Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti

Güzel bir cümle. Elâleme karşı en iyi bir savunma.

Vatanını idare eden hükümetin başında baba olduğunu gösteren sözcüklerin oluşturduğu cümle.

Dün Maliye Bakanlığı’nın Vergi Dairesi’ndeydim.

4 numaralı bölümün önünde kuyruk olmuş, ellerinde araba ruhsatları bulunan vatandaşları bekler gördüm.

İki gişe görev yapıyor, bilgisayar makineleri çok yavaş çalıştığı için de, işlemler yavaş yürüyordu. Bekleyenlerde oflar, poflar, sessizce söylentiler.

Gişeden işlemlerini bitiren araç sahiplerinden bazıları, gişe işlemlerinin sonucunda ağızlarından ilk çıkan cümle bu oluyordu. “Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti” sözcükleri. Dolaylı olarak hükümete veryansın ediliyordu.

Bu sefer sarf edilen bu kelimeler, hükümeti övmek yerine, hükümete küsmenin kızgınlığını gösteriyordu. Dolaylı olarak hükümete veryansın ediliyordu.

Merak ettim, yaklaştım işini bitiren bir vatandaşa. Kızgınlığının nedenini sordum.

Aldığım cevap beni de şaşırttı.

Pamuk çiftçisi idi konuştuğum kişi. Adının belirtilmemesini istedi benden. Elindeki bilgisayar çıktısını gösterdi.

• Bunların yaptığı ne vicdanlara sığar, ne de adalete, dedi.

Yüreği yanan çiftçinin iki adet çift kabin Nissan’ı varmış. Bütün tarla malzemelerini bunlarla taşıyormuş. Gübresini, ilacını vs.

Yeni çıkarılan yasa ile arabasının özelliği hükümet kararı ile  değiştirilmiş olduğundan motorlu taşıt vergileri zamlanmış.

Tamam diyor çiftçi.

• Tamam vergi borcumuz borç. Öderiz. Peki bu araçların vergilerini 2004 yılından bu yana almalarına ne diyeceğiz. Bir de bunun gecikme faiz cezalarını alıyorlar. Sekiz yüz YTL vergi borcum çıktı. Bir o kadar da gecikme faizi. Şimdi ben 1.600YTL ödüyecem. Hem de bir defada. Bak Allah aşkına yahu, bak. Hani alınan haklar geri alınmazdı. Yazıklar olsun bu hükümete, yazıklar olsun. Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti’nin Hükümeti. İnşallah sıra bana da gelecek.

Demek ki bir yerlerde bir yanlışlıklar yapılıyor ki, vergisini ödemek için vergi dairesine koşup gelen vatandaşları kızdırmış.

Daha sonra araştırdım, arkasında  oturma koltuğu olan, kamyonet olarak geçen bütün taşıtların 2008 den itibaren panelvan olarak geçmesine karar alınmış, Maliye Bakanlığı’mız tarafında. Dolayısı ile böyle araçların sahiplerine en az 800 YTL dolayında vergi yükü gelmiş oluyor.

Vergi topla da nasıl toplarsan topla mantığı yine işletilmiş burada.

Türkiye’de çiftçilerin %60’ı bu araçları kullanmaktadırlar. Ailesi kalabalık olan vatandaşlarında %50 si arkası koltuklu kamyonetleri tercih ediyor.

Anladığım kadarıyla bu insanlar vergi ödemekten kaçmıyorlar. Geriye dönük olarak vergi ödemek zorunda kaldıkları için, bir de başka merkezlerin suçlarını kendilerine yükleyerek gecikme cezalarını da kendilerine ödettirmek istedikleri için kızıyorlar ve hükümete bu sözü sarf edebiliyorlar.

Maliye Bakanlığı’nın bu uygulamanın yanlışlığını anlayarak, yeni bir düzenleme getirmesi hükümetin yararına olması gerekir. Yoksa  böyle uygulamalar yaptıkça, yerel seçimlerde çok yıpranacağa benziyor.

Daha şimdiden idari mahkemelere başvuruların başladığını da görür gibiyim. Bu uygulamanın iptali için. 

 

Neden Halktan Korkuluyor 

Türban sorunu çözüldü, çözülecek ama, yine de gündemdeki yerini günlerce koruyacağına benziyor.

Muhalefet Partisi CHP kurmaylarının türbana nasıl baktıklarını iyi bildiğimizden, ellerinden gelen bütün imkanları kullanacaklardır.

Ancak hükümetin de  muhalefetin bu girişimlerine karşı elinde önemli bir kozu bulunuyor.

Türbanı halka götürmek.

Bence muhalefet partisi halktan korktuğu müddetçe kaybedecektir. Neden halktan korkuyor. Halk korkulacak kucak değil, sarılacak kucak olmalıdır.

CHP referandumdan korkmamalıdır ve halka  giderek, süreç içerisinde türban neden sakıncalı, anlatması gerekir. Halkı inandırması gerekir.

Genel seçimlerde halka yeterince yaklaşmadığı için pek başarılı olamadığını hatırlaması gerekir bu merkezde.

Laikliği Türkiye’ye getiren Atatürk, o tarihte tek yetkili liderdi. Bu yüzden O’na karşı hiçbir Türk karşı çıkamazdı. O günlerle bu günlerin altından çok sular aktı. CHP çok değişti. Halkın desteğini iyiden iyiye kaybetmeye başladı. Bundan dolayı bir çekince içine giriyorsa, kendini aldatıyor demektir.

Hiç çekinmesin. Çünkü halk bunu istiyor. Bana gelsin, benimle konuşsun diyor. Bence CHP, iktidarın bu blöfünü görmeli ve hiç vakit kaybetmeden halkla kucaklaşmalıdır. Buyurun halka demelidir.