“HOŞ GELİŞLER OLA” UTKU KARDEŞİMİZ, GÜCÜN SÜREKLİ OLA!..

Utku Erişik çok zamandır beklediğimiz bir kişidir.

Gerçek bir sanatçıdır.

Gerçek bir savaşçıdır.

Ve Türkiye halkının özlemle beklediği genç/umudun adıdır.

Didim’in Akbük beldesini geçtiğimiz Perşembe gecesi “Hoş Gelişler Ola” adlı oyunu ile aydınlatan Utku Eriş’e, tüm Akbüklüler adına “Hoş geldin canım kardeşim”   diyorum… Sağ ol!

Hep böyle diri, yaratıcı ve güçlü ol!..

Öldü/ çürüdü/yok oldu denen 12 Eylül gençliğinin yükselen bilinci ol…

Utku Eriş’in tek kişilik oyunu, tüm izleyenleri olduğu gibi beni de birçok açıdan derinden etkiledi, duygulandırdı, coşturdu.

Bu kısa yazının kapsamı içinde kalarak sözünü ettiğimi bu birçok etkenin önde gelenlerini kısaca sıralıyorum:

1.- “Hoş Gelişler Ola” oyunu, gerçekten ciddi bir   tarihsel [ve sosyal/kültürel] araştırmanın sonuçlarını sanatsal ortama olabileceğinden fazlasıyla aktarmasını beceren duru, tok ve duyarlılıkları hedef almasına rağmen bilince de özgün mesajlar iletebilen oldukça önemli bir sanat eseri…

2.- Genellikle bu türde kaleme alınan eserlerin öğretici, yukardan bakan, ağır yürüyen didaktik bir yapısı olur… “Hoş Gelişler Ola” oyununda, öğreticiliği dışında, bu unsurların hiç birisi yok… Kişinin duyarlılığının içinden geçerek öyle bir dalıyor ki insanların bilincine Utku Eriş, O’nunla birlikte siz de gülüyorsunuz, iğneleniyorsunuz, öğreniyorsunuz ve birçok şeyi, olayı, bilgiyi ve kendi sorumluluklarınızı sorguluyorsunuz… Ve bütün bu mekanizmaların içinize kadar sessizce girip, gönlünüzü ve binicinizi zapt ettiğini farkına bile  varmıyorsunuz…

3.- Oyunda Nazım Hikmet öğesi büyük bir ustalıkla kullanılmış… Bu unsur birçok kişi tarafından birçok     eserde kullanıldı, denendi. Ama bu kadar başarılısına ilk kez tanık oluyoruz. Bu noktada bize çarpıcı gelen yenilik şu: Nazım Hikmet’in dizeleri zaman zaman oldukları gibi aktarılıyor. Ama ilginç olan, oyunun akışı içinde Nazım’ın şiiri çaktırmadan işin içine giriyor, bir de   bakıyorsunuz onun bir şiiri içinde geziyorken, bir    diğerine geçmişsiniz. Ve en önemlisi de, yine zaman zaman Nazım Hikmet’in şiirine adeta müdahale ediliyor… Örneğin, “Ateşi ve ihaneti gördük…” denmiyor da, Biz ateşi ve ihaneti [böyle] gördük, deniyor… Adeta Nazım Hikmet’in şiiri şimdiki zamana çağırılıyor, içine girilip, ruhunda dolaşılıyor… Büyük bir cesaret işi bu! Ama başarılı! Bir ilk ve her satında yaratıcılık kokuyor…

4.- Oyunun içeriğinde bulunan yoğun eleştiri öğeleri izleyenleri hiç sıkmadan, dikkatlerini uyanık tutarak ve sürekli heyecanlandırarak… Ama uyararak, iğneyi, çuvaldızı, ele geçen ne varsa hepsini kalbinize saplayarak ortaya dökülüyor. Zaman zaman bir tokat şaklıyor ense kökünüzde, bazen yakın tarihiniz içindeki bir kahraman yüreğinizi burkuyor, gönlünüzü ısıtıyor, gözlerinizi kızartıyor… Kimi zaman ise, döneklerin, fırıldakların, vatan hainlerinin arasında dolaşıyor ve insanlığınızı bir kez daha gözden geçirip, damıtıyorsunuz.

Kısacası “Hoş Gelişler Ola,”adlı oyunu yaratan, sahneleyen ve bizlere kadar ulaştıran bu genç kardeşimizi kutluyor, müsaadesi ile iki yanağından öpüyor, beynine ve yaratıcı gücüne esenlikler diliyorum.

Sağ olsun!

Önceki ve Sonraki Yazılar