ÖZCAN PEHLİVANOĞLU

ÖZCAN PEHLİVANOĞLU

AZ GELİŞMİŞLİK VE OLİMPİYAT...

 

Az gelişme, değişik sebeplerin meydana getirdiği bir sonuçtur.  Bu sebepler arasında; tabiattan gelen güçlükler ve engellemeler, kaynakların kıtlığı veya yeterince kullanılmaması, sosyokültürel güçlükler, gelişme hızını kesen bir nüfus artışı veya gelişme için yeterli olmayan bir nüfus yoğunluğu, toplumları derinden etkileyen büyük dönüşümlerin dışında kalınması, teknolojide ve organizasyonda gecikmişlik, dış güçlerin yararına işleyen bir ilişkiler düzeni, gelişmede yer alan insan ve madde kaynaklarının kötü kullanılması veya elden kaçırılması sayılabilir.

Şimdi siz, az gelişmişlikle ilgili saydığımız bu sebepleri, Türkiye’nin verileri ile karşılaştırarak, gelişmişlik düzeyimiz ile ilgili bir fikre varabilirsiniz...

Atatürk’ün, Türkiye’nin verdiği mücadele ile ilgili 1933 yılında yaptığı bir tespit, günümüze de ışık tutması bakımından çok dikkat çekicidir: “Bugün, günün ağardığını nasıl görüyorsam bütün Şark milletlerinin de uyanışlarını öyle görüyorum.  İstiklal ve hürriyetine kavuşacak olan çok kardeş millet vardır. Onların yeniden doğuşu, şüphesiz ki terakkiye ve refaha müteveccih vuku bulacaktır. Bu milletler bütün güçlüklere ve bütün manilere rağmen muzaffer olacaklar ve kendilerini bekleyen istikbale ulaşacaklardır. Müstemlekecilik ve emperyalizm yeryüzünden yok olacak ve yerlerine milletler arasında hiç bir renk, din ve ırk farkı gözetmeyen yeni bir ahenk ve işbirliği çağı hakim olacaktır.”

Atatürk bunları söylemektedir. Hatta son cümle olimpik ruhu neredeyse doğrudan tarif etmektedir. Ancak gelişmelere bakarsak, batı dünyası Türkiye ve Türkiye benzeri ülkeleri “azgelişmişlik” düzeyinde bırakmak için azami bir çaba göstermiş ve bunda da başarılı olmuştur. Atatürk’ün dikkat çektiği konudaki son cümlede anlatılanlar, açıkça ret edilemese de yüzlere ve olaylara, insancıl ve demokratik maskeler takılarak, kendilerince yapılmak istenenler tahakkuk ettirilmiştir.

Bu sebeple onlar için Türkiye; “azgelişmiş” bir ülkedir ve olimpiyat ruhuna sahip değildir. Aslında bu tespit, bizim acilen yüzleşmemiz gereken doğruları da içermektedir.

Az gelişmiş olmak iktisadi ve sosyal bir durumdur. Kağıt üzerinde yaratılan reel olmayan istatistiki değerler, Türkiye açısından gerçekleri ifade etmemektedir. Örneğin fert başına düşen milli gelir, sosyal adalet ölçüleri içinde dağıtılmamaktadır. Eğitimsizlik, eğitimdeki kalite düşüklüğü ve işsizlik olimpiyat yapmayı engelleyen sosyal faktörlerdir. Teröre, toplumsal olaylara ve savaş çığırtkanlığına ise hiç değinmek istemiyorum.

Türkiye’nin bu azgelişmişliği içerisinde sportif bir ülke olduğu söylenemez. Diğer hususlarda olduğu gibi Türk halkı yaşamın hiçbir diliminde gerçek manada spor yapmamaktadır. Devletin ve hükümetlerin bugüne kadar “spor politikaları” olmamıştır. Günümüze kadar spor adına yapılanlar, baştan savma ve günü kurtarma operasyonlarıdır.

Sporda gelişmiş ve hemen hemen her dalda şampiyonlar çıkartan ülkelerin, sporla ilgili istatistiklerini Türkiye ile karşılaştırırsanız; Türkiye’nin rakamlarının ne kadar vahim sonuçlar içerdiğini görürsünüz. Lisanslı sporcu, hakem, teknik adam sayıları gibi. Onun için gelişme ile sportif başarı ve olimpik ruh arasında sebeb – sonuç içeren büyük ilişkiler mevcuttur. Bu tip bir bakış açısı ile Tokyo ve Japonya Olimpiyatları düzenlemeyi bizden katbekat fazlasıyla elbette hak etmektedir.

Siz Türkiye olarak kadına; bırakın spor yaptırmayı, daha bu kadının statüsünü belirleyip bunu kabul edememişsiniz. Spor çağındaki çocuklarınız, “çocuk işçi” olarak merdiven altlarında güvencesiz çalışıyor. Gelir düşüklüğü nedeniyle, spor çağındaki çocuk ve gençleriniz beslenme bozukluğu içinde yaşıyor. Milli bütünlüğün zayıflaması nedeni ile sporda milli hedefler erozyona uğruyor. Bu durumların ortaya çıkardığı şuursuzlukla mı olimpiyat yapacağız? Kimseye anlatamayız ki; ödül yönetmeliğindeki paraları alıp köşeyi dönmek için doping yapan sporcularımızı!.. Ve onları dopinge teşvik edenleri!

Türkiye’nin güçlü ekonomisinden bahsediyoruz. Buna gerçekten inanıyor muyuz? Daha dün dolar ve euro sallandı. Paramız % 10 değer kaybına doğru gidiyor. Üretmeyen bir toplum ve küreselcilerin elindeki bir sanayi ile 2020’yi görebiliyor musunuz? Milli Olimpiyat Komiteleri de bu sorulara gerçekçi cevap veremiyor ki; çoğunluğunun tercihi Tokyo oldu...

Onun için gelişmişlikle spor arasında doğru orantılı bir bağ vardır. Olimpiyat yapmak ve olimpik sporlarda başarılı olmak her bakımdan gelişmiş ülkelerin haddidir. Bir hadsizlik yapıp ikide birde olimpiyatlara talip oluyoruz. Onlarda vermiyorlar. Neden mi vermiyorlar? Anlattığımız gibi azgelişmişlikten, haddimizi aşarak emperyalizme karşı mağdur ve mazlum insanlara bayraktarlık yapmaya çalıştığımızdan ve Müslüman Türk olmamızdan dolayı.

Bilmem anlatabildim mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar