YÜZYILIN KARDEŞLİK PROJESİ !

Dümenin terbiye edemediğini, dalgalar terbiye edermiş. Anadolu’da buna, “laf dinleyemeyeni, tecrübeye hürmet etmeyeni, dertler adam eder” derler.

AKP İktidarının, Tayyip Bey’in Kürtçü danışmanlarının, devlet düşmanı ge rilla eskisi yazarların, İran rejimi özentisi tarikat-cemaat yalakalarının, Dışişleri Bakanının abisi Barzani’nin, bebek katili APO’nun ve dış istihbarat örgütlerinin beraberce hazırladıkları  “yüzyılın kardeşlik projesi” isimli  “açılım” denen tuzak, vatan evlatlarının canlarını almaya devam ediyor.

Devlet yönetimi, acemi cemaat beslemelerinin tecrübe kazanma yeri değildir. Bu dertler, bu belalar onları elbette adam edecek ama, giden gittiği ile kalacak.

 Dün Türkiye’de her eve  ateş düşmüştü.  Anaların, babaların, kardeşlerin yürekleri yandı. Ama, kendi çocuklarını öksüz çocuklar gibi, başkasının parası ile okutanlar, tesadüfen sahip olduğu siyasi gücünü kullanıp, çocuklarını çürüğe ayırtıp askerlikten kaçırtanlar, paralı bir aylık askerlik yapan diğer oğlunun yanına kışlada “koruma” verdirtenler ve buna göz yuman komutanlar, yürekleri yanan bu ana-baların derdinden ne anlarlar ki!

Gazze’deki Hamas militanları için dünyayı karşısına alanlar, İran’ın nükleer silah yapımı için Türkiye’nin geleceğini tehlikeye atanlar, vatan evlatlarımızın şehit edilmeleri karşısında nasıl sessiz kalabiliyorlar? Bu kadar çok “kara vicdanlıyı” nasıl içimizde barındırabildik?

Büyük devlet, intikam a labilen devlettir. Klasik, “kanı yerde kalmayacak” lafları artık insanın midesini bulandırıyor. Bundan sonra yapılacak tek şey vardır. Damarlarında bir gram Türk kanı olan adam, eğer adamsa şu iki sözü tüm dünyaya söyler ve sözlerinin arkasında durur, gereğini de yapar;

1) “Bu dakikadan itibaren, benim aske rime, güvenlik  güçlerime saldıran teröristleri kim ülkesinde barındırır ve onlara hayat hakkı verirse, teröristleri maddi manevi desteklerse  o ülke Türkiye’nin düşmanıdır ve Türkiye Cumhuriyeti  Devleti tüm gücüyle o ülkedeki terörist unsurların yok edilmesi için, uluslar arası hukuktan doğan haklarını kararlı bir şe kilde kullanacaktır.”

2) “Ülke içinde hangi siyasi parti, hangi belediye, hangi sivil toplum örgütü PKK Terör Örgütü denen uyuşturucu kaçakçısı, eli kanlı katiller sürüsüne, “terör örgütü” demez ve desteklemeye devam e derse, Türkiye Cumhuriyeti Devleti kendini korumak için tüm yasal haklarını derhal kullanacaktır.”

Bu sözleri söylemek ve arkasında durup gereğini yapmak için o insanda, vatan sevgisi, tarih bilinci, bu Cumhuriyeti kuranlara vefa ve mangal gibi yürek olması gerekir.

Bu iş, “çakma delikanlıların” yapabileceği bir iş değildir.

Bu iş, ellerinden hâlâ Türk Askerinin kanı damlayan Barzani eşkıyasına, devlet başkanı protokolü uygulayanların işi değildir.

Bu iş, üç kuruşluk ihale ve kara para için, bu ülkenin çocuklarının canlarını alan katilleri teşvik edip  kucak açanları, topraklarında barındıranları yani Barzani eşkıyasını, törenle  kendi kuruluşlarında ağırlayan işadamlarının işi değildir.

Bu iş, Türk Ordusu’nu her fırsatta yıpratmaya çalışan, terörle mücadele etmiş kahramanları hapislere tıkan, sonra da “TSK’dan mantıklı bir açıklama bekliyorum” deme yüz   süzlüğünü gösteren iki yüzlü siyasetçilerin işi değildir.

Bu iş, doğup büyüdüğü ülkesini terk edip, ezan sesi yerine, çan sesini tercih eden, yıllardır Amerika’da yaşayan CIA’nın elemanlarının  ve cemaat artıklarının yapabileceği bir iş değildir.

Bu iş, dokunulmazlık zırhının arkasına sığınıp, servetlerindeki olağanüstü artışı gizleyenlerin, devleti göz göre göre soyanların, Lâik Cumhuriyetin, Atatürk  Türkiye’sinin, Türk Ordusunun,  bağımsız Türk Yargısının köküne “kibrit suyu” ekmeye çalışanların, “terör örgütü ihale aldı”, Anayasa değişikliğinin halk oyuna sunulmasını engellemek için bunlar yapıyorlar saçmalığını kullanmaya kalkanların ise,  hiç işi değildir.

Bu iş bizlerin yani;  Atatürk Türkiye’sine, Lâik Cumhuriyete, Çağdaşlığa, Hukuk Devletine, Bağım     sızlığa, Gelişmeye-zenginleşmeye inanan, dinini yani İslamı sadece Allah’ın rızasını kazanmak için inandığı gibi yaşayan, din tüccarlarına asla yüz vermeyen ve etnik kökeni ne olursa olsun, “NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE” sözünü gururla bağırarak söyleyebilenlerin işidir.

Kendini bu tarifin içinde bulan bu ülkenin en az % 95’i bu ülkenin gerçek sahipleridir ve ilk genel seçimde bu insanlar görevlerini yapacaklardır.

Bu tarife inanmayan, kendini Türk Milletinin bir parçası saymayan “Ümmetçi-Bölücülere” ise Tayyip Bey’in sözüyle seslenelim; “Sevsinler  Sizi”…

Allah, Türk Milletine bir daha böyle acı yaşatmasın