“Cumhurbaşkanının annesine küfür ettirme şimdi…”

17 Aralık 2019 tarihinde Adnan Menderes Üniversitesi (ADÜ) Başhekimi Prof. Dr. Serkan Öncü’ye makamında söyledim.

Pimi çekilmiş bomba, dedim.

Ruhsal problemleri olabilir, dedim.

Sinir hastası, dedim.

 

20 Aralık 2019 tarihinde de Aydın Cumhuriyet Başsavcılığına dilekçeli şikayette bulundum.

Cumhuriyet Savcısına yaşananları sözlü ve yazılı olarak anlattım.

Aydın Cumhuriyet Başsavcılığı şikayet dilekçem sonrası Görevsizlik Kararı almış ve konuyu ADÜ Yönetimine havale etmiş.

ADÜ Yönetimi soruşturma başlattı.

Şikayetçi sıfatıyla ifademe başvuruldu.

 

14 Şubat 2019 tarihinde Tıp Fakültesi Dekanlığı Personel İşleri Bürosunda saat 10:00’da Prof. Dr. İbrahim Meteoğlu’na da söyledim.

“Cumhurbaşkanının annesine küfüre yeltenen bir kişi ve ruh sağlığının yerinde olmadığını düşünüyorum” dedim.

 

O kişi tahmin ettiğim gibi sonunda dün baltaya taşa vurdu.

Kimse tarafından belgelenemeyen eylemleri sonunda bir hasta yakını tarafından gizlice kameraya alınınca foyası ortaya çıktı.

Algoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Osman Nuri Aydın’ın hasta ve hasta yakınlarına davranış şekli belgelendi.

Ameliyattan yeni çıkmış yaşlı teyzeye ve refakatçi kızına sarfettiği ahlaksızca sözler gündem oldu.

“Anamızı ……..” şeklindeki sinkaflı sözleri hastane koridorlarında çınladı.

ADÜ’nün yerle bir olduğu görüntüler toplumu rahatsız etti.

 

ADÜ Yönetimini uyarmıştım.

“Pimi çekilmiş bomba ve sonunda bir vatandaşın başına bela olur” şeklindeki uyarılarım kulak arkası edildi.

Ne yazık ki, sonunda da böyle bir rezalete imza atılmış oldu.

 

Basından öğrendiğimiz kadarıyla; ADÜ Rektörü Prof. Dr. Osman Selçuk Aldemir tarafından tartışma yaşayan hasta yakını aranmış.

Hasta ve hasta yakınından özür dilendi.

"Birkaç gün içerisinde bir ambulans gönderip, teyzemizi alıp buraya getireceğiz ve bu konuda bizzat kendim ilgileneceğim. Annemle nasıl ilgileniyorsam teyzemle de o şekilde ilgileneceğim. İçiniz rahat olsun." denildi.

 

Benzer durumu bizzat yaşadım.

Bu gibi durumlarda ADÜ Yönetiminin yaklaşımı güzel görünse de önemli olan sonuçtur.

Aralık ayında yaşadığım mağduriyetin üzerinden tam 7 ay geçti.

Sonuç mu?

Sıfırkere sıfır elde var sıfır!!!

 

Bu talihsiz olaydan da anlaşıldığı üzere; Prof. Dr. Osman Nuri Aydın kaynaklı hasta ve hasta yakınlarının benzer mağduriyetleri artarak devam etmiş.

Kamera görüntülerinde izlediğimiz tavır ve sarfedilen çirkin sözlerden çok “Ne biçim şeysiniz siz ya! Taburcu edin gönderin bu terbiyesizleri! Nerden geldi bu terbiyesizler ya!” ifadeleri önemlidir.

Saygı çerçevesinde Prof.'a serzenişte bulunan teyzemize ve Prof.'un yaklaşımına tepki gösteren hastanın refakatçi kızına ağız dolusu hakaret etmek, hastaneden kovmak ayıptır.

Hasta iyileşmeden taburcu edilmesini istemek hangi akla hizmettir.

Ve en önemlisi de bu talebinin yerine getirilmiş olmasıdır.

İyileşmeyen hastayı taburcu ettirmek cezalandırmaktır.

Acılar içerisinde evine gönderilmesi işkencedir.

 

Mağdur teyzemizin acılar içerisinde evine yollanmış olması ADÜ Yönetiminin çok büyük ayıbıdır.

Teyzemizin basın mensuplarının kameralarına yaptığı açıklama vicdanları yaraladı.

“Mağdur duruma düştüm. İyileşmeden bizi yolladılar. Saat 04:00’ten 09:00’a kadar ağrı çektim. Geldiğinde de ‘ameliyatımı siz yapacaktınız’ dedim. Böyle söyleyince de bizi kovdu. Kötü sözler söyledi. Mağdur duruma düştüm, çok mağdur oldum. Biz de kalktık evimize geldik. Beni taburcu ettirdi. Bizi hastaneden kovdurttu”

 

Prof. Dr. Osman Nuri Aydın’ın davranışı ve görevlilere talimatı emir telakki edilerek yerine getirilmiş olması düşündürücüdür.

Prof'un davranışı ve eylemi hipokrat yeminiyle bağdaşmamıştır.

Tıp fakültesinden aldığı diplomanın kendisine kazandırdığı statü, hak ve yetkileri kötüye kullanmıştır.

Hayatını insanlık hizmetlerine adayacağına, hastalarını memnun edeceğine, insan hayatına mutlak surette saygı göstereceğine dair yeminini yok saymıştır.

Hipokrat yemininde “Mesleğimi dürüstlükle ve onurla yapacağıma namusum ve şerefim üzerine yemin ederim” deniliyor.

Sayın Prof. hipokrat yemininize böyle mi sadık kalıyorsunuz?

 

Kendim bizzat yaşadığım mağduriyeti bugüne kadar hiç konu etmedim.

“Şahsi meselem” olduğu için bir tek satır yazı yazmadım.

Bekledim ki, gereği yapılır.

Ancak sümen altı yapıldı.

Bir gün bir yerde duvara toslayacağını bildiğim için sabırla bekledim.

Sonunda da tahmin ettiğim gibi duvara tosladı.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi (CİMER’e şikayet edeceğimi söylediğimde “CİMER’e de Cumhurbaşkanının annesine de küfür ettirtme şimdi...” şeklinde hakarette bulunan Profesörün yaptıklarını görmezden gelirseniz olacağı bu?

 

Yaşanan çirkinlik yanardağının sadece görünen yüzü.

Acaba daha kimler kimler; Profesörden azar işitti, hakaret gördü ve sinkaflı sözlerine muhatap kaldı?

 

Yıllardır ADÜ’ye gider gelirim.

En ufak saygısızlık görmedim.

Profesörler, Doktorlar, Hemşireler, Hasta bakıcıları saygı çerçevesinde işlerini yapıyorlar.

Ama bir kişi çıkıyor ve kurumun adını lekeliyor, ADÜ’yü Türkiye’ye rezil edebiliyor.

Dilerim ki, bu olaydan herkes üzerine düşen dersleri alır.

Soruşturma sonucunda Prof. hakettiği cezayı alır ve benzer durumlar bir daha yaşanmaz.

Hasta ve hasta yakınlarının şikayetleri dikkate alınır.

Şikayet edilen kişi Bölüm Başkanı dahi olsa dilekçeler görmezden gelinmemeli...

 

img-0048-001.jpgimg-0049-(1)-002.jpg

Önceki ve Sonraki Yazılar