HER İKİ TARAFTA NE DİYOR; "SİZ KENDİNİZE BAKIN"

(Yarın...
Söke Belediye Başkanı TOYRAN’ın akil adamı(!) Ali SARAYKÖYLÜ neden ARICI, TUNA ve İNCEDAL’ı istememişti?
Akil(!) bu üçlü için nasıl bir yorum yapmıştı?
Yasemin GÜRSOY konusunda neler yaşandı?
Dönemin CHP Söke İlçe Başkanı Hüseyin AKKAYA ve seçim işleri sorumlusu Levent TUNA’nın BARCELONA gezisi sonrası TOYRAN'ın yorumu ne oldu?

Akil adam(!)ın, "o koca kafalıyı meclis listesinde görmek istemiyorum!" sözü tepki çekti...
GERÇEK’te...

***

Siyasi partiler arasında pkk'ya destek kavgası başladı.
Akp'den Chp'ye, "siz şöyle destek verdiniz" Chp'den de Akp'ye, "siz böyle destek verdiniz" suçlamaları baş döndürücü bir şekilde sürüyor.
Suçlamalar parti tabanlarına yani İl ve İlçe teşkilatlarına kadar indi.
Destek verdiniz suçlamalarına her iki partinin genel başkanları nezdinde açıklamalar yapılıyor. Her iki partinin genel başkan ve sözcüleri "Siz kendinize bakın!" diyerek, kendilerini savunuyorlar. Her iki partiden de "Biz pkk terörüne ve teröristine destek vermedik" cevabı gelmiyor.
Ne kadar acı değil mi?
Ya parti düzeyinde ya da milletvekilleri nezdinde terör örgütü desteklendi ve desteklenmekte.
Hangi parti olursa olsun; ister iktidar Akp'si, ister ana muhalefet Chp'si terörü ve teröristi destekleyen büyük bir ihanetin içerisindedir.
Mhp'nin bu konuda sicili ak-pak yani tertemiz olduğu için bu kavganın dışındalar. hdp'yi tartışmaya bile gerek yok. hdp terör örgütünün siyasi kanadı olduğu için bu işin tam göbeğindeler.
İki parti; Akp ve Chp birbirlerine ağır suçlamalar yönetirlerken, terör örgütüyle direkt veya dolaylı yollarla kurmuş oldukları temaslar halktan çok büyük tepki görüyor. Çünkü her iki parti de bu konuda çamura batmış durumda.
Akp'yi ele alacak olursak, "açılım" adı altında çok büyük yanlışlara imza attılar ve süreç doğru yönetilemedi. Terörist başı Başbakan düzeyinde muhatap kabul edilerek, telafisi imkansız bir hataya imza atılmış oldu. Özellikle dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan'ın direktifleriyle Devleti temsil eden kurum, kuruluş ve kişiler terör konusunda devre dışı bırakıldı. Valiler, güvenlik güçleri Akp Hükümeti'nin müdehaleleri sonucunda terörle mücadeleden men edildiler. Terörle mücadelede en önemli bu iki gücün devre dışı bırakılması, terör örgütü ve örgütün militanları için imtiyaz niteliğinde bir adımdı. İmtiyazlar verilmek suretiyle şımartılan bu eli kanlı örgüt, Türkiye'ye düşman ülkelerin destekleriyle de kısa sürede palazlandı. Tavizlerle azıtan örgüt; özellikle doğu ve güneydoğuda gerek militan bazında gerekse silahlanma anlamında güçlendi. Örgütün; Türkiye Cumhuriyeti için tehdit oluşturacak girişimleri görmezden gelindi. Teröristler suç işleseler de dokunulmazlık zırhına büründürüldükleri için kimse müdehale edemedi. Şehir yapılanmaları oluşturulması masumane görüldü. Dağ kadrolarının şehirlere inerek yol kesmelerine ve kimlik sorgulamalarına Akp Hükümetince seyirci kalındı. Bunun sonucunda, yönetimin terör örgütünün eline geçtiği bu bölgelerde mahkemeler bile kuruldu. Terör örgütü Devlet gibi hareket edince bölge insanı ya korkudan ya da sempati duyarak örgüte yöneldi.
Bunu Diyarbakır'da şimdi de Mardin'de görmekteyiz. Özellikle militan ve silahlanma anlamında güçlenen örgütü tasfiye ve imhada güvenlik güçlerimiz büyük kayıplar verdi. Korkarım ki; vatan toprağını terörden arındırma ve vatandaşın can-mal güvenliğini sağlama da daha içimiz çok yanacak. Açılım sürecini doğru yönetemeyen Akp Hükümeti, terör örgütünün güçlenmesine neden olmuştur. Her gün bir değil, bir çok eve şehit ateşi düşüyor. Bunun sorumlusu da suçlusu da Akp'dir. Bunu kimse inkar edemez.
Gelelim Chp'ye!
Chp'nin de pkk konusun da eleştirilecek çok yönü var. Son dönemlerde parti düzeyinde bir bağlantı görülmemekle birlikte geçmişte yaşanan birliktelikler hafızalarda. Chp Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ve parti sözcüleri pkk'yı en ağır dille eleştirse de samimi bulunmuyorlar. Çünkü milletvekilleri nezdinde terör örgütüne ve teröristlere yakınlık gösterilmesi halkın yoğun tepkisini alıyor. Genel başkan yardımcısı düzeyinde terör örgütüyle objektiflere poz verilmesi, tufaya getirilerek de olsa teröristler için saygı duruşunda bulunulması, güvenlik güçlerimizi şehit eden teröristler için kurulan taziye çadırlarına gidilmesi Chp'yi çok yıpratıyor. Hal böyle olunca da terör örgütü konusunda Chp'nin Akp'ye yönelik eleştirileri halk nazarında ciddiyetten uzak ve samimiyetsiz bulunuyor. Her gün gelen şehit haberlerine rağmen yaşanan bu çirkin tablo karşısında, Chp genel merkezinin somut adımlar atamaması sabun köpüğü gibi erimesine neden oluyor.
Ne yazık ki, durum bundan ibaret!
Her iki partinin de terör örgütü konusunda izlediği politika yanlış. Yok aslında birbirlerinden farkları. Zaten bunu inkar eden de yok. Her iki tarafta ne diyor: SİZ KENDİNİZE BAKIN!!!

BAYDAR'IN DURUŞU ALKIŞ ALDI...
Chp'nin hep parlayan yüzü oldu Prof. Dr. Metin Lütfi Baydar. TBMM'de ikinci dönemini yaşıyor. Chp'nin iktidar olması veya olası bir koalisyon hükümetinde bakanlık yapabilecek bir isim. Körü körüne siyaset yapmıyor Baydar.
Germencik İlçe Teşkilatı ziyaretinde bu özelliğini bir kez daha gördük. Öyle bir şey yaşandı ki, ayakta alkışlandı. Genel başkanı Kılıçdaroğlu'nun bile yapamadığı yaptı. Teröristin taziye çadırına giden Chp'li milletvekilleri konusunda partililerin tepkisine politik yaklaşmadı. Netti, dobraydı ve içinden geldiği gibi konuştu. Kendi partisinin milletvekili olsalar da "Teröristin taziye çadırına ziyaret, alçaklık ve halka ihanettir" deme cesaretini gösterdi. İsteseydi bu soruyu geçiştirebilirdi de. Yine istese off the record kaidesi devreye girer ve konuşulanlar kayıt edilmezdi. Hatta, Akp hükümetinin şuanda izlediği terör politikasını desteklediğini de korkmadan yani siyasi gelecek kaygısı içerisine girmeden söyledi.
Neden siyasi gelecek kaygısı dedim?
Çünkü hatırlanacağı gibi; Chp Lideri Kılıçdaroğlu, pyd’li teröristin cenazesine koşa koşa giden vekilleri Gamze İlgezdi ve Sezgin Tanrıkulu için bırakınız işlem yapmayı gıkını çıkaramamıştı. Fakat, hdp'li Hezer'in saldırının failinin taziye çadırını ziyaret etmesini sert bir şekilde eleştirmekten kaçınmamıştı. Çifte standarda imza atan Kılıçdaroğlu ne demişti hatırlayalım: "Yanlışa her zaman yanlış dedik, diyeceğiz. Teröristin a'sı b'si olmaz. Bütün siyasi partiler aynı tutumu takınmalı. Teröristin taziye çadırına gitmek doğru değildir ve bu ülkeye ihanettir, asla kabul etmiyorum. Parlamentoya geleceksin, Türkiye Cumhuriyeti'nden aylık alacaksın, 'namusun ve şerefin üzerine' yemin edeceksin, sonra kalkacaksın teröristi ödüllendirir, terör eylemini özendirir gibi çadırına gideceksin. Kınıyoruz ve kabul etmiyoruz."...
Ne diyeceğiz şimdi?
Kimi kınayacağız?
Ülkenin bölünmez bütünlüğü için namusu ve şerefi üzerine yemin eden ancak bölücü terörist çadırına taziye ziyaretine giden Chp'li vekilleri görmezden gelip, hdp'li vekil için "terörist çadırına gitmek bu ülkeye ihanettir" diyerek, çifte standarda imza atan Kılıçdaroğlu ülkemizin bölünmez bütünlüğü için nasıl bir yol izlemiş oluyor?
Partinin milletvekili olsa da kollayıp, gözetmek te ihanet sayılmaz mı?
Herkes kendisine bakmalı ve çeki düzen vermeli.
Netice de maaşlarınız halkın vergileriyle ödeniyor.

Akp'si de, Chp'si de direkt veya endirekt ihanet içerisinde olmamalı.

Genel başkan bile olsa, Baydar duruşu sergileyebilmelidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar