GÜLÜMSEMEK BULAŞICIDIR

 

ANNESİ ÖLDÜĞÜNDEN BERİ

Keloğlan kılıklı işsiz gence sordular: ”Ne zamandan beri işsizsin?”, “Ah ne siz sorun, ne de ben söyleyeyim!”, “Neden, bir felakete mi uğradın?”, “Benim bir anacığım vardı… O öldükten sonra avare oldum… Bir iş tutamadım!”, “Vah, vah!... Anan öleli çok oldu mu?” “Rahmetli beni doğururken vefat etmişti…”

***

LOKANTADA

Mahmut yemek yediği lokantada cebine bir kaşık koyarken garsona yakalanır. Garsonun kızgın bakışlarını görünce  pişkin pişkin sırıtır:                                                                             

“Doktorun verdiği reçetede, her yemekten sonra bir kaşık alacaksın yazıyor da…”

***

İKİ YIL

Patron çalışanın sorguluyordu: “Sıddık efendi, senin on çocuğun varmış. Nasıl oldu bu iş, Kaç yıllık evlisin?” Sıddık yanıtladı: “On iki yıllık evliyim efendim,  iki yıl askere gitmiştim.”

***

YOLLUK

Oldukça bilgisiz birisiydi. Her nasılsa yerel seçimlerin birisinde belediye meclis üyesi seçilmişti. Oldukça tartışmalı geçen bir toplantının sonunda salona çıktıklarında yanındakilere yerlere serili yollukları gösterip: “İki saattir  tartışıyorsunuz, neredeyse kavga edecektiniz. Tutturdunuz  yolluk yolluk diye.  Her yer halı, her yer yolluk görmüyor musunuz? Tartışacak başka bir şey bulamadınız mı Allah aşkına?”

***

BALIKLAR

Sokaktan geçen balıkçı bağırıyordu: “Taze balıklar! Taze balıklar!” Apartmanın üst katlarından kadın seslendi: “Balıkçı, balıkların taze mi?”, “Görmüyor musun abla, canlı canlı tümü!” Kadın gülümsedi: “Sen de canlısın ama taze değilsin!”

***

İÇKİ

Fransız general askerlerinin içki içmesini önlemek için kantinin duvarına bir levha astırmış:

“İçki öldürür!”

Ertesi gün oradan geçen general ne görsün? Biri yazının altına şunları eklememiş mi?

“Askerler ölümden korkmaz!”

***

YAŞLILIK

Köyün ihtiyarlarından Dilaver dede, yaşlılığı kendine yakıştıramazdı.

Bu konuda sorulan soruları kurnazca yanıtlar, geçiştirirdi.  “Saçın neden ağarmış Dilaver dede?” dediklerinde: “Nezleden.” derdi. “Belin neden iki büklüm?”, “Gezmeden”, “Dizlerin niçin titriyor?”, “Çizmeden.”, “Dişlerin niye dökülmüş?”, “Yiyip, içmeden.”

***

CİMRİ BABA

Varsıl bir babadan oğlu para ister. “Baba bana 500 bin lira verir misin?” Cimri baba:

“Ne, 400 bin mi? Ne yapacaksın 300 bini, 200 bin lira neyine yetmez? Al sana 100 bin lira.” der ve oğluna 50 bin lira uzatır. Oğlu parayı alır, “Sağ ol  baba! Bana da 50 bin lira gerekliydi.” deyince, baba gülümser: “Vay uyanık vay! İyi ki sahte elliliği verdim, yoksa beni kazıklayacaktı oğlan.”

***

DELİKLİ ŞEMSİYE

Yağmurlu bir günde şemsiyesindeki deliğe aldırmadan yürüyen Temel’e Dursun: “Ula Temel, haçan görmeyisun şemsiyendeki deliğu?” demiş. Temel işi bozuntuya vermeden: “Görmez olurmiyum ula Tursun, o deliğu ben açtum ki yağmirun dindiğunu anlayayum diye…”

 

Yüzünüzden gülümsemeler eksilmesin!...

Önceki ve Sonraki Yazılar