TÜRKİYE AĞLAMA DUVARINA DÖNDÜ

ABDULLAH ZİYA KABAK

1974 Kıbrıs Barış Harekatının arkasından, kemer sıkma politikasına gidildi. O yoksulluk politikası, seksen ihtilalini getirdi. Kendisini toplamaya çalışan Türkiye, PKK örgütü ile tanıştı. Her yıl onlarca asker kanı akıtıldı. Türk devleti, görülmeyen düşmanla savaşıyordu. Ama hükümetler nedense ölümleri hafife alıyorlardı. Göstermelik, askeri tatbikatlarla yurttaşların günlünü hoş tutuyorlardı. Ne çare ki görülmeyen savaş, devam etti. Hiç yoktan, doğu bölgesini korumak üzere binlerce köy korucusu alındı. Onlar da ölümlerin önüne geçemediler. PKK örgütüne yakın ağızlar, kimlik arayış içinde olduklarını söyleyince, Kürt varlığını yok sayanlar oldu. Bu kısır çekişmeler, hepimizi zarar verdi. Oysa yüzlerce yıldan beri kan bağı ile bağlıyız birbirimize. Düşünün bir kere. Bir toplum, kendi aralarında yarattıkları bir dil ile konuşup anlaşabiliyorlarsa, adını ne derseniz deyin o bir dildir. Aynı toplum, kendince yarattığı bir ırk varsa, o ırkın adı ne olursa olsun, o bir ırktır. Ne var ki bu gerçekler yıllar sonra; yani son günlerde AKP hükümeti tarafından tanıma gerçekleşme yoluna girdi. Bin yıldan beri et tırnak misali beraber yaşayan bu ulus, suni dargınlık yaratarak, barışma yolları aranıyor. Oysa hiçbir Türk, Kürt vatandaşıyla ırkçılık yüzünden kavgalı değildir. Ne var ki siyaset, ülkeyi ağlama duvarına çevirdi.