E. TURGUT TEKİN

E. TURGUT TEKİN

SÖKE’DE ADI UNUTULMAYAN KAYMAKAMI KAYIP ETTİK!

 

Ben, rahmetli Halil Kanalı 1974 yılında Dinar’da tanıdım. Kendisi Isparta İlinin Keçiborlu ilçesindendi. Keçiborlu ile Dinar iki komşu ilçedir. Aralarında Söğüt Dağı var. O yıllarda Milli Eğitim Bakanlığı’nda  tayınlar ve atamalar müdürlüğünde Şube Müdürü olan hemşehrisi Yusuf Şahin ile Ankara’dan gelirken Dinar su çıkan parkında dinlenmek için  mola vermişlerdi. Bende o gün tesadüfen o parkta bulunuyordum. Masalar doluydu. Sadece benim masam boştu. Yanıma yaklaştılar, adının sonradan öğrendiğime göre Yusuf Şahin olduğu olan şahıs:

- Delikanlı oturabilir miyiz?

- Elbette buyurun, dedim ve oturmalarını sağladım. Onlarda oturdular. Tanışma faslından sonra, onlara birer şişe kola ikram ettim. Memnun oldular. Yusuf bey, öğretmen olduğumu öğrenince cebinden bir kartvizit çıkarıp bana verirken:

- Ankara’da bakanlıkla ilgili bir işin olursa bana gel. Yusuf Şahin beye:

- Hiç olmaz mı? Dört yıldır Söke’ye tayin bekliyorum, bir türlü Aydın iline tayinim çıkmıyor. Dosyamı şöyle bir raftan alıp mübarek ellerinizle okşasanız bu iş olur. Gülüştüler, bende güldüm. Sonra ekledim:

- enimkisi bir hayal, bir ümit! İnsanlar ümitleri ve hayalleri ile yaşarmış. Tekrar gülüştük. Halil bey, Yusuf Şahin’e:

- Yusuf, bu delikanlının dosyasına o sihirli ellerinle dokunda hayalleri gerçekleşsin. Naci Özden’de sizin dairede değil mi? Sizler isteseniz bu iş olur. Yusuf bey:

- Bu yıl olmaz! Kıbrıs Barış harekatı nedeniyle tayinler ve atamalar, acil durumlar dışında bir süreliğine durduruldu. Seneye tayininizi Aydın ili emrine çıkarırız. Aydın’da Sait Gürpınar adında bir arkadaşımız var. O da Söke’ye yaptırır. Zaten yazın Güzelçamlı’da yazlığımız var. Biz ona söyleriz. Halil Bey’de gülerek:

- Delikanlı kim bilir, belki bende Söke Kaymakamı olurum. Ben de:

- İnşallah dedim, onları yolculadım. Aradan sekiz yıl geçti.  Halil Kanal Söke’ye kaymakam olarak geldi. Yüzbaşı Haluk bey:

- Hoca yarın seninle yeni Söke kaymakamına bir hoşgeldine gidelim. Ayıp olmasın. Çok iyi adam diyorlar. Yüzbaşı Haluk beye sordum:

- Adı neymiş? Haluk bey cebinden bir kağıt çıkarıp, baktıktan sonra:

- Halil Kanal, hemen sözü ağzından aldım:

- Isparta Keçiborlu doğumlu mu? O yüzüme bakarak:

- Sen bunları nerden öğrendin? Daha ilk bilgiler, alayın sıkı yönetim bürosuna geldi. Bende oradan aldım. Ona Dinar su çıkan parkı olayını anlatınca:

- Şansa bak, ne güzel. O zaman yarın gidelim. Ona:

- Ben bir çiçek yaptırayım, sizde biraz erken gelinde gidelim. Ertesi gün saat on altıda makamına gittik. Önce yüzbaşı ile tokalaştı. Sıra bana gelince:

- Ben size ne demiştim? Bende gülümseyerek:

- Sözünüzü tutup, Söke Kaymakamı oldunuz, hayırlı olsun! Oda bana:

- İnşallah hayırlı olur, dedi ve Dinar’da ki olayı yüzbaşıya anlattı.

***

BELEDİYE BAŞKANLIĞI YILLARI

Halil Kanal, Söke’ye ihtilalden sonra geldi. İhtilalde kaymakam Doğan Ünlüsoy’du. 12 Eylül 1980 günü Söke Belediye Başkanı Sayın Metin Çelikez’ i görevinden alarak, belediye başkanlığı görevini kaymakam Doğan Ünlüsoy’a verdiler. Doğan Ünlüsoy 13- 24 Eylül 1980 tarihleri arasında kısa bir süre için yaptı. Her ne olduysa oldu ve başkanlığı Söke Ziraat Bankası emekli Müdürü İbrahim Hakkı Tez beye verdiler. O yıllarda belediyelere Yüzbaşı Haluk bakıyordu. O kadar çok candan arkadaş olmamıza rağmen, bu görev değişikliği ile alakalı olarak bana hiçbir şey söylemedi. Oysa Haluk ile her akşam birlikte yer, gezer, dolaşırdık. Rahmetli İbrahim Hakkı Tez’in belediye başkanlığı ise 24 Eylül 1980 tarihinden itibaren başladı. Rahmetli bu görevini 15 Ekim 1981 tarihine kadar sürdürdü. Kendi ifadesine göre, bu görevde kişisel olarak maddi sıkıntı yaşıyormuş. Söke'de’ kurulması istenen bir bankanın müdürü olmak için görevden kendi isteği ile ayrılmıştır. Başkalarının sandığı gibi, ayrılması için kaymakam Halil Kanal’ın baskı yaptığı bir yalandır. Böyle bir olayın varlığını İsmail Hakkı Tez hiç söz etmedi. Halil Kanal’ı en son ziyaret ettiğimde Antalya’da vali yardımcısı idi ve beni oğlu kadar severdi. Bu olayı ona sordum. O günlerde Antalya valiliğine vekalet ediyordu. Sorum aynen şöyle idi:

- Sayın valim, İSMAİL Hakkı Tez’e, ayrılması için baskı yaptınız mı? O gülerek:

- Oğlum, sen bu konuyu, benden önce ona sormadın mı?

- Sordum, o böyle bir şey olmadı, dedi ve banka olayını anlattığını söyledi. Halil Bey:

- Oğlum, bunları doğruca yaz ki arkamızda leke kalmasın. Olay aynen İsmail Bey’in size anlattığı gibidir. Bunu bende duydum. Ama böyle yorumlanacağını hiç düşünmemiştim. Şimdi yazarsan herkes bu gerçeği öğrenmiş olur.

Halil Kanal 15 Ekim 1981 de görevi aldı. 25 Mart 1984 seçimlerine kadar devam ettirdi. 26 Mart 1984 günü seçimde başkanlığı kazanan Sayın Mehmet Semerci’ye teslim etti.

Askeri hükümet dönemi olan 13 Eylül 1980 ila 25 Mart 1984 yılları arasını kapsayan dönemi anlatan icraat raporları ile çalışmaları içeren bir kitapçık hazırladı. Bu kitapçığın hazırlanmasında bende yardımcı oldum. Bu döneme Doğan Ünlüsoy ile İbrahim Hakkı Tez zamanlarını da bir bütünlük teşkil etmesi açısından birlikte yaptık. O yıllarda bana şunları söyledi:

- Geçmiş icraatlara ait bütün evraklar her nedense yok edilmiş. Hiç değil bizim dönemin icraatları kayıtlara geçsin diye bu kitapçığı hazırlıyoruz. Bu yolu Sayın Semerci, Sayın Azbazdar, Sayın Adalı, sayın Özekmekçi de uyguladılar. Onların dönemlerine ait çalışma programları ile sonuç dökümleri birer kitapçıkta toplanmıştır. 1980 den sonraki icraatları bu çalışma raporlarında bula bilirsiniz. Halil Beye, o kitapçığı hazırlamada yardım ederken, Söke Belediyesi Tarihinde gördüğüm bu boşluğu azda olsa kapatmak amacı ile, “CUMHURİYETİMİZİN 75.YILI NEDENİYLE 1950-1980 YILLARI ARASINDAKİ ÇOK PARTİLİ DÖNEMİ VE İCRAATLARINI ARAŞTIRMAYA BAŞLADIM.” Bu 30 yıla ağırlık verdim. O yıllarda rahmetli İlhan Öner, Ekrem Karakaş sağdı. DP. Yönetiminin ilk on yılını onların ağzından bizzat dinleyerek yazdım. Önemli proje ve icraatlarına ait kendilerinde bulunan dosyalarını inceledim. Yine o günlerin gazetelerini taradım. 1960 ihtilalini ise Ekrem Bey anlatı yazdım. Daha sora kurulan AP. Dönemi başkanlarını da yine Ekrem Bey ile Metin Çelikez Bey’in anlatıları ve basında yazılanlar yolu ile inceleyerek yazdım. Bu yazdıklarımı Yeni Söke Gazetesi’nde yayınlayarak ölümsüzleştirdim. Bu bilgileri iki adet kalın sunum dosyalarında kitap gibi yaptım. Özekmekçi döneminde Belediye Başkan Yardımcısı Sayın Levent Tuna’nın çaba ve çalışmaları ile kurulan “SÖKE BELEDİYESİ YEREL TARİH VE KÜLTÜR ARŞİVİNE BAĞIŞLADIM.” Belediyemizin bu çalışmayı geliştirerek, “SÖKE BELEDİYESİ TARİHİ” ŞEKLİNE DÖNÜŞTÜRÜP BASMASI, Söke için çok önemli ve değerli bir kültür hizmeti olacağına inanıyorum.

Halil Kanal, gerçekten çok iyi bir halk adamı ve yönetici idi. Döneminde Söke asayış, trafik ve huzurlu günler yaşadı. Belediye başkanlığına gelince, elbette uzun vadeli, ileriye dönük projeler üretemezdi. Diken üzerinde oturan bir insandan uzun vadeli planlar yapması, icra etmesi mümkün değildi. Çünkü o yıllarda istikrar kaymakamlarda bile yoktu. Belediyenin gücü dahilinde, bütçesi oranında işleri ancak yapıyordu. Böyle devamlı, projeli işlere fazla giremiyordu. Bütçesi ve zamanı kısıtlı olduğundan, borçlanmayı da sevmediğinden böyle davranmak zorunda idi. Buna rağmen yine de eleştiriliyordu ve de eleştirilmiştir. Onu Ençok tekno kıratlar yanı uzmanlar eleştiriyordu. Bu eleştirilerden tanık olduğum bir olayı anlatacağım. Olay Çınarlı Kahve yanındaki Eğitim ve Bilim Kitap- Kırtasiye dükkanında yaşandı. O yıllarda okullarda çift öğretim uygulandığından kitap ve kırtasiyeciler dükkanları erken açıyorduk. Yine o yıllarda Dolaca Boğazı Deresi, kayas yolu ile açıktan geliyor, Çınarlı Kahve önünden  geçiyor, Abdi İpekçi Caddesine aşağı yayılarak istasyona iniyor, kenti su ve çamur deryası haline getiriyordu. Bu dere sularının kapalı sisteme alınması çalışmaları devam ediyordu. Teknisyen Uzman, “Bu dereyi Kayas caddesinden biraz yukarıdan kapalı sisteme alalım ki gelen su kapalı alandan geçsin ve kente yayılmasın.” Diyordu. Bu arkadaş haklıydı. Projeyi de ona göre çizmişti. Halil Bey ise, “Bu kadar paramız yok, biz Aydın Caddesi’nden 10 metre yukardan başlayıp İstasyona kadar yapalım. Gerisini gelecekte yapsınlar!” diyordu. Bu tartışma dükkanda simit ve çay ile sabah kahvaltısı yaparken saat 7.30 da geçiyordu. Bunu buraya almamın nedeni birilerini övmek, diğerlerini kötülemek için değil. Hem kaymakam ve hem belediye başkanı olan bir kişinin o saatte işinin başında olması kadar görevini sevdiğini anlatmak içindi.  Çünkü ondan sonra gelen bir kaymakam, biz devreye girene kadar, saat 11.30’ a kadar makamına gelmiyordu. Kapalı devre o gün için Halil Bey’in dediği gibi yapıldı ama hiçbir işe de yaramadı. Bu kerre sel suları Aydın Caddesine doğru akarak, her tarafı çamur içinde bıraktı. Bu durum 18 Nisan 1999 seçimleri mart ayına kadar devam etti. Söke Maraton TV.de Haludun Işıklı ile Eğitim Saatı için yaptığımız bir programa da bu konuyu dile getirip, hem Halil Kanalı ve hemde Mehmet Semerci’yi eleştirdik. O teknisyen arkadaş, programa telefonla katılıp kendisini çizdiği asıl projeyi uygulamadıklarından yakındı. Ama Sayın Azbazdar ile biz bu kanalı yapmaya çalışağız dedi. Sonrada bana şu bilgiyi verdi:

“ Maraton TV. de, Eğitim Saatında yaptığınız ve gösterdiğiniz durumu ancak 17 yıl sonra Sayın başkanımız Azbazdar’a anlatarak hem orayı ve hemde Kemal Paşa Deresini yaparak Söke’yi çamurdan ve selden kurtardık.” Bu arkadaşımız memur statüsünde olduğundan adını açıklamayı etik bulmadığım için buradan vermiyorum.

Ömer Koyuncuoğlu Dönemini anlatırken de rahmetli Avukat Ahmet Güçsav bu pasajı yapanları şöyle eleştiriyordu:

- Bu pasajı yaparak, Söke’nin geleceğini öldürdüler. Dere yatağı islah edildikten sonra hem sağ, hem sol tarafına geniş bir bulvar bırakılacaktı. Bu caddenin kent tarafına beşer katlı ve altları dükkan olan bir bulvar oluşturulacaktı. Bu bulvar Ağaçlı köprüsünden, Milas yoluna kadar inecekti. Trafik bu bulvarda hiç sıkışmadan akacak ve kent boğulmayacaktı. Çayın kıyılarında da gezinti yolları, dinlenme parkları olacaktı. Ben belediye başkanı olsam bu pasajı ve otoparkları yıkar, bu projeyi uygularım, diyordu. Bence de rahmetli doğru söylüyordu. Ama bugün, ama yarın bu pasaj yıkılacak ve geniş bir bulvar oluşacak. Bu bulvarın sağında ve solunda bugünkü mevcut bir Söke daha kurula bilir.

Böylece tarım alanları da, imara açılmaz. Buranın istimlak paralarını buradan üretilecek arsaların satışı fazlasıyla karşılar.

Halil Kanal çok iyi bir insan, çok iyi bir kaymakam, özverili belediye başkanı idi. Kendisi yönetici bir bürokrat olduğu için teknik hataları elbette olmuştur. Kendisini saygı ve rahmetle anıyor, Allah’tan rahmet diliyorum. Sevenlerinin başı sağ olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar