REŞİT MİYİZ?... YOKSA TURŞUCU HURŞİT Mİ?...

Bu kadar mı tatlı bu koltuk denen zavazingo?..

Bu kadar mı önemli?

Diyelim koltuk çeşmenin başıdır ve akan su hep sizin testinizi doldurur…

Diyelim ki koltuk bir rozettir, itibardır ve süksedir.

Hani görmemişin arabasını rengârenk süslemesi gibi bir şeydir.

Koltuğa oturan kişiye göre değişir bu iki seçeneğin değeri…

Birincisi çıkını doldurmakla meşguldür, ötekisi ise, cakasını tüttürmekle… Ayakta kalanlar için fark etmez!

Her ikisi de sıkı sıkıya sarılmışlardır koltuğa…

Ve koltuk için yapmayacakları yoktur!

Bildiğiniz ve bildiğimiz gibi, önümüzdeki pazar günü sandık başına gideceğiz.

Gitmeden önce, yolda giderken ve oy pusulası bir elimizde mühür öteki elimizde son kez düşüneceğiz:

- Ülkenin kaderi bizim elimizdedir!..

- Çocuklarımızın geleceğini, elimizde tuttuğumuz şu mühür belirleyecek!..

- Sözünü ettiğimiz bu koltuğu kime teslim edeceğiz?..

İşte olağanüstü önem taşıyan, yakıcı gerçekler ve sorulardır bunlar.

Türkiye halkı bu soruların yanıtlarını, Cumhuriyet değerleri, tam bağımsızlık ilkesi ve “vatanın bölünmez bütünlüğü” yönünde verdiği an bu ülke kurtulmuştur…

Ve “yukarıdan aşağıya” gerçekleştirildiği savunulan Cumhuriyet Devrimleri, bu kez aşağıdan yukarı doğru yeniden inşa edilmiş olacaktır.

Devrim, “korunmuş ve kollanmış” olacak, halkın bilinçli katkısı ile tamamlanmasının yolu açılmış olacaktır…

O koltuktan kimi kaldırmamız gerektiği bu günden bellidir.

Önemli olan halkın boşalacak olan koltuğa kimi oturtacağıdır?..

Ayrıca, demokrasilerde bir tek koltuk da yoktur…

Türkiye Büyük Millet Meclisi salonunda yer alan her koltuk, halkın bir temsilcisine emanet edilecektir…

O koltuklarda Doğu Perinçekler oturmalı mıdır?

Kemal Kılıçdaroğlu Başbakan olmalı mıdır?

Bu ülkenin hukuku Atatürk Devrimlerini savunanları mı yargılamalıdır? Yoksa Cumhuriyet değerlerini kemiren güçleri mi?

İşte pazar günü elinize alacağınız mühür bu soruların yanıtlarını belirleyecektir.

O mührü hedefine vuramazsak, yarın, öbür gün ve daha da sonraki gün yakınmalarımızı dinleyecek bir kişi, dibinde gözyaşı dökecek bir duvar ve başımızı vuracak bir kaya parçası bile bulunamayacaktır.

Mühür bizim tercihimizdir.

Halkın iradesidir.

Toplumun bilinç göstergesidir.

O mühür 12 Haziran günü elimizdedir.

Ve irademizin emrindedir!..

Gerçekten reşit miyiz?

Mürşit mi?

Yoksa turşucu Hurşit mi?..

O gün anlaşılacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar