TELEVİZYON AYIPLARI

 

 

Hiç tükenmiyor.

Hergün eskilerine bir yenleri ekleniyor.

Yaptığı programlarla bir çok sanatçıyı aşağılayıp, sanki onlara ulufe dağıtıyormuşçasına  80 milyonun önünde rendice etmesinin en son örneğini Yıldız Tilbe programında yaşadık.

Yıldız Tilbe’nin çekingen ve utangaç hareketlerinden mi etkilendi ne, İbrahim Tatlıses kızcağızı yine 80 milyonun önünde rezil-i rüsva etti.

Peki bu televizyon kanalları bu insanların tekelinde mi?

Peki bu televizyonlar reytinglerini yalnızca bu sanatçılarla mı yükseltiyor.

Memlekette bu gibi sanatçıların argo kelimelerine, kaba davranışlarına bir dur diyecek yok mu?

Bir başka ayıp da, bence evlenme programı olarak yapılan programlarda 60,70 yaş insanlarımızın o sahnelere alınarak, insan pazarı kurulması.

O yaşa gelmiş bu insanlarımızın çocukları, babalarına veya annelerine bir hayat arkadaşı bulamıyorlarsa onlara da yazıklar olsun.

Bir de bu insanlarımızın bu kadar saf ve temiz duyguları ile oynandığı kanaatindeyim.

Yazık oluyor bu millete, yazık oluyor bu ülkeye. Kala kala bir tek ar damarımız kalmıştı, şükürler olsun onu da televizyonlar çatlattı. 


MAHALLİ SEÇİMLER

Mahalli seçimlerin zırt deliği yaklaştıkça heyecanlar da doruğa erişiyor. Partili holigonların heyecanları daha başka. Onlara halk dilinde çığırtkan deniliyor. İşleri güçleri çığırtkanlı.

Televizyon ekranlarından verilen parti meydan toplantı görüntüleri, bir gün bir partiyi, ertesi gün bir başka partiyi zafere ulaştırıyor. Ama kimse bilmiyor ki, meydan boşalırken dinlemeye gelen vatandaşın ağzından çıkan kelimeli.

Her ne kadar meydanlarda aralara serpiştirilen çığırtkanların teşviki ile şakşaklar inlese de halk boşu boşuna alkışladığının farkında.

Anlayacağımız kararsızların oranı gazetelerin dediği gibi %15 lerde değil, %40’larda.

Meydanlara bakıp ta hiç kimse bu seçimin galibinin bu parti veya şu başkan diyemez artık. Çünkü millet gerçekleri evinde ilköğretime giden çocuğundan öğrenmeye başladı.

Bunun için hiçbir siyasi parti adayı da ben kazandım fikrine kapılmamalı bence..

Bir de, taşıma su ile değirmenlerini döndürmek isteyen partiler var. Bu Joker kullanmak gibi bir şey oluyor ama, bu kumar oynamaya benzemez. Bu güne kadar da tutmadığı görüldü.

Partiler ilk sıralarına aldıkları, kontenjan olarak gösterdikleri Joker’lere hiç güvenmesinler.

O Joker’ler, eğer kendilerine güvenen, gerçekten inandırıcı ve samimi olsalardı, bu günlere kadar bağlı bulundukları, belli noktalara geldikleri teşkilatları içerisinde başarıyı ararlardı.

Bakıyoruz, arena Joker’ler le dolu. Kendilerine sığınacak bir kap arıyorlar.

Bu Joker kullanımını MHP’de daha fazlaca görmekteyiz. Tabi ikinci sıralarda da CHP gelmekte.

MHP  teşkilatı bazı bölgelerde tepki sonucu aldıkları genel seçim sonucuna göre fazlaca abarttı oy patlamasını. Bilinmelidir ki, genel seçimlerde barajı aşamayacağı belli olan DYP ‘nin ve seçime katılmayan ANAP’ın oylarının % 90’ı MHP ye gitmişti. Bu yerel seçimler pek tabidir ki genel seçimlere benzemeyecektir. MHP’de bu emanet oyların kendi garanti oyları olduğunu sakın ama sakın anlamasın. Çünkü hayal kırıklığına uğrayabilir.

Bir de, bilmiyorum, bu Joker’lerin kendilerine hayırları yoktu. fiimdi parti değiştirerek, en ön sıraları almalarının bir sebebi olsa gerek. Bu sebep millet sevdası mı, yoksa şahsi menfaatler mi? Bunun taktirini tabi ki bu millet verecektir.

Sonra artık millet bölgesinde iktidar düşmanı başkanın, belediyenin olmasını istemiyor.

Tek parti yönetiminin ne kadar dirayetli ve kararlı bir tutum olduğunu, 2002 yılından bu yana  bu millet çok ,iyi anladı. Bırakın bu sosyal adalet çığırtkanlığı yapan azınlıkları. İşe bakın, iş yapacaklara bakın.

Meydanlarda  en  garibime giden bir hareket te, bizim rakibimiz  yoktur diyenler.

Ne demek bizim rakibimiz yoktur.

Yüce Allah Hz.. Muhammed’i  Peygamber olarak gönderdiğin de onun ile rakibi vardı. O mübarek insan ölesiye kadar rakipleri ile mücadele etti. Ama hiçbir zaman benim rakibim yoktur demedi.


YENİ AÇILIMLAR

MHP’nin kurucusu rahmetli Başbuğ Alpaslan Türkeş Almanya’da son yıllarında tedavi görürken, dava arkadaşları eğitimcilerle bir toplantı yapmıştı. Bu toplantıda  şu yeni açılımını sıkı sıkıya tembih etmişti.

“Türkiye artık değişmelidir. Türkiye’de partileri topluma yaymalıdır. Bu da fikir ve ideoloji partililiğinin yanında daha fazla toplum partisi olmakla olur. Bu yüzden bundan sonra toplum partisi olmak için çalışmalıyız. Bunu yaparken de kendi öz kaynaklarımızı küstürmemeliyiz. Onlara saygı göstermeliyiz” demişti. Rahmetli, yeni bir açılım yapmıştı, O gittikten sonra  emrettiği bu açılımlara devam edildi ama, “Öz Kaynak”larına neler oldu bilmiyoruz.

Memleketin kargaşalı günlerinde kelle koltukta gezen o vefakâr akıncılar nerelere gitti, bilemiyoruz. Bildiğimiz tek şey, toplum partisi olacağız derken menfaat adı geçen partinin partisi haline dönüştüğü.

Her yiğitin bir yanlışı muhakkak olur. Başbakanlar da yanlış yaparlar. Bize göre yanlış olanın da bilinmesi gerekir. şimdi;

Sayın başbakandan  da yeni açılımlar  geliyor sık sık.

Daha önce yasaklarla yurt dışında kanlan devrimcilerin mezarlarının Türkiye’ ye getirilmesi ile açılımlar başlatılmıştı. fiimdi sıra, PKK ile işbirliği yaptığı sırada yurt dışında ölen Ahmet Kaya’nın mezarının getirilmesi imiş.

Hadi hayırlısı. Partisi için neler olur, ne gibi  gelişmeler yaşanır, bilemiyoruz.