Bilmek, Sevmek ve Saygı Duymaya Dair

 

 

Türk insanının bir kısmı aynı zamanda da, “okuduğunu doğru anlama özürlüdür” diyordu geçende Durmuş Tuna “Az ballı takas” muhabbetinde.

Kazın ayağı öyle değil sevgili Tuna.

Her ne olursa olsun “AK PARTİ’YE ÇAKMA” çabası fikri düzeyin ve namusun bir tarafa konması anlamına geldi artık. Bunu yapanlar kendi kendini kullandırmaya meyyal bir psikolojik yapının tezahüründen başka bir şey değil. Bunu yapanların aslında zekalarında bir problem yok. İdrak kabiliyeti kıt adam da değiller. Ancak fikri düzey düşünce konulara at gözlüğüyle bakmaktan kurtulamıyor demek ki insan. Atlar bile ileriye bakar. Adam burnunun ucunu bile göremiyorsa…

Siz hayatınız boyunca olabildiğince objektif, sağduyulu, kendini karşındakinin yerine koyarak demokrat bir tavır sergilersiniz. Adam çıkar “bir akil adam” diye sizinle alay eder.

Siz aday belirleme sürecine “ilçe yönetimi ve kongre delegasyonu % 10-20 + milletvekilleri % 10-20 + genel merkez % 10-20 tesir eder ama en belirleyici unsur kamuoyu yoklamalarıdır, halk ne derse o” diye tarif edersiniz. Bu işlerin il başkanlığı adına sadece koordinasyonunu yapan ile “K.Ö.nı tek başına Ak Parti İl Teşkilatıymış gibi hissettim” diye çarpıtıp dalga geçerler. Konuyu tersyüz ettiği yetmez “Ak parti içinde ortak akıl yaratmakta sıkıntı var; merkeziyetçi yapı ortak aklın çok üstüne çıkıyor” diye yalan hüküm verir.

Ben Söke’de hiçbir partinin iç işlerine böyle fütursuzca karışıldığını görmedim. Bu ne nezaketsizliktir. “Bölünmüş, dişlerini bileyerek ilçe kongresini bekleyen taraşar ve taraşarın farklı adayları”. Birileri çıkıp ben belediye başkan adayı olmak istiyorum dedi de biz mi bilmiyoruz? Böyle bir düşüncesi olmayan insanların ismini ortaya atmak, malzeme yapmak demokrasi geyiği olmuyor da biz mi toplumla dalga geçiyor oluyoruz. Siyaset ciddi bir iştir beyler, kukla oynatmıyoruz. Söke ve Ak parti hiç olmadığı kadar birlik ve beraberlik içinde ve yaklaşan yerel seçimlerde merkezi iktidarla yerel iktidarı birleştirerek yerel kalkınmayı başlatmak heyecanında. Yoksa bundan çok mu korkuyorsunuz?

Korktuğunuz için mi alay ediyor, konuları çarpıtıp ters yüz ediyor, yalan hükümler veriyor ve fütursuzca senaryolar üretip Ak partiyi karıştırmak istiyorsunuz? Yoksa birilerinin korkularını mı dillendiriyorsunuz.

Ya sevgili Tuna, basın etik kurallarda yazıldığı gibi her zaman tarafsız ve halkın sesi, vicdanı olamayabiliyor. En kötüsü de ne biliyormusun? Sağ olsun birileri gelip sizinle röportaj yapmak istiyor. Üç gün gazetenin önemli bir kısmını işgal ediyorsunuz. Tam da “iktidarın Söke’de çakılı çivisi yok” iddialarına karşı yerel icraatlarla ilgili konuşmaya başlıyorsunuz. Belediyenin icraatlarını ve kentsel vizyonunu değerlendirmeye ve eleştirmeye başlıyorsunuz. Röportajınız yer darlığı nedeniyle kesiliveriyor.

Ne diyordu sevgili Pınarbaşı “bilgi sahibi olup tanımadan sevemezsiniz. Sevmediğinize de saygı duyamazsınız”

Sevgi ile kalın efendim….

Önceki ve Sonraki Yazılar