiriyor. “Sınavın iptalini gerektirecek hiç bir durum söz konusu değil.” diyorlar.

Ancak şifre iddiaları, Türkiye’nin dört köşesindeki gençleri sokaklara döktü, protesto gösterileri var. Bunca kargaşayı, “Birilerinin işgüzarlığı” şeklinde açıklamak millete büyük saygısızlık değil de nedir?