Gerçek Gazetesi

09 Kasım 2020 tarihinde "MAŞALLAH" DEDİĞİ GİDİYOR" başlıklı aşağıdaki yazıyı kaleme almıştım.
AKP Aydın Milletvekili Metin Yavuz'u eski dostum olması münasebetiyle eleştirirken, aslında uyarmaya çalışmıştım.
Tabii ki, her zaman olduğu gibi anlamadı.
Kibiri nedeniyle gözlerine perde indi.
Çok defa yanlış yaptığı konularda uyarı içerikli yazdım.
Ortamlarda bana hakaret ve küfür ettiğini duydum.
"Kötü söz sahibine aittir" dedim ve cevap vermedim.

Sandı ki, hep böyle gidecek.
MKYK üyesiydi ve güç hep onda olacaktı!
Gelip geçici gücün bir gün elinden alınacağını göremedi.
Makam ve mevki gözlerini kör etti.
Birlikte yürüdüğü insanları bir bir harcadı.
Metin Yavuz'u Metin Yavuz yapan Tamer Makaraç'ı bile harcadı.
Tamer Makaraç olmasaydı Metin Yavuz siyaseten bir hiçti.
Milletvekili seçilemezdi.
Makaraç'ın İzmir'deki dostlarının çok katkısı oldu.
İzmir'deki Binali Yıldırım ekibinin milletvekilliği yolunda katkısı inkâr edilemez.

Özgüven patlamasıyla şanssızlıklar Vekil Yavuz'un peşini bırakmadı.
"Her şeyi ben bilirim" tavrı nedeniyle her yaptığı ve söylediğinde mahçup oldu.
Tanrı tarafından lanetlenmişçesine elini nereye attıysa kuruttu.
Söke'nin sevilen Dekanı Neval Genç örneğinde olduğu gibi...
Neval hoca dört kez Metin Yavuz ile oturdu kalktı ve sonunda soluğu Nazilli'de aldı.
Neval hocayı dostları uyardı.
"ADÜ Rektörüne karşı Vekil Yavuz ile birlikte hareket ediyor görüntüsü çiziyorsun" uyarısında bulundular.
Neval hoca tehlikeyi görüp, bağlantıyı kesti kesmesine ama süreç sonlandırılmadı.
Vekil Yavuz sonrasında Neval hoca konusunda sesini çıkaramadı.
Bir tek kelime açıklama yapamadı.
Had bildirmeye çalıştığı ADÜ Rektörünün ismini ağzına alamadı.
Neval hocanın Nazilli'ye sürgün edilmesinin önüne geçme yönünde adım atmayı bırakın yaşananları görmezden geldi.

Vekilimizin MKYK üyeliği boyunca ak dediği kara, kara dediği ak oldu.
Gurur ve kibiri de herşeyin önüne geçince AK Parti Genel Merkezi Vekil Yavuz'u mercek altına aldı.
Attığı her yanlış adım Ankara'ya rapor edildi.

Paralarını ödemediği eski çalışanları da CİMER üzerinden çok sayıda şikayette bulundu.
Özellikle de bu konu Aydın'da sıkıntı yarattı.
Bu konu da en ince ayrıntısına kadar kendisine karşı olan Aydın'daki partiiçi grup tarafından rapor edildi.
Göz göre göre gözden düşüyordu ve kendisi bunu göremiyordu.

Bu saatten sonra Milletvekili adayı da gösterileceğini sanmıyorum.
Demişti dersiniz!
Demişti demeyi sevmem ama Metin Yavuz konusunda geleceği görme gibi bir yeteneğe sahibim.
09 Kasım tarihli yazımı okuduğunuzda ne demek istediğimi anlayacaksınız.

**
"Eskilerin bir lafı var.
"Maşallah dediği çocuk 40 gün yaşamıyor" diye. 
Bizimkinin hesap o hesap!

"İşlerimiz çok iyi" diye plazadan personelle selfi yaptı iki hafta sonra iş yeri kapandı. 
Selfi yaptığı personellerle mahkemelik oldu.

"Çiftçimizin yanındayız" dedi, dört yıl sonra ilk defa Söke Ovasını su bastı ve millet Akçkaya'da pamuğa değil, balığa çıktı.

Esnaf ile çarşıda kahvaltı yaptı, esnaf 1 ay sinek avladı ve o esanaftan bir tanesi dükkanını kapattı.

"Görevdeki ilçe başkanımızın arkasındayız" dedi, adam iki gün sonra görevden alındı.

Adam tekstilde ilerliyordu, hedef büyütmüştü, yoğurt MAYAlamaya kalktı ve adamı batırdı, inşaat yok parasına satıldı. 

"Babamın yadigarı" dediği uzun çarşıda kuyumcuda foto çekildi, altına kendi trollerine yorum yaptırdı, foto çektiği iş yeri battı ve tabeladan ibaret Yağcılar Pasajına taşındı.

Partisinin içişlerine karıştı, komşusunu ilçe başkanı, kankisini yönetim kurulu üyesi yaptı ve devletin çeşitli kurumlarından ihale verdiği MÜTEAHHİDİ yönetici yaptı, partisi ilçede dörde bölündü.

Kendisi için anket yaptırdı, en başarılı milletvekili seçtirdi, kendisine yakın basında yayınlattı ve üç gün sonra da hakkında "Cumhurbaşkanı onaylı“ fezleke hazırlandı.

Ekonomi Bakanıyla bir haftadır foto paylaştı, "şöyle iyiyiz, böyle görüşüyoruz, hamdolsun ve nurolsun" dedi ve Bakan görevinden istifa etti.

Kime dokunduysa kendisi dahil herkesin başını yakıyor. 
Allah sabır selamet versin..."