ORMAN KANUNLARI İLE YİNE BAŞIMIZ DERTTE

Geçtiğimiz günlerde Aydın-Muğla ve Denizli Planlama Bölgesi1/100000 ölçekli çevre düzeni planı revizyonu hükümlerine göre yapılması gereken uygulamalar, bölge hayvancılığını olumsuz şekilde etkileyecektir. Revizyon planının özellikle 25, 26 , 27, 28, 29 ve 30 no.lu hükümleri, Söke Ovasında yeni hayvan çiftliklerinin kurulmasına izin vermiyor. Oysa bölgemizdeki çiftçiler atalarından gelen bir alışkanlıkla bitkisel üretimle hayvancılığı birlikte yürütmektedirler. Çünkü böyle bir sistem, çiftçimize büyük avantaj sağlamaktadır. Yani tarımsal artıklar hayvancılığı, hayvan artıkları da toprağı zenginleştirmekedir.

Hayvancılıkta besi olarak kullanılan yonca, fiğ, mısır slajı, hayvan şalgamı gibi yem bitkileri sulanabilir arazilerde üretilmektedir. Bunun en ideal ve güzel bir örneğini, Söke Ziraat Okulu’nda görebilirsiniz. Bölgede süt üretiminde öne çıkan okul, elindeki bu imkanların yıllar içinde en güzel şekilde kullanmış ve hala kullanmaktadır. İlçenin süt ihtiyacının büyük bir bölümünü karşılamaktadır. Yasa hükümlerine göre, “Siz burada hayvancılık yapamazsınız” diye yasak koyarsanız, hem sıkıntılı bir dönem yaşayan hayvancılığı, hem de bundan gelir elde eden çiftçilerimize, sancılar içinde çırpınan hayvancılığımıza büyük bir darbe vurursunuz.

Revizyon Planı, sanki Milli Park alanlarında yürütülen yasaklarla bire bir uyuşuyor. Mesela 8, 3, 10, 1 ve 8, 3, 10, 2 nolu eski plan hükümleri değiştirilerek, yeni revizyon planının 8, 3, 11 no.lu yeni plan hükümleri olarak mutlak tarım arazileri, “Bu alanlarda yeni tarımsal amaçlı yapılar yapılabilir. Çiftçinin barınabileceği yapı emsali dahi olup, inşaat alanı 75 m’yi geçmez” diye belirtiyor.

Söke Ovası örneğine bakıldığında bu kararın, Ankara’da masa başında oturan ve bölgeyi hiç tanımayan etkili ve yetkili kişiler tarafından alındığını gösteriyor.

Bölgemizde Mili Park ilamından sonra birçok nahoş olayların yaşandığına tanık olduk. Balat asfaltı kenarında bulunan bir hayvan çiftliğinin sahibi, hayvan damının önüne gölgelik olsun diye koyduğu iki atermit yüzünden 3 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırıldı. O bölgede bulunan bir başka vatandaşımız da arazisine artezyen kuyusu açtığı için 3,5 yıl hapis yedi. Bütün bunlar 2873 sayılı Orman Kanunu’nun marifetidir.

1/100000 ölçekli Revizyon Planı da Çevre ve Orman Bakanlığı’na aittir. Bakanlık uzmanları, çevreyi tanımadan bazı kanunları çıkarır ve bölgede bulunan üreticilerin geleceğini karartırlar. Onlara göre bitkisel üretim yapılan yerlerde hayvancılık tesisi kurulamaz. Hayvancılık mı yapmak istiyorsunuz? Bunu kırsal kesimde yapacaksın. “Eee benim orada arazim yok” derseniz, alacağınız yanıt, “Satın alın” olacaktır. Demek ki dünyanın en pahalı etininin Türkiye’de satılması rastgele meydana gelen bir olay değildir. Böyle ülkesini ve insanını tanımayan, onların sıkıntılarını bilmeyen, daha doğrusu yerinin adamı olmayan yöneticiler, iş başında olduğu sürece bu ve benzeri sıkıntıların ardı arkası kesilmeyecektir.

Kısacası bölgesel sorunlarımızın çözümünü, merkeze bırakırsanız ortaya bundan başka bir sonuç çıkmaz.

ASRIN DÜĞÜNÜ

 İngiltere Kraliçesi Elizabeth’in torunu Prens William ile halktan modacı Kate Middleton’ın düğün törenini dünyada 2 milyar insan izlemiş. “Bunu nereden biliyorsunuz?” diye sorarsanız size vereceğim yanıt şu olur, “Asrın düğününü tv aracılığı ile sonuna kadar izledim. Bilgim o kaynaklardan”

İngilizleri hiç sevmem. Ama dünyanın en demokrat ülkesi olduğuna inanıyorum. Ancak hak hukuk ve demokrasi anlayışları kendi sınırları içindedir. Ama muhafazakar, aristokrat ve geleneklerine bağlı bir ülkedir. Zaten onları bu özellikleri ayakta tutuyor. Ancak bu ilelebet devam edemez. İngiltere’nin gelecek yüzyılda bir balıkçı ülkesi olacağına hiç şüphem yok.

Biraz da Prens William’ın babası Prens Charles’tan söz edelim: Prens’in babası Edinburg Dükü Prens Philip, İngiltere Kraliçesi Elizabeth’in kocası ve 1974 yılında devrilen Yunan Kralı’nın yeğenidir. İşte bu yeğen 1992 yılında geldi. Niçin geldi biliyor musunuz? Bölgenin Milli Park kapsamı içine alınmasını desteklediği için, yanındaki heyet ile birlikte aşağı Büyük Menderes Havzası’nda incelemelerde bulundu ve bölgeye kuş evleri inşa edilmesi, Güllübahçe’de bir dernek kurulması için 55 bin sterlin bağışlayıp gitti.

Hayret değil mi?

Prens Philip İngiltere’de yaşarken birdenbire aklına Büyük Menderes Deltası geliyor ve soluğu Söke’de alıyor. Yaklaşık 20 yıldır bu konuy hep düşünüp dururum. Ama elimdeki tek bilgi, Prens Philip’in Yunan Kralı Konstantin’in yeğeni olmasıdır. Acaba onun da kafasında silinmeyen bir megaloidea mı var? (Büyük Yunanistan)

Son söz: Kraliçe Elizabeth’in Prens Philip ile evlenme törenleri, torunu William’ınkinden daha görkemli olmuştu. O tarihte televizyon gibi iletişim araçları olmadığı için düğünü canlı olarak radyo ve sinemalarda kısa metrajlı filmlerden seyretmiştik.