İSMAİL VERGİLİ

İSMAİL VERGİLİ

GAFLET UYKUSU

 

Sevgili okurlarım. Haklı olarak soracaksınız, bu “Gaflet Uykusu” da nedir diye? Bana göre “Gaflet uykusu” insanın, toplumun ve de milletin, gerçek dışı hayal âleminde yaşamasıdır derim… Bu hal, devekuşu misali bir haldir. Devekuşu, düşmanından kaçarken kafasını kuma sokarmış. Saklandım sanırmış. Oysaki bütün vücudu dışarıdadır. Düşmanı gelip onu yakalar yer yutarmış… Bugün bana göre ülkemizde de böyle bir hal vardır. Dostu, düşmandan ayıramayacak kadar bir gaflet içindeyiz. Üyesi bulunduğumuz NATO ile, ülkemizin bağımsızlığı denetlenir hale gelmiştir.

***

Şu içinde bulunduğumuz 2003- 2012 yılları içinde İslam coğrafyasında neler oldu bir düşünelim? Irak, Afganistan işgal edildi. Son yıllarda da, Mısır, Sudan ve Libya’nın başına gelenler. Şimdi de sıra Suriye’de. Yarın da sıra İran ve Türkiye’de olacaktır… Gelecek bu acı gerçeği görmemek, devekuşu misali kafayı kuma sokmaktır. Bu olaylar ABD’leri öncülüğünde, batının (Avrupa’nın) emperyalizmin bir planıdır. Amaçları, Ortadoğu da Türk ve İslam ülkelerinin yer altı ve yer üstü zenginliklerine, enerji kaynaklarına ulaşmaktır.

***

Bu planın adı “Arap Bahar”, “BOP” projesidir. Bu projenin eşbaşkanı’da, T.C.Devletinin Başbakanıdır. Bu proje ile 22 İslam ülkesinin sınırları ve rejimleri değişecektir. Bu acı gerçeği görmemek, Gaflet uykusu uyumak demektir… Zaten Batının tarihten gelen bir TÜRK düşmanlığı da vardır. Bu düşmanlığı biraz dile getirelim.

***

Sevgili okurlarım, ben tarihçi bir akademisyen değilim. Emekli bir İlkokul öğretmeniyim. Batının (Hıristiyan âleminin) Türk düşmanlığı üzerinde birkaç örnek vereceğim. Bu düşmanlık taa! M.S. 440 -453 yıllarında başlar.

* Bu tarihte Batı Hun Türk Devleti, büyük hükümdarı Attila’nın,  Orta Avrupa’yı işgali ile başlar. Bu nedenle Avrupalı, Türk’e hakaret eder, hakir görür ve iftirada bulunur. Şöyle ki; Roma’yı Attila yaktı der. Attila 453 yılında ölür. Roma, Attila’nın ölümünden 96 yıl sonra, Ostrogot Kıralı Tottila tarafından yakılır. Bu isim benzerliği nedeni ile Türk’e iftira eder. Bu düşmanlık devam eder.

* Büyük Selçuklu İmparatoru Alp Aslan’ın 1071 yılında Van gülünün kuzeyinde Malazgirt     ovasında Bizans’ın kıralı Romen Diojen’i yenerek, Anadolu’yu işgali ile Türk düşmanlığı devam eder.

* Avrupa, bu yenilginin öcünü almak için, Anadolu’ya 1096- 1270 yılları arasında sekiz defa Haçlı Seferleri yaparlar. Her seferinde de yenilirler. Bu yenilgileri hiç unutmazlar.

* Nihayet gün gelir Fatih Sultan Mehmet, 1453 yılında İstanbul’u Fed eder. Osmanlı Devleti, İmparatorluk olur. Avrupa’nın ortalarına Viyana’ya kadar at sürer ve işgal eder. Avrupa’nın Türk düşmanlığı katmerlenir.

* Ne demişler? “Su uyur, düşman uyumaz.”Avrupa’nın Türk düşmanlığı devam eder. Gün gelir, Osmanlı Devleti, beceriksiz yöneticileri, medrese eğitimi ile akıl ve bilimden uzaklaşıp, çağın gerisinde kalır. Hasta adam durumuna düşer. Avrupa devletleri bunu fırsat bilir birleşir 10 Ağustos 1920 tarihinde “Sevr Barışını” Osmanlıya dayatır ve padişaha kabul ettirir. Anadolu’yu işgale başlarlar. Bu kötü koşullarda Türk Milleti’nin aziz bir evladı, Mustafa Kemal tarih sahnesine çıkar. Trakya ve Anadolu’da yaşayan ve bu topraklar benim vatanımdır diyen halkları, kökeni ve inancı ne olursa olsun, “vatan sevgisi, özgürlük ve bağımsızlık” ateşi ile örgütleyip, Türk Kurtuluş Savaşını kazanır. Sevr Barışını yırtıp çöpe atar. 24 Temmuz 1923 tarihinde İsviçre’nin Lozan kentinde “Lozan Barışı” yapılır. Türkiye Devleti bütün Dünyaca resmen kabul edilir.  Yalnız ABD, bu antlaşmayı onaylamaz. 29 günü Cumhuriyet kabul edilir. Türk Devletinin adı T.C. Devleti olur. Avrupa, Sevr Barışının yırtılıp çöpe atılmasını da sindiremez. M.K. Atatürk’ü hep düşman bilmişlerdir. Her fırsatta ve ortamda, Türk Halkının gönlünden Atatürk sevgisini silmeye çalışırlar. Devlet Dairelerinden ve çeşitli ortamlardan Atatürk resimleri ve heykellerinin kaldırılmasını, Avrupa Birliğine girebilmemiz için dayatırlar. Bunda da kısmen başarılı oldular. T.S.K. brövesinden, Atatürk’ün Afyon Koca Tepedeki resmi kaldırılmıştır (basından). Şimdi de, okullarda Atatürk ilkeleri ve devrimleri, eğitim programlarından çıkarılmaktadır. Zaten 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos,  29 Ekim Cumhuriyet bayramları da iptal edilmektedir. 10 Kasım’da Atatürk’ün anılması da yasaklandı. Bunu yaşayarak gördük. Bu gidişatın yorumunu siz okurlarıma bırakıyorum…

* Atatürk,“Yurtta barış, Dünya’da barış.”Özdeyişi ile Türk Milletine komşuları ve Dünya ile barış içinde yaşamayı öğütlemişti. Maalesef 2012 yılına gelince bütün komşularımızla düşman olduk. Bunun mimarı yine dost yüzlü düşman A.B.D’leri ve Emperyalist Avrupa ülkeleridir. Kimliği ve kişiliği belli olmayan bazı kişiler, ülkemize gelip, elini- kolunu sallayarak bütün Güneydoğu bölgemizi gezerler. Özellikle de Diyarbakır’

a giderler. Yaptıkları röportajla “İnsan Haklarından” dem vurarak, Türkiye’yi suçlamaya çalışırlar. Ama, beş yıldır Silivri’de suçsuz yere yatan siyasi parti liderleri, Bilim adamları, yazarlar, gazeteciler öğrenciler ve  de Orgeneralinden, Başçavuşuna kadar çeşitli rütbede askerlerin “İnsan Hakları” her nedense hiç sorulmaz? Ve de önemli de görülmez. Emperyalist Avrupa Türk düşmanlığını hiç unutmadı ki. Bütün amaçları Türk’ü Anadolu’dan çıkarıp, Bizans’ı tekrar diriltmektir… Bu nedenle Türkiye’yi Suriye üzerine kışkırtıyorlar.

* Neyiymiş? NATO, Türkiye’yi koruyacakmış. NATO gölge etmesin, ihsanını istemem. Malatya Kürecik’e kurulan Füze rampaları, Hatay ve Urfa sınırlarına kurulacak Patriot füzeleri de, Türkiye’nin korunmasına değil, parçalanmasına hizmet edecektir. Çünkü yetki kullanımı NATO komutasındadır. Olabilecek Suriye ile silahlı bir çatışma, 3. Dünya savaşını çıkaracaktır. Bu savaşta bütünüyle Anadolu topraklarında olacaktır. Türkiye mutlaka parçalanacaktır. Sonuçta da Avrupa, Türkleri Anadolu’dan söküp atacaktır. Emperyalizm bu amaca ulaşmak için, halkın cehaletinden yararlanır. Kendisine de hizmet edecek kişileri kolayca bulur…

Sevgili okurlarım, yöneticilerimizle birlikte, Türk Milleti bu acı gerçeği göremiyorsa bu nasıl bir haldir? Bu hal, “Gaflet uykusu” değil midir?

Duygularımı paylaşan okurlarımı saygı ile esenlerim.    

Önceki ve Sonraki Yazılar