ŞEREF PINARBAŞI

ŞEREF PINARBAŞI

AKILLA VAR OLMAK

 

Evrende var olduğunun farkında olan tek canlı insandır. İnsanın dışında; ne büyükbaşlar, ne küçükbaşlar, ne kuşlar, ne böcekler yani filden karıncaya, kuştan balığa hiçbir hayvan ve de bitki varlığının farkında değildir. Onların varlığını da bizler biliyoruz yahut bizler var ediyoruz.

 Peki, insan bunu nasıl ve niye yapıyor? Neyine lazım oluyor da hem kendinin hem de diğer varlıkların farkında oluyor. Nasıl yapıyor sorusunun kısa yanıtı: Bir milyon yıl önce ayağa kalktığını düşündüğümüz bir su sürüngeninin evrimleşerek; açlık, susuzluk ve cinsellik güdülerinin itelemesi ve hareketliliği sonucu gelişen sinirler toplamı beyni üretmesi ile olmuştur. Açlığını gidermek için etrafına bakınan bu yaratık alet yapımı ile daha kolay elde edeceğini öğrenmesi ile olmuştur. Açlığını, susuzluğunu gidermek, cinsel arzularını düzenli hale getirmek, doğadaki diğer tehlikelerden korunmak ve de yavrularını korumak gibi bir derde düşmesi de onlara duyduğu sevgi kavramını hissetmesi ile başlamıştır.

Yani ilk önce içgüdülerinde isteklerini kolay elde edebilme gereği, duymas,bilmesini gerektiriyor. Bildiği şeyi de istemesi geliyor. Duyma-bilme-isteme hareket tarzlarını kontrol altına alma, denetimli bir şekle getirme zorunluluğu, diğer canlılardan ayrı olarak düşünme gücünü oluşturuyor. Biz bu düşünmenin gücüne ve gelişmesine akıl diyoruz. Farkında olduğumuz aklın da yürütülmesi yahut kontrolümüzde kullanılması, bir başka kavramı olan sevgi nedeni ile yaptığımızı fark ediyoruz. Yani önce aklımızın varlığının farkına varıyoruz, sonra da bunu sevdiğimiz kendi canımız, çocuklarımız, anne-baba derken kardeş ve türdeşimiz olan tüm insanlığı sevmemizden dolayı eylemde bulunduğumuzu görüyoruz.

Kısacası insan akıl ve sevgiyi tanımlamakla insan olmuştur ya da varlığının farkına vararak insanlaşmıştır. İlk ayağa kalktığından bu güne, evrimleşmeyle nesnel yanındaki, doğa koşullarına ve insansal sorumluluklarına mücadelede değişimler yaşarken, bu evrimleşme paralelinde gelişen, zihinsel oluşumda değişik anlayışlarla yol almıştır. Doğadaki gelişme nesnel yanda büyüme yanıyla da duyma ve isteme arzuları ile de evrimleşmiş ve gelişmiştir.

Tüm bu süreçleri niye anlattım? Sizlerle bilgi ukalalığına mı girdim ya da kendimi mi eğlendiriyorum? Hayır, bunların hiçbiri değil. Bizler akıl ve sevgi ile var olduk. Eğer durum böyle ise yaşamımızın tüm sorunlarını bu iki kavrama dayanarak çözeceğiz. Bu kavramların her ikisi de insanlar için anlamlıdır. İnsanın dışındaki varlıklar bunları ve kendilerini ne duyarlar ne de bilirler. Doğanın kendilerine verdiği hareket ve davranış özelliği içinde yani; doğaya teslimiyet içinde yaşarlar. Biz insanlar onları da kullanımımıza alabilmek için doğada mücadele ederiz. Öyleyse neden başta kendimiz olmak üzere toplumlarımız kendi gücümüzle kan, gözyaşı ve acılar içinde debelenip duruyoruz.

Ailemizdeki yapılanmadan başlayarak kendi dürtü ve duygularımızı kontrol altına alıp toplumsalımızda üretim, dağıtım ve tüketimde adalet sağlayıp, barış evrenini oluşturmayalım. İnsanlığın evrimleşerek insanlaşma yolunda yol kat eden akıl ve sevgimizin gücü buraya ulaşmıştır.

Şu anda 2 yaşına gelmiş olan bir oğlan, bir kız ikiz torunum var. 22. Asra bir selam göndermek için onların akıl ve sevgi gücünün yüksek seviyelere çıkmasına çalışıyorum. Çocuk ve gençlerin korkusuz bir özgürlük içinde yetiştiğinde duyarlı, canlı, yürekli ve zeki bir insan olacaklarına inanıyorum. Onların bağımsız yargı yeteneklerinin güçleriyle, barış içinde adaletli, yaratıcı ve yapıcı bir toplum oluşturacaklarını, böylece 22. Asrı insanlığın altın çağını oluşturacaklarını görüyor, mutlu oluyorum.

Saygılarımla.

Önceki ve Sonraki Yazılar