“ADAM OLMA” ENERJİSİ ÜSTÜNE…

İnsanlar küme küme…

Ama örgütlü değil.

Birbirlerinden özenle ayrılmış: ay-rış-tırıl-mış!..

Bölünme, parçalanma diz boyu… Yoğun, karışık; kar-ma-şık!

Yetkin birey mi?..

Ara ki, bulasın.

Örgütlü toplum mu?..

Koy sepete, kim kaybetmiş ki, arkanı dönüp bulasın…

Ama vakti gelir, düdük çalar: Yana yakıla    dizlerini döver, ağlarsın!..

Niçin, o bunun adamı?

Öteki öbürünün?

Niçin Ali’ye selam dedin mi, Veli üzgün ve süzgün?..

Oysa bu iş ancak, Ali Veli ile omuz omuza verdiğinde becerilecek…

Ali Veli’ye, “Gün-Aydın” deyip sırtını sı        vazladığında bir yerlere varılacak!

Ne haber sayın okuyucu?..

Bu bir şirket değil… Vatan!

Siz şirketin çıkar odaklı ortakları değilsiniz… Bu ülkenin adsız bir neferi olmaya gönüllü “fedai”lerisiniz!..

Böyle olmak zorundasınız.

Bu toprakları size miras bırakanlar böyle olduğu için bugün o topraklar üzerinde soluk alıp, fink atabilmektesiniz!..

Politika, bir sorumluk işidir.

Yıldızınızı parlatma mekanizması değil!..

Siyaset, bir özveri işidir.

Aldım-verdim esnaflığı değil!..

İnsan olmak, bir yoğun-emek işidir.

Senden olanların omuzlarına basarak, geride kalanları “ötekileştirme” bencilliği değil!..

Hayatın her döneminde ve mücadelenin her dönemecinde suyunu fazla kaçırmış “cıvık” kişilikler olacaktır…

Hatta bu “cıvık”lık, zaman zaman çevreye yayılıp pis kokularını topluma egemen de kılabilecektir…

Ama önemli olan, bütün bu süreçler içinde omurgayı eğdirmemek, çıkar kaynakları önünde secde etmemek ve “başın öne eğilmesin” türküsünü inatla tüttürebilmektir…

Esen rüzgarın yönünde beyhude bir çöp gibi oradan oraya savrulmadan ayakta durabilmektir önemli olan!..

Evet önemli olan, elini sıktığın insanların gözlerine dos/doğru bakabilmektir; yana, sağa, sola öteye, beriye seğirterek değil…

İlkeli olmak…

İlkelerini, toplumsal yarar, insani dayanışma, örgütlenme ve kişisel gelişme çemberinde oluşturabilmektir…

Ve bu ilkeleri, en zor koşullarda dahi hayata geçirebilmek… Yanlış yaptığında hemen düzeltme, eksik yaptığında derhal tamamlama ve sendeleyip düştüğünde “bir gayret” yeniden doğrulma enerjisini [ve inadını ve disiplinini ve sürekliliğini] hazır ve taze tutabilmektir…

Değerli olan, ilke ve idealleri kitaplardan yaşanan güne aktarabilmek, “sözde değil, özde” adam olabilmektir…

Geriye ne mi kaldı?..

Ben az şekerli bir kahve içerim.

Ya siz?..

Önceki ve Sonraki Yazılar