Bu oyuna gelmeyin

 

 

Yazmak, bilgi birikimi, araştırma, gözlemleme işi olduğu gibi aynı zamanda bir zaman sorunudur. Bilgiyi kağıda dökerken bile geniş bir zamana ihtiyaç hissedersiniz. Öyle ulu orta yazmak kendinizi tekrar etmekten ve aynı şeyleri yinelemekten başka bir şey olmaz. Bu durum zamanla okuyucuyu bıktırır. Gelişmeyi engeller ve dönüşümü sağlamaz.

Aynı zamanda kafanızın da rahat olması gerekir. Kendinizi yazınıza vermek için.

Yazmak, bir eylemdir. Bu eylemle kuşaklara, okuyuculara farklı bakış açısı verirken aynı zamanda düşünmeyi ve üretmeyi zorlamak gerekir.

Evrensel basın, ulusal basın, yerel basın veya kısaca görsel ve yazınsal basının içerisinde yer almak aynı zamanda sorumluluk da getirmektedir.

Kendinize ve toplumunuza olan sorumluluğunuz yazmayı kolaylaştırdığı gibi aynı zamanda zorlaştırmaktadır.

Ülkemiz, yazma eylemi ile uğraşanlar için malzemesi bol olan bir ülkedir. Her an yeni şeyler doğar, daha bir haberi tüketmeden önünüze yeni bir haber gelir.

AKP yi kapatma idi, Ergenekon idi derken, izinsiz bir kuran kursu verilen binanın çökmesi ve çocukların yaşamını yitirmesi ve bu olayda sorumluların üzerine gidilmemesi gibi, derken orman yangınları, yok olan ormanlarımız, ciğerlerimiz, hayatlar, akabinde Orman Bakanı’nın açıklaması. “Kendi fiIomuzu kuracağız” Olmadı bakan bey düne kadar neden filonuzu kurmadınız. 35 milyon dolar verip partinize yeni bina yapacağınıza, yangın söndürme fiIonuzu kursa idiniz.

Yazma eylemi, eleştiri, özeleştiri ve biraz da felsefeyi içerir. İçindeki eleştiri daha iyiye daha güzele yönelme eylemidir. Özeleştiri yazanın gelişmesi ile ilintilidir. Felsefe ise bir yaşam tarzı, yazım tarzı, bir eylem tarzıdır.

Gazeteler bu anlamda yaşamın olmazsa olmazlarındandır. Gazeteler halkın gözü, kulağı, sesidir. Bu doğrultuda yerel basınımızında önemi aynı derecededir. Yerel basını olmayan bir toplumun bir yanı eksik demektir. Ancak, yerel basının da en önemli görevlerinden biri KÖR DÖĞÜŞÜ içerisine girmeden toplumu geliştirecek, geleceğe taşıyacak cözümler ve fikirler üretmesi gerekir.

Bu bağlamda her tür yazı ve haber de yapılan eleştirilerin daha açık ve daha gerçekçi ve daha geliştirici olması gerekmez mi?

Hafta sonu dinlencesinden dönüşümde, gazetemizin manşetine takıldım,

"YANLIŞ KARARDAN DÖNÜLMELİ". Yanlış karar nedir? Yenikent’teki Çocuk Parkı’ndaki restorantta içki satışı mı yanlış karar?

AKP siyasal iktidarının ülkeyi getirdiği yeri görüyor musunuz. Söke mizin gelişmesinden, çağdaşlaşmasından yana olan gazetelerimiz bile yasakçılığı savunur hale gelmişler. Oysa kör döğüşü yerine olaya daha serinkanlı ve daha objektif bakabilsek, Yenikent’te yapılan çocuk parkının Sökemize büyük bir kazanım olduğunu görebiliriz. Yine bu çocuk parkı içerisinin bir bölümünde bulunan restorantın da Sökemize büyük bir kazanım olduğu açıktır. Restorantta içki verilmesi ise Söke’mizin çağdaş yüzüdür.

Bana Söke de bir yer gösterebilirmisiniz? Ailenizle gidebileceğiniz, yemek yiyebileceğiniz ve bir iki duble rakı içebiliceğiniz ve siz bunları yaparken çocuklarınızın güvenle oynayabileceği, dolaşabileceği bir yer var mı? YOK!

İster istemez tartışmaların içine çekiliyor insan. Çocuk parkındaki bir bölümde içki içilmesinin çocuklara ne zararı var? Anne baba evde içki içerken ya da birasını açtığında başka bir odaya mı geçiyor? Hepimiz çocuklarımızın yanında içki tüketmiyor muyuz?

Çocuklarımızın yanında içki içiyoruz diye çocuklarımız alkolik mi oluyor? Batıdaki insanlar su tüketir gibi bira tüketmiyor mu? Bu insanların çocukları alkolik mi? Ya da sınırında içki içmek kötü bir alışkanlık mı?

Burada önemli olan büyüklerin içki içebileceği bir yerin olması değil, önemli olan o mekanda çocuklara içki verilmemesidir. Verilmediğine göre sorun nedir.

Yasakçı bir zihniyetle Söke’mizin tek ailenizle gidebileceğiniz ve çocuğunuz oynarken sizinde bir bira içebileceğiniz yeri KAPATTIRMAK MIDIR.

Beyler, Kuşadası’na gidiyorsanız eğer cami ile içki tüketilen bir CAFE’nin yanyana olduğunu görmüyor musunuz? ve hemen ötesinde oyun parklarını.

Bu, çocukları öne sürerek YASAKÇILlK DA nedir. Kör döğüşü müdür, inat mıdır?

Yoksa gerçekten inanılarak savunulan bir düşünce midir?

Eğer gerçekten inanılarak savunulan bir düşünce ise lütfen bu yasakçı düşüncenizden vazgeçiniz.

Yoksa gün gelecek EVİMİZDE İÇKİ TÜKETMEMİZE BiLE ÇOCUKLARA KÖTÜ ÖRNEK OLUNUYOR DiYE YASAK KONULACAK.

Bu oyuna gelmeyin. Bırakın Söke’mizin tek çağdaş yüzünde içki satılsın, yeni çağdaş yerler açılsın. Bırakın bu ortaçağ mantığını.


Önceki ve Sonraki Yazılar