BÜYÜLÜ DÜNYA SİNEMA

 

 Şimdilerde ise, her geçen  gün biraz daha yozlaşan insan ilişkileri yüzünden ve önlenemeyen bir hızla kirlenen dünyada mutlu yaşamdan uzaklaşan insanın kavuşamadığı yaşam biçimlerini düşlemeye yönelmesi olağan gibi görünüyor. Kitlelerin kendi dışındaki gerçekliği düşsel olgularda araması fantazya endüstrisinin doğmasına ve gelişmesine neden olmuştur.

       Bazı kaynaklardan edindiğimiz bilgilere göre;

  Dünya sinemasının  daha ilk yıllarında, fantastik  filmler üretilmeye başlanmıştır. Düşe, efsaneye, büyüye, korkuya, psikanalize, bilim - kurguya dayanarak gerçeğin sınırlarını aşan fantastik sinemanın öncülüğünü Georges Melies yapmıştır. G. Melies'in 1902 yılında yaptığı "Aya Yolculuk", F.W. Murnau'nun "Janus'un Kafası" (1920), Tod Browning'in "Dracula", Jean Cocteau'nun "Güzel ve Hayvan" (1946), Roger Vadim'in "Kan ve Gül" (1960), Stanley Kübrick'in "Dr. Strengevola" (1963), Roman Polansky'nin "Vampirlerin Dansı", Ridley Scott'un "Yaratık" (1986), Ken Russell'ın "Gothic" (1986), John Landis'in "Masum Kan" (1992), Neil Jordan'ın "Vampirle Görüşme" (1994) ve Robert Rodrigez'in "Günbatımından Şafağa" (1996) gibi filmler fantastik sinemanın önemli yapıtlarından örnekleri oluşturur.

Frankenstein  Mary shelley nin 1818 de yazdığı en ünlü romanıdır. Yaratıcısı Dr. Frankenstein, bilimsel kibrinin, Tanrı'nın yerine geçme arzusunun ve canlı bir varlık "doğurmak" istemesinin bedelini ödediği, ürkünç bir yaratık  ile yaratıcısının karşı karşıya gelerek kutbun ıssız ve vahşi arazilerinde birbirini kovalamalarının karabasanın sarsıcı etkisi içinde anlatıldığı romandan  sinemaya aktarılmış bir klasik bir yapıttır. Birçok taklidinin  yapılmasına karşın hiçbiri, ilk yapılanının düzeyine ulaşamamıştır.

Günümüzde bilim - kurgunun  da beslediği fantastik sinema, teknolojinin gelişmesiyle birlikte olağanüstü başarıya ulaşmıştır. Konularını bazen bronz çağından, uzay çağından, uzay savaşlarından,  bazen vahşi ormanlardan, dünyanın merkezinden, insan vücudunun derinliklerinden kimi zaman da galaksilerden seçen bu tür filmler beklenenin üzerinde gişe yapmıştır.

Dünya sinemasında en akılda kalan bilim-kurgu denemelerinin başında, bir çok kez tekrarlanmış olan “Yıldız Savaşları” filmi sayılabilir. Yerli versiyonları için esin kaynağı da olmuş olan Yıldız Savaşları çekildiği her dönemde ve tv dizisi olarak yayınlandığında  büyük ilgi görmüştür.    

  Değişik film arayışları içinde olan Yeşilçam  yönetmenlerinden Yılmaz Atadeniz 1967 yılında bir gazetede gördüğü İtalyan  foto-romanından esinlenerek tepeden tırnağa iskelet giysili KİLLİNG karakterini sinemaya aktarınca, sonradan birçok serisi ve hatta dişisi çekilecek olan “KİLİNK”le Türk izleyicilerini buluşturdu. İtalyan kökenli Kilink, dünyayı ele geçirmeye çalışan yasa dışı bir film kahramanıdır. (Sürecek)

Önceki ve Sonraki Yazılar