Torunlarımız bizi asla affetmeyeceklerdir!

İSMAİL VERGİLİ

 

 

Saygı değer okurlarım, yazımın başlığını okuyunca belki düşündünüz, belki de şaşırdınız değil mi? Torunlarımıza biz ne yaptık ki; bizi asla affetmesinler? Evet affetmeyecekler. Nedenini merak ettiniz değil mi? Sıkı durun açıklayacağım. Açıkladığım zamanda düşüneceksiniz. Düşündükçe de işin vahametini ve önemini kavrayıp, küçük dilinizi yutacaksınız. Amma da muammalı bir başlangıç yaptım değil mi? Konuya yeteri kadar dikkat çekebildim mi? Sıkı durun şimdi konuyu açıklıyorum:

Konu, şehirlerin imarındaki çarpıklıklar ve düzensizliklerdir. Bu çarpıklığın ve düzensizliğin asıl sorumlusu da yasa yapan parlamentodur. Yani siyasilerdir. Çıkarılan yasalar neden bıçak gibi kesip atmaz da; uygulayanlar tarafından istedikleri yöne lastik gibi çekip sündürürler ve çeşitli çıkar sağlamak için uygularlar? Bilinçli olarak çarpıklık ve düzensizlik yaparlar? Sanırım aklı başında olan her yurttaşta benim gibi düşünüyordur.

Şimdi endişemin can alıcı noktasına parmak basıyorum.  Öğrenci olarak köyümden çıktıktan sonra, birçok kasaba ve şehirleri gezip gördüm. Gezip gördüğüm her yerde de, söz konusu ettiğim çarpıklıkları gördüm. Görüp tespit ettiğim acı gerçekler, kasaba ve şehirlerdeki inşaat imar planlarıdır.

Şöyle ki: Nerede bir inşaat yapılıyorsa, bakın görün ki; düz ovada verimli, bitek tarım toprağının üzerine oturuyor beton kalıplar. O inşaatın yapıldığı toprağa, ucu yanık bir değneği toprağa soksan, bir süre sonra yeşil bir fidan olarak fışkırıp yeryüzüne çıkar. Taze ve yeni bir hayat olur. Gelecek için bir değer olacaktır. Bu çarpıklıklar nerede mi?

Kendi ilim Kayseri'de, Adana'da, Konya'da ve yurdun her yerinde bu böyledir. İzmir'de de aynıdır. O güzelim Bornova'nın körfeze kadar uzanan kısmı daha yakın tarihe kadar bamya tarlaları idi. İzmir'i ve Ege'yi beslerdi. Şimdi nedir? Beton yığınları altında kaldı o canım topraklar. Şehircilik imar planları yamaçlara uygulansaydı, kanalizasyon sorunları daha kolay çözümlenirdi. Kirli su akıntısı daha kolay akardı. Ayrıca da sert zeminler üzerine oturan binalar, depreme daha dayanıklı olurdu. Ayrıca da kışın hava kirliliği daha az olurdu. Halk daha sağlıklı yaşama olanaklarına sahip olurdu. Kısacası pek çok yönden olanaklar sağlanırdı. Bunu kim yapacak? Tabi-i ki, Devletin sorumlu ve yetkili organları. Ben bunları naçizane düşünüyorum da, Yetkililer neden düşünemiyor? İşte buna aklım ermiyor ve bu düzensizlikleri mantığım asla kabul etmiyor.

Yarınlarda torunlarımız aç kaldığında, açlıklarının temelinde yatan olumsuzlukları düşünüp her halde bize rahmet edip, dua okumayacaklardır. Öyle sanıyorum ki; arkamızdan düşünemediğimiz kadar beddualar edeceklerdir. Atalarını bu sorumsuz davranışlarından dolayı asla affetmeyeceklerdir.