SINAV SİSTEMİMİZ

KERİM KIYIK

 

 

Ülkemizde, seksen öncesi yıllarda yapılan seçme sınavları daha sağlıklı, daha objektifti. Toplumun en alt kesiminde bulunan bir çiftçinin, bir işçinin çocuğu da; tıp, mühendislik, hukuk, siyasal bilgiler okunan üniversitelere, fen liselerine girebiliyorlardı. Çünkü, sınavlar büyük ölçüde zekaya dayalı sorularla yapılıyordu. Böylece; zeki ve yetenekli çocukları sisteme dahil ediyorduk.

Seksenden sonra, sınav sistemimizi bilgiye dayalı hale getirdik. Dershaneler hızla devreye girdiler. Öğrenciler bilgiyle yüklendiler. Adeta, “Dopingli” hale geldiler. Bu arada çocukların kendilerine özgü yaratıcılıklarını törpüledik. Dershanelere gidemeyen zeki ve yetenekli  çocuklar sistemin dışında kalmaya başladılar. Bu çocuklar, belki bir köyde çiftçi, beki de bir sanayi sitesinde tamirci olarak kaldılar. Bu çocuklarımızı okutsaydık, dünya ölçeğinde başarılı doktor, hukukçu, mühendis, sanatçı olabilirlerdi.    

Bu yüzden ülkemizde üretilen bilimsel yayınların, alınan patentlerin sayıları yok denecek kadar az.                                           

Sekiz yıllık zorunlu eğitim, bu anlamda önemli bir adım, önemli bir kanaldır. Ama, yeterli değil. Bu çocuklarımızın ilköğretim sonrası eğitimleri için şehir merkezlerinde yurtlar açılmalı, pansiyonu olan okullara yerleştirilmeli.

Ülkemizde 80-85 yıldır konservatuarlar var. Ama, hala “ALAYLI” dediğimiz pratik içinde kendiliğinden yetişen sanatçılarımız var. Ayakta kalıyorlar, isimlerinden söz ettiriyorlar. Çünkü; bu yaratıcı, yetenekli çocuklarımızı konservatuarlara almadık, alamadık. Alsaydık çok daha ileri noktalarda, dünya ölçeğinde başarılı sanatçılar olabilirlerdi.

Öğrenim çağındaki her çocuğumuzu, gencimiz mutlaka okutmalıyız. Onların “Kendilerine özgü yaratıcılıklarını” yok etmeden gelişmelerine fırsat vermeliyiz. Sınav sistemimizi, bilgiyi ölçen değil, zekayı ölçen hale  getirmeliyiz.

Zeki ve yetenekli çocuklarımızı mutlaka sisteme dahil etmeliyiz. Bu çocuklar, geleceğimizin bilim adamları, sanatçılarıdır. Bir ülkeyi kalkındıracak olanlar da, öncelikle onlardır.