19 Mayıs

 

On dokuz Mayıs, gençliğin günü.

 

On dokuz Mayıs, geleceğin emanetçilerinin haykıracağı bir gün.

 

On dokuz Mayıs, Türkiye’nin gerçeklerinin bir kez daha yüreklere serpildiği bir gün.

 

Ve,                                 

 

On dokuz Mayıs’ta hatırlanan gençliğin, bir on dokuz Mayıs’a kadar unutulduğu bir günün bitişidir.

 

Evet değerli okuyucularım. Bu zamanda gençliğimiz on dokuz mayıslarda hatırlansa ne olur, hatırlanmazsa ne olur.

 

Üç yüz atmış dört gün unutulan geleceğimizin teminatı dediğimiz gençlik, bir günde hatırlanıyor da, neler değişiyor. Bu güne kadar bir sürü on dokuz mayıslar geçiren gençliğimizin geleceğinde neler değişti.

 

Bir ülkede millet vekili olabilmek için 2000 YTL’ler istenirse gençlikte neler değişebilir.

 

Bir ülkede seçilme yaşını 25’e düşürmek için hazırlanan yasalar belirli yerlerden geri dönerse, nasıl değişti diyebiliriz gençliğe.

 

Yılda bir gün “gel bugün bayram yap” diyerek gençliğe kucak açar, sonra da “büyü de gel” dersek, nasıl değişir bu gençlik.

 

İş yerlerinde, fabrikalarda, tarlalarda yeterince yükü sırtına sararak, sen gençliksin diye övündüğümüz genç beyinlere milletvekilliğini çok görürsek, nasıl değişir bu gençlik.

 

Babalarının çiftliği gibi, babadan oğula, sıra ile devir alınan koltukların sahipleri, beş yıl evvelinden belliyken, nasıl değişir bu gençlik.

 

Kendisini, ceylan derili koltuklara attıktan sonra, cenaze törenlerini de buradan yaptıran zihniyetler varken, nasıl değişir bu gençlik

 

Biz değiştik, değişim rüzgarını estireceğiz diyerek halktan oy toplayıp iktidar olan, şimdi de eski dinazorları yine listelerinin en başına koyan, oy avcıları olduğu sürece nasıl değişir bu gençlik.

 

Üniversite salonlarında açık paneller yaparak, gençliğin zamanını çalanlar, sonrada orada gençlik yokmuş gibi davrananlar olduğu sürece, nasıl değişir bu gençlik.

 

Gençlik öyle bir gün, bir haftada hatırlanmamalıdır. Gençlik artık, her saat, her gün, her yerde hatırlanmalıdır.

 

İş yerlerine nasıl askerliğini yapmış, yabancı dil bilen, yüksek okul bitirmiş, ehliyetli gençleri arıyarak alıyorsak, başımıza da böyle gençleri getirmenin zamanı gelmedi mi?

 

Meclisi, ceylan derili  koltuklarında uyuklayan beyinlerin yerine, dinç, gürbüz Türk gençlerinin heyecanları ile doldurmanın zamanı gelmedi mi?

 

Artık bir günün on dokuz mayıs olmasını değil, her günlerin on dokuz mayıs olmasının zamanı gelmedi mi?

 

Belki birileri için daha zamanı gelmemiş olabilir ama, benim son şiirimi okunmanın zamanı geldi diye düşünüyorum. Umarım yerine ulaşır.

 

GENÇLİĞİN SESİ 

 

Bir uçtan bir uca süslüyse vatan,

 

Bu gelen gençliğin dinç resmidir.

 

Çıkmışsa al bayrak umutla Samsun’dan,

 

Bil ki Atatürk güneşinin ta kendisidir. 

 

Geriye dönüp de bakınca 19’lara,

 

Sancılı  günlerin acıklı özüdür.

 

Ne mutlu Türk’üm diyorsa gençlik,

 

Yüce Atatürk’ün unutulmaz sözüdür. 

 

Renk renk açmışsa çiçekler stat da,,

 

Emanetim gençliğim, bir gül bahçesidir.

 

Atıyorsa demir göğüste çifte yürek,

 

Sağlam yüreklerin attığı hür sesidir. 

 

19 Mayıs’ta ben yeşerdim yeniden,

 

19 Mayıs’ta sen aşılandın derinden.

 

Türk gençliği bilinçlendi tümünden,

 

Bugün birliğin yaşandığı yerdedir. 

 

Gençliğin sesi her gün çıksın bir ağız.

 

Sanılmasın idareden kaldık yalnız.

 

Yürekler bir, gönüller bir olduk atarız,

 

Sade 19 Mayıs’lar da yokuz, hep varız. 

 

Bu vatanın çektiği yeter sizlerden,

 

Elinizi çekin, alın artık ensemizden.

 

Gelecek bizdik, sözünüz yalan olmasın,

 

Kalkın artık, bırakın gidin, yerinizden. 

 

Size sözümüz size, ey yetmişlikler,

 

Memleketi bu hale getiren semizlikler.

 

Oturun başımızda, etmeyelim kusur,

 

Bilin ki memleket bizden de hizmet bekler. 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar