SULH, İKİ TARAFLI SAĞLANIR

NEVZAT LALELİ

 

Ermeniler sadece, 1915 de dedelerimizi dedelerini tehcir ettikleri için mi Osmanlılara mı düşmandırlar? Biz seksen senedir, Osmanlının mirasını kabul etmiyor ve yepyeni bir devlet olduğumuzu ilan etmiyor muyduk? Ermenilerin tehcir işi, hatasıyla sevabıyla Osmanlıya ait olması ve bizi bağlamaması gerekmez miydi?

İkincisi, eğer son dönemlerde başka ülke insanlarına ve özellikle de Azerbaycanlılara yaptıkları işgal ve katliamlar olmasaydı bu soruya belki evet derdik. Ancak ne yazık ki adamların cibilliyetleri kan dökme üzerine gelişmiş olduğunu görüyoruz.

Bakın bu adamlar, Eylül.1991 de bağımsızlıklarını ilan ediyorlar ve daha nefes almadan Azerbaycan’ın üzerine çullanıyorlar. Aralık 1991'de Dağlık Karabağ'ın Hocalı kasabası Ermeni ablukasında alınıyor ve aylarca ablukada kalıyor. 26 Şubat 1992 yılında Ermenistan askerlerinin saldırılarında, aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 613 sivil katlediliyor,  487 kişi ağır yaralanıyor, 1275 kişi rehin alınıyor ve 150 kişi ise kayboluyor. O günden bu yana bu Azerbaycan toprağı Ermenilerin işgali altında bulunuyor.

“Hür dünya” etiketini üzerlerinde taşıyan hiçbir Avrupalı bu işgali ne kınamıştır ve ne de işgalin kaldırılması için Ermeniler üzerine bir ambargo koymuştur.

Milli Gazete, Ermenilerin adım adım gerçekleştirmek istedikler meş’um planlarını SP Genel Başkanı Prof. Mustafa Kamalak’ın ağzından böyle manşete çekmiştir.

ONLAR NE YAPIYORLAR

Ermeniler, okullarında ders kitaplarında, gazetelerinde, televizyonlarında, siyasiler konuşmalarında yeni yetişen gençleri ülkemiz ve milletimiz üzerine yalan ve ithamlarla kışkırtmaktadırlar. Hiçbir belge ve bilgiye dayanmayan ve tamamen itham (karalama) üzerine kurulu “soy kırımı” yalanlarıyla gençleri bize karşı düşmanca hislerle yetiştirmektedirler. Hâlbuki daha önceleri Türkiye’de yaşamış, bizleri yakında tanıyan ihtiyar Ermeniler, daha insaflı davranmakta ve bizlere öfke ve kin duymamaktadırlar.

Tehcir esnasında nakledilenlerin büyük bir kısmı trenle taşınarak, onların hem kolaylıkla nakledilmelerini ve yaptıkları katliamlara karşı halkın Ermenilere yapacağı taşkınlıklarına karşı konurunmuş olmaktaydı.

Ama üzerinde ay yıldız arması görünen bir vagonu gençlere gösteren Ermeni idareciler, bu resim ile bizi, Almanya’da Yahudileri (Polonya Çingenelerini) fırınlarda yakmaya götüren Hitlere benzeterek, “İşte Türkler dedelerimiz fırınlara yakmaya götürüyorlar” diyerek propaganda yapmaktadırlar

Kendilerinin Anadolu’da katlettikleri toplu Müslüman mezarlarını, kendi atalarının mezarları gibi gösterme hıyanetini sergilemektedirler.

Bir Türkiye haritası üzerinde bütün Anadolu’da tehcir yollarını kırmızı ile işaretleyen Ermeniler, Doğu Karadeniz ve Trabzon civarında “Türkler binlerce atamızı gemilerle denize götürerek onları denize attılar ve boğarak öldürdüler” demektedirler.

Ermenistan devlet armasında bir takım hayvan figürlerinin ortasında bir dağ remi, dağın üzerinde de bir gemi resmi görülmektedir. Bu armasıyla Ermeniler, komşusu Türklerin topraklarına göz dikmekte ve bu dağ ve gemi, “Ağrı dağı ile Nuh’un gemisidir” diyerek açıklama yapmaktadırlar.

BİZ NE YAPIYORUZ

Rum, Yahudi ve Ermeniler gibi azınlıklar için devletin büyük desteği, maalesef 2002 yılından sonra gelmeye başlamıştır. Hükümetimiz, bir “dinler arası diyalogu” veya “İbrahim-i dinler” sloganları icat ederek Anadolu’da tek bir Hıristiyan’ın bile bulunmadığı yerlerde ki kiliseleri onararak ibadete açmıştır.

Hatay’da “kilise, havra ve camiden müteşekkil (meydana gelen) bir alan” oluşturulmuş, burası “Dinler bahçesi” adıyla bizzat Başbakanımız tarafından açılmıştır.

Artvin’den doğuya açılan bir kapı olan “sarp sınır kapısı” açılmıştır.

Vakıflar kanunu değiştirilerek bütün azınlık vakıflarının mal edinme, bu malları vakıf adına kaydettirebilme, yurt dışına üye olma, yurt dışından üye alma, yurt dışına para gönderme ve yurt dışında para alabilmenin imkânlarına kavuşturulmuşlardır.

“Komşularımız sıfır sorun” sloganıyla bütün komşularımıza ve özelliklede Avrupalıların teşvik ve yönlendirmeleriyle Ermenilere, birçok hukuki tavizler verilmiştir. Hâlbuki yöneticilerimiz, sorunların bizden kaynaklanmadığını, bu sorunların “Ermenilerin Büyük Ermenistan, Rumların Megalo idea, Yahudilerin Arz-ı Muv’ut (Büyük İsrail) isteklerinden kaynaklandığını bilmeyecek kadar cahillik içerisinde bulunmuşlardır.

Kardeş ülke Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesi Ermeni işgali altındayken bizim devlet ve hükümet yetkililerimiz Ermenistan’ı ziyaret etmişler, Ermenistan Devlet Başkanı Sarkisyanla birlikte futbol maçı seyretmişler, onlarla birlikte protokol imzalamışlardır.

Ermeniler’in Van’da Van gölünün ortasında bulunan “Akdamar kilisesi” 1915 tehcir olaylarının sebeplerinin başında gelirken, bütçeden ayrılan paralarla tamir ettirilerek resmen ibate açılmıştır. Hâlbuki Van’dan bu kiliseye getirilen nice hanımlarımıza burada tecavüz ve nice Müslümanlar burada şehit edilmişlerdir. Osmanlı, bu kiliseyi tecavüzlere alet edildiği için kapatmıştı.

Bundan sonra olacaklara, SP Genel Başkanı Prof. Mustafa Kamalak; “Önce tazminat sonra toprak isteyecekler…” diyerek dikkatimizi çekmektedir.