CHP’li Bülbül: “Adaletten muhalefetin payına düşen ‘düşman ceza hukukudur”

CHP’li Bülbül: “Adaletten muhalefetin payına düşen ‘düşman ceza hukukudur”

CHP’li Bülbül, Erdoğan’ın da AİHM’e başvurduğunu hatırlattı: “Dün kapısında adalet aradığınız AİHM nasıl oldu da kararlarını buruşturup çöpe attığınız bir mahkemeye dönüştü”dedi

CHP Aydın Milletvekili ve TBMM Adalet Komisyonu CHP Grup Sözcüsü Süleyman Bülbül, 2026 yılı Adalet Bakanlığı bütçe görüşmelerinde konuştu. CHP’li Bülbül, “İmamoğlu’nu saf dışı edebilmek için sırf bir seçim daha kazanmak için kurduğunuz yargı oyunları Türkiye’yi buraya getirdi. Adaletten muhalefetin payına düşen ne yazık ki‘düşman ceza hukuku’dur” dedi. CHP’li Bülbül, Tayfun Kahraman’ın kızı Vera’nın babasına yazdığı mektuptaki “Baba her akşam eve dönmen için Allah’a dua ediyorum” sözlerini okuyarak, Bakan Tunç’a “6 yaşındaki bir çocuk bu yaşananları hak ediyor mu? Hiç vicdanınız yok mu” diye sordu.
CHP’li Bülbül’ün konuşması şöyle:
“Sayın Başkan Değerli Milletvekilleri, Konfüçyus bundan 2500 yıl önce ‘Devletlerin refahı parayla değil, adaletle ölçülür’ demiş. Adaleti bütçe cetvellerinden okuyacak zamanı Türkiye’de artık çoktan geçtik. Bugün burada sadece para konuşmak AKP’nin hukuksuzluk zulmü altında ezilen vatandaşa açıkça saygısızlıktır.
“Yargı, muhalefeti hedef alırken iktidar temsilcilerine karşı sessiz kaldı”
Kasım ayında Avrupa Birliği Komisyonu Raporu 2025 Türkiye Raporu yayımlandı. Bu raporda yer alan tespitler çok önemli. AİHM, 2025’te Türkiye hakkında 69 ihlal kararı verdi. İncelenmeyi bekleyen 205 dava dosyası var. 2018’den beri askıda olan AB’ye katılım sürecini açmaya yetecek hiçbir demokratik ilerleme sağlanmadı. Siyasetçiler, gazeteciler ve muhaliflere yönelik tutuklamalar yargı bağımsızlığını ortadan kaldırdı. Yargıya güven tarihsel olarak en düşük seviyeye indi. Yargı organları yürütmenin kontrolü altında. Yargı, muhalefeti hedef alırken iktidar temsilcilerine karşı sessiz kaldı. AİHM kararları uygulanmıyor. AYM kararlarına uymayı reddeden mahkemeler hukuki güvenliği alt üst etti. Sansür Yasası ifade özgürlüğünü tehdit ediyor. AİHM kararlarına rağmen Demirtaş ve Yüksekdağ hala tutuklu. Can Atalay’a dair AYM kararının uygulanmaması hukuka açık bir meydan okuma. Türkiye’de demokrasi, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı ve temel haklar sürekli geriledi.
“Muhalefetin payına düşen ‘düşman ceza hukuku’dur”
Üzülerek söylüyorum: Cumhurbaşkanı Adayımız Ekrem İmamoğlu’nu saf dışı edebilmek için sırf bir seçim daha kazanmak için kurduğunuz yargı oyunları Türkiye’yi buraya getirdi. Raporun özeti şu: adaletten muhalefetin payına düşen ne yazık ki‘düşman ceza hukuku’dur. Biz bunu reddediyoruz.
“Erdoğan’da AİHM’e başvurmuştu”
“Dün kapısında adalet aradığınız AİHM bugün nasıl kararlarını buruşturup çöpe attığınız bir mahkemeye dönüştü”
Bugün AİHM tarafından hakkında ihlal kararı verilen onlarca siyasetçi var. Zamanında Cumhurbaşkanı Erdoğan da 1999-2002 yılları arasında AİHM’e üç kez başvurmuştu. Sayın Bakan dün kapısında adalet aradığınız AİHM bugün nasıl oldu da kararlarını buruşturup çöpe attığınız bir mahkemeye dönüştü? AİHM, Demirtaş’ın tutuklanmasının siyasi olduğunu defalarca kez tescilledi. Bakanlığın itirazı da reddedildi. Tıpkı Demirtaş gibi Yüksekdağ ve Kavala’nın tutukluluğu da uluslararası hukuka göre açıkça gayrimeşrudur. Bu durum, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5. maddesi özgürlük ve güvenlik hakkı, 6. Maddesi adil yargılanma hakkı, 18. maddesi iktidarın yargıya müdahale yasağı ile Anayasa’nın 19. Maddesinde yer alan kişi hürriyeti ve güvenliğinin açık ihlalidir. Ve ilginçtir AİHM, ilk kez AKP iktidarında 18. maddeyle ilgili üç kez ihlal kararı verdi.
Vera’nın mektubunu okudu: “Vicdanınız yok mu”
Gelelim AYM ile restleşen mahkemelere: Seçilmiş milletvekili Can Atalay, AYM’nin iki kez verdiği ‘seçilme hakkı ve kişi hürriyeti ihlal edildi’ kararına rağmen hala cezaevinde, tutsak. TBMM bu utanca, Can Atalay’ın milletvekilliğini düşürerek ortak oldu. AYM, Tayfun Kahraman hakkında hak ihlali ve tahliye kararı verdi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde cübbe giymiş 3 darbeci hakim ‘AYM kararını tanımıyoruz’ dediler. Anayasa 153 ve 11'i açıkça çiğneyip Anayasal düzene yönelik bir darbe gerçekleştirdiler. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi ise 32 sayfalık itirazı iki satırlık bir gerekçeyle reddederek bu darbeye çanak tuttu. Tayfun Kahraman’ın kızı Vera 6 yaşında. 2 yaşından beri babası hapiste. Vera babasını sadece görüş kabinlerinde görebiliyor. Bu elimde gördüğünüz mektup da Vera’nın birkaç gün önce babasına yazdığı mektup. ‘Seni çok seviyorum babacığım. Derenler bize geldi. O da Emrah’ı çok özlemiş. Senin artık eve gelmeni istiyorum. Umarım Emrah amca da gelir. Baba her akşam eve dönmen için Allah’a dua ediyorum’ yazmış. Sayın Bakan soruyorum size: Babasını görebilmek için her hafta Silivri’nin yolunu tutan 6 yaşındaki bir çocuk bu yaşananları hak ediyor mu? İstanbul 13 ve 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesi hakimlerinde vicdan yok onu anladık da sizin de mi hiç vicdanınız yok?
“Tüm siyasi tutsaklar derhal tahliye edilmeli”
Bu kürsüden bir kez daha hatırlatıyorum: AİHM kararları kesindir. Anayasa’nın 90’ıncı maddesine göre bağlayıcıdır. AYM kararları Anayasa’nın 11 ve 153’üncü maddelerine göre bağlayıcıdır. Bu hukuksuzluğa son verilmeli: 19 Mart siyasallaşan yargı darbesiyle haksız hukuksuz biçimde tutuklanan başta Cumhurbaşkanı Adayımız Ekrem İmamoğlu olmak üzere belediye başkanlarımız ve bürokratlar derhal tahliye edilmelidir. Can Atalay, Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Osman Kavala, Tayfun Kahraman, Selçuk Kozağaçlı ve tüm siyasi tutsaklar derhal tahliye edilmelidir.”

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.