DEMOKRASİ Mİ FAŞİZM Mİ

 

 

Ülkemiz ve Dünya gündemi çok çabuk değişiyor. Yazacak onca, hatta yüzlerce konuyu bir arada bulabiliyorsunuz. Tamda şu konuyu yazayım derken, düşünceler, kelimeler karışıyor. Nereden, hangisinden başlayacağınızı şaşırıyorsunuz. Kelimeler, sözcükler özgürleşiyor hatta asileşiyor. Düşüncenizden, parmaklarınızdan önde gitmeye başlıyor. Yetmiyor nefesiniz peşini bırakıyorsunuz. Kendi özgürlüğünde bir yazı oluşuveriyor birden bire.

Geçenlerde, 2008 yılından bir arkadaşa rastladım. Bir albüm çıkarmış. İmzalayıp verecekti. Öyle uluorta. Sanki yüzyıllardır Söke de değilmişiz gibi. Sanki kutuplardan yeni gelmişiz gibi. Vefa ilkesi, değeri geldi aklıma. Hani şu kapitalist, küresel sömürü sistemi içerisinde hemen en önce unuttuğumuz vefa değeri. Kimimiz biliyor ki şu an anlamını. Kimler unutmadı ki. Emek örgütlerinde bile vefasızlık diz boyuna ulaşmış ise varın gerisini siz düşünün. Oysa insanlaşmanın en büyük değeri VEFA ilkesinin içinde yatmaktadır.

Demokrasiydi, açılımdı, haktı, özgürlüktü, eşitlikti, barıştı, kardeşlikti, ekonomik buhrandı, işsizlikti, yoksulluktu, talandı ... derken, koca 2009 yılının, artarak gelen sorunlarını geleceğe, 2010’a taşımayı başardık. Başardık diyorum çünkü bunu hep birlikte yaptık. Siyasi iktidarından muhalefetine, demokratik kitle örgütünden sendikasına, sivil toplum örgütlerinden derneklere, düşünmeyen, düşünen tüm insanlarımızla birlikte ve hem de etnik kimlik farkı olmadan, hem de mezhepsel, din farkı olmadan hepimiz yaptık ve sanırım yapmaya da devam edeceğiz. Daha fazla demokrasi daha fazla insan hakları derken toplumun sivil faşizme doğru kaymakta olduğunu artık herkes görebilmektedir sanırım.

Her kesimin dilinden düşürmediği, hak, özgürlük, eşitlik, demokrasi sözcükleri ve diğer değerlerin içi tamamen boşaltılmış ve değerler 12 Eylül faşizminin Atatürkçülüğüne benzetilmiştir.

Türkiyedeki Demokrasi İran mollolarının İslam Demokrasisine dönmek üzeredir. Türkiyedeki Demokrasi, Hitler Almanyasının faşizmine dönmek üzeredir. Türkiyedeki demokrasi kaynağını hukuktan almayan yasa devletine dönmek üzeredir.

Türkiyedeki demokrasi, ötekilerin çoğaltıldığı bir dikta rejimine dönmek üzeredir. Neden mi,

Herkesin demokrat olduğu bir ülkede, kardeşlik unutulmuş, halklar birbirine kırdırılmak isteniyor ise, iktidar ve muhalefet partilerinin başında bulunan elitler çoğalıyor ise, tekel işçilerinin sorunu görülmüyor ise, işsizlik ve yoksulluk çoğalırken, iktidarın oy oranı yerinde duruyor ise, hukuk devleti olduğunu iddia eden bir ülkede linç kültürü almış başını gidiyor ise, haklarında suç isnadı olan insanlar, binlerce sayfalık iddianamelerle aylarca yıllarca tutuk halleri devam ediyor, gazeteciler hapislerde çürütülüyor ise, ve özellikle, YARSAV başkanı Sayın Emine Ülker Tarhan (1) ve Sayın Hamdi Yaver Aktan (2) ın görüşlerini okudunuz ise,

Ülkenin, kurumların, hukukun üstünlüğünün iktidarca ne hale getirildiğini göreceksiniz.

Çok basit ve anlaşılır olarak söylemek gerekirse,

Bir ülkenin Hakim ve Savcılarının bağımsızlığı olmadığı sürece o ülkede Hukukun Üstünlüğünün olması mümkün değildir. Hukukun olmadığı yerde de Demokrasi olmayacaktır. Bu olsa olsa, kabile, aşiret ya da ağalık hukuku olacaktır.

(1 )Y arsav başkanı, Y. 4. Ceza Dairesi Tetkik Hakimi

(2) Y. 8. Ceza Dairesi Üyesi

Önceki ve Sonraki Yazılar