TİYATRO

KAZIM ER

Yaşarken üstlendiğimiz rollere bakarak, yaşamın bize biçtiği rolleri oynuyoruz. Tüm bireyler yaşamın verdiği görevleri yapmaya çalışmaktadır. Bunlara, toplumu oluşturan meslek guruplarına bakarak da karar verebilirsiniz. Üstlendiğimiz rollerin hakkını verebilmek, gelecek kuşaklar tarafından anımsanmak, rolleri üstlenenlerin düşünmesi gereken bir yargı olması gerekir.  

Acaba yaşam denilen sahnede ben rolümü iyi oynadım mı, diyebilmek gerekir.

Toplumu oluşturan bireyler, kendi yaşamlarını şekillendirirken veya ben şu işleri yapabilirim derken, bazı işleri talep etmektedir. Talepleri ne adınadır. Talep ettikleri kendi adına mı yoksa toplum adına mıdır?

Kişi toplum adına bir şeyleri talep ediyorsa ve ben, toplum adına bir şeyler yapmak istiyorum diyorsa ki;  bu kişi siyaset yapıyor demektir. Siyaset ise toplumu bir yerden bir yere taşıma görevidir. Bu göreve talip olanlar verdikleri sözleri ve toplumda çok olumlu gelişmeleri sağlamak zorundadır. Çözümlerini uygulaması için kendisine zaman verilmekte ve beklenti içine girilmektedir.

Beklenti ise, rolünü oynaması için verilen süredir.

Şimdi siyaset rolünü üstlenenler toplumsal beklentileri karşılanması için rollerini iyi oynuyor mu, sorusuna geldik.

Yaşadıklarımıza bakarak, toplumsal yaşamımızda bir iyileşme meydana geldi mi? Topluma verilen sözler tutuluyor mu?

Bizler, kenardan bu oyunu seyredenler, zaman zamanda günü geldiğinde figüranlık yapanlar, oynanan bu oyunu izlemek, bizi ne kadar memnun etmektedir? Oynanan oyunu izlerken memnun olmadığımız yerde, biz bu oyunu beğenmedik, şöyle oynanması gerekirdi diyebiliyor muyuz?

Gür bir sesle bu oyunda bizlerde figüran olsak bile, bu oyunu yanlış oynuyorsunuz, bu  oyunda şunlarda olması gerek gibi toplumun taleplerinin dile gelmesi görülebiliyor mu?

Hak, hukuk konusu yaşamımızı doğrudan etkileyen temel konulardır.Geleceğimizin şekillendirilmesidir. Bireyler bir takım kazanılmış hakların geriye götürüldüğünde, sessiz kalması ve “Bana ne der” gibi davranış içinde bulunması birey ve toplum açısından  geriye gidişin en önemli temel nedeni değil midir?

Yaşam denilen bu sahnede “nemelazımcı olmak” demek, teslim olmak demektir.

Toplumu oluşturan bütün bireyler kendileri hakkında karar vericilerin verdiği kararların, ne kadarının yaşamlarını kolaylaştırdığına bakarak değerlendirmeler yapmalıdırlar. Kendilerine düşen rolleri, bu değerlendirmelere bakarak rollerini oynamalıdır. Yoksa oynanan tiyatro ile izleyenler arasında, tiyatronun konusu bakımından kopmalar olacağı kaçınılmazdır. Siyaset denilen oyunu oynayanlar oyunlarını kendi kişisel ve siyasal çıkarları doğrultusunda oynamaya başlar. Bu oyun da mutlu azınlıklar meydana gelir. Toplumun çıkarları unutulduğundan, bireylerin kendi çıkarları öncelik kazanır. Toplumsal duyarsızlık ve tepkisizlik sürdüğü sürece, oynanan rolün nasıl sonuçlanacağını hiç kimse kestiremez.

Bilinir ki; siyasal ve yönetme rolünü üstlenen bireylerin etrafında “Tamam efendimci” bir takım oluştuğundan yada çıkarları gereği bu rolü oynaması gerektirdiğinden yönetme erkini elinde bulunduranlara, toplumun çıkarlarına ters düşen kararların alınmasında  bile “doğru  kararlar alıyorsunuz” diyerek toplumun beklentisini karşılayamaz duruma düşürülmesine neden olmaktadırlar..

Rollerini oynayanlar işin başında doğru kararların alınmasını sağlarlar. Ancak zaman içinde alınan kararların doğruluğuna bakılarak güven verdiğine inanılan  bu rolü üstlenmiş kişiler, işi gevşeterek ipleri ele geçirirler. Artık kendi istedikleri rolleri oynamaya başlarlar.

En büyük tehlike ise alınan kararların toplum beklentisinin karşılanmadığını belirten uyaranların  dikkate alınmamasıdır. Bu tamam efendimci takım, derhal harekete geçerek bu rolü üstlenmiş uyarıcı takımı çeşitli sebeplerle püskürtmeye çalışırlar. Mevcut yapının korunması noktasında, ellerinden ne gelirse yaparlar. Kontrolü ellerinden kaçırmak istemezler.

Tarihsel sürece baktığımızda liderlik rolünü üstlenmiş pek çok kişi, çevresini sarmış olan bu çıkarcı takımını, çok erken fark ettiğinde, derhal etrafını boşaltarak, halkına koşmuştur.

Yalnızlaşmıştır.

Liderlik rolü herhalde burada başlıyor. Liderlerin temel özelliği bu olsa gerek.

Yaptığı uygulamaların,aldığı kararların toplum tarafından ne kadar kabul gördüğünü kendi kulağı ile duymak istemiştir. Toplumsal sıkıntıları tespit ederek sorunların çözülmesi için uygulanacak yöntemler konusunda, yeniden bir hız kazanmak için yeni roller üstlenmiş kişilerle beraber olmaya karar vermişlerdir.

Ne yazık ki; toplumu oluşturan tüm katmanların yaşamdan bezmiş, geçim derdine düşmüş ve yaşamlarına birer birer son verirken, liderlik rolünü iyi oynadım demek ne kadar doğru olabilir?

Toplumun beklentilerini karşılamak için yola çıkan, bu rolü üstlenen ve bu nedenle siyaset yaptığını belirtenler, ancak abesle iştigal etmektedirler. Liderlik rolünü üstlenen kişiler olsa olsa birilerinin yap dediğini yapmak zorunda olan, ağır bedelleri halkına ödeten kişiler, hiçbir şekilde bu sahnede hatırlanmayacaktır. Kötü bir oyuncu olarak anılarak bu oyun sona erecektir.

Tiyatro yaşamın ta kendisidir. Oyuncular ise rolleri üstlenenlerdir. Her şey ayan beyan ortada oynanmaktadır. Oyunu oynayanların sorumlulukları vardır. Sorumluluklarını toplumu mutlu kılmak için kullananlara selam olsun. Onları ayakta alkışlıyoruz.

Saygılarımla.