BU BATAKLIĞI KURUTALIM

 

Bundan evvelki makalelerimde anlatmaya çalıştığım ancak benim istediğim gibi anlatamamış olmam veya okuyucuların gereği gibi anlayamamış olması, bu bataklığın devamına imkân sağlayacaktır. Hâlbuki benim veya bizim değilse, bir başka kardeşimizin kız evladının düştüğü, hayatı boyunca bir zevk kölesi olarak kullanıldığı, tehdit, şantaj ve dayağın eksik olmadığı bu bataklığı kurutmak, bu toplumun yapması gereken ilk işlerden birisidir.

Kesinlikle akıldan çıkartılmaması gereken önemli bir kural, “Yolu yordamıyla ağacı baltayla…” kuralıdır. Peygamberimizi Hazreti Muhammed (s.a.v) “Her derdin bir çaresi vardır. Siz çareyi helalinde arayın” buyurması, bu bataklığı kurutmak için alınacak tedbirlerin meşru olması gerektiğini anlatmaktadır.

Daha önceki makalelerimde de anlattığım gibi bu bataklık maalesef yasalarımızla oluşturulmuştur. Gerçi kanun yapıcı bu yasayı çıkartırken olumlu düşünmüş ama uygulamada sadece duyabilenler (duymayanlar için ortalık güllük gülistanlıktır) bir büyük fecaatin yaşandığını hissetmişlerdir.

 

ALINACAK KÖKLÜ ÖNLEMLER

Bu bataklığı kurutmanın ilk adımı, buraların sermayesini teşkil eden yani çalıştırılmak için buralara nereden kızlar geliyorsa o yolları kapatmak olmalıdır.

Bu sermayeler genellikle korumasız kızlar, evlenebilmek için flört yapan ancak erkeğin ihaneti ile buraya düşen kızlar, 18 yaşından sonra çocuk yuvalarından çıkartılarak kapı önüne konan kızlar ve adına “özgürlük” denen ama gerçekte sokakta avlayıp ömür boyu kafese tıkılan kızlardır.

Her şeyden önce ilkokuldan itibaren eğitim ve öğretim verdiğimiz evlatlarımıza maneviyat verilmelidir ki bu pis ortam oluşmasın. Bir başkasına kötülük yapmasını önleyecek polisi (Allah korkusunu) çocuklarımızın kalbine koymalıyız ki o çocuk, polisin ve jandarmanın bulunmadığı yerde bile bir başkasının hakkına tecavüz edemesin.

Himayesiz kalan kızlarımız, devletin ve komşuların himayesine alınmalıdır. Bir mahallede bir çocuğumuzun başına bir şey gelirse bundan tüm mahalleli sorumlu olmalıdır.

Nitekim Allah nezdinde zaten böyledir. Devlet nezdinde de bu böyle olmalıdır.

Peygamberimiz; “Cebrail kardeşim bana Allah katından o kadar çok komşuluk haklarına ait esaslar getir ki ben, Allah komşuyu komşuya varis kılacak (ölen komşunun malı kalan komşuya da düşecek) zannettim” buyuruyor.

Gençlerimiz, Bati kaynaklı şu flört felaketinden kurtarılmalıdırlar.

Hazırladığım ve birçok yerde de halkımıza verdiğim 10 kadar konferansımdan birisi kızlarımızı yakan, aileleri dağıtan “Flört yangını” adıyla verdiğim konferansımdır.

Konferansımda da örnekler ve rakamlar vererek anlattığım gibi flört yapan 100 kızımızdan ancak 15 veya 20 si yuvasını kurarak mutlu olabilmekte, kalan 80 veya 85 kızımızın hayatını zehir olmaktadır.

Bir kızın flört ettiği bilen bir erkek, kendisi de flört ettiği halde bu kızı eş olarak almamakta, evlenmek zorunda kalan erkek kendi arkadaşlarına; “İnşallah az kullanılmıştır(!)” gibi ifadeler kullanabilmektedir.

Kocasından önce bir başkasıyla flört eden bir kız, flört ettiği ama evlenemediği erkeğin ona yaşattığı, iltifatın ve seremoninin çok olduğu o heyecanlı anları her an hatırlamakta, evlendiği erkekle geçirdiği monoton hayatta ise bunu göremediğinden bu hayata tahammül edememektedir.

 

SİYASİ KARAR

ÇOK ÖNEMLİDİR

Bunun için Devletimiz ve Hükümetimiz, gazeteler ve televizyonlarla nasıl içki ve sigaranın kötülükleri anlatılıyorsa, flört yapmanın tehlikeleri konusunda programlar yapılmalı halkımızı ve özellikle gençlerimizi aydınlatmalıdır.

Flörtün çıkışı ve yaygınlaşmasının ilk noktası, hepinizin tahmin ettiği gibi kız erkek birlikteliğinden oluşmaktadır. Eğer siz, okullarda, iş yerlerinde, sokaklarda veya diğer yerlerde kızlarla oğlanları yan yana getirirseniz, bu onları önce arkadaşlığa, sonra flörte yapmaya ve daha sonra da özellikle kızlarımızı hayatı boyunca çile çekmeye itmektedir.

Ben kimim? Beni yaratan kimdir? Nereden geldim ve nereye gidiyorum? Dinim nedir? Nasıl bir tarihe sahibim? gibi sorulara cevap veremeyen bazı kendini bilmezlerin, benim yazdıklarıma itiraz edeceklerini ve “Laiklik ne olacak?” diyeceklerini biliyorum.

Ben teminat veriyorum. Laikliğe hiçbir şey olmaz. Ama önce kızlarımız bataklığa düşmekten kurtulur, ikincisi de aileler mutlu olur. Ve bu sorunun cevabının, iki kesin sonucu olduğu, madalyanın iki yüzü bulunduğu iyi bilmek lazımdır. Ya saadet ya da felaket… Siz hangisini seçersiniz?

Çocuk yuvalarından 18 yaşına gelenlerin çıkartılmasında şöyle bir yol bulunabilir. Yuvada yaşayan kız veya oğlanlar eğer okuyacaklarsa okulları tamamlanıncaya kadar, yok eğer okuyamıyorlar ise bunlara piyasadan bir iş temin edinceye kadar yurtta kalmalıdır. Kızlar ise mutlaka uygun bir damat ile evlendirilerek yurttan çıkartılmalıdırlar.

Ana evinden kaçan, babasına sırt dönen, ana ve babasını çağın gerisinde kalmakla suçlayan özgürlük budalası kızlarımıza, sevdiği ve sözünden çıkmayacak öğretmen veya arkadaş bularak onunla kızımıza işin tehlikelerini anlatmaya çalışmalıyız.

Görüyorsunuz ki yukarıdan beri anlatmaya çalıştığım işlerin çözümü, alınacak siyasi kararlarla çözümlenebilir. Bu siyasi kararı hükümet aldığına göre, meclisin ve hükümetin teşkilinde bulunan insanları oraya gönderirken yani oy verirken iyi dikkat etmemiz gerekir.

Önceki ve Sonraki Yazılar