KILINÇ GİBİ SİYASETÇİLER, AYYILDIZ GİBİ VALİLER OLDUĞU SÜRECE...

Nazilli eski İlçe Emniyet Müdürü, Aydın eski Emniyet Müdür Yardımcısı Atıf Şahin artık aramızda değil…

Peki, kimdir bu şehit emniyet mensubu?

Şahin Aydın'da görev yapmış ve atandığı Bingöl’de uğradığı silahlı saldırıda şehit düşş bir emniyet mensubu olarak yansıdı gazete sütunlarına. 

Tanıyanların ifadesiyle; dürüst, mert, iyi bir aile babasıydı. Silah arkadaşlarının ifadesiyle de adam gibi adamdı Şahin.

Ölümü eski görev yerlerindeki meslektaşlarını ve sevenlerini yasa boğdu.

Bu yas havasının iki önemli nedeni vardı aslında! 

Bu nedenlerden biri Şahin'in Aydın'da çok seviliyor olmasıydı. 

Özellikle de Nazilli'de. 

Nazilli’de İlçe Emniyet Müdürü olarak görev yapan Şahin, özellikle sokak çocuklarının topluma kazandırılmasına yönelik çalışmalarıyla dikkati çekmişti. Atıf Şahin'in başarılı çalışmaları gözardı edilmedi ve  2012 yılında Aydın İl Emniyet Müdür Yardımcılığı görevine terfi ettirildi. Aydın Polis Meslek Yüksek Okulu’nda da görev yapmıştı. 

Şahin'in şehit düşmesinin Aydın'da yas havası estirmesinin ikinci nedeni çok tartışılacak öneme sahip...

46 yaşında, evli ve 3 çocuk babası olan Emniyet Müdür Yardımcısı Şahin'i adım, adım ölüme götüren gerçek, vicdansızlıkla ifade ediliyor. 8 Ekim 2014 tarihinde, Kobani protestoları sırasında yakılan yerleri gezerken uğradığı silahlı saldırıda komiser Hüseyin Hatipoğlu ile birlikte şehit oldu. Şahin’in şehit edilmesi daha önce görev yaptığı Aydın ve Nazilli'deki meslektaşları ve sevenlerini adeta isyan ettirdi. 

Sessiz çığlık yaşandı… 

Çünkü Şahin'in nasıl bir haksızlığa uğradığını çok iyi biliyorlardı. Sevenlerinin bu isyanı; nasıl bir kumpas sonucu yaşamdan, eşinden, çocuklarından, sevenlerinden koparıldığının haykırışıydı.  

Şahin 2014 yılının Temmuz ayında  Bingöl’e tayin edildi. Bu denli başarılı bir ismin kısa sürede Aydın'dan gönderilmesine gerek yoktu aslında.

Aydın halkı böyle düşnüyordu. 

Buna rağmen başarılı emniyetçiyi Aydın'dan koparan neden çok tartışılmadı. Bingöl'e atanmasının altında yatan gerçekler Aydın halkı tarafından irdelenmedi.

Çünkü Aydın halkı bu konuda yeterli derecede bilgilendirilmedi. Yeterli bilgiye sahip olmayan halk nasıl tepki gösterebilirdi ki! 

Bunda Şahin'in de payı vardı... 

Mütavazi bir kişiliğe sahip olan Şahin şahsi meselesiyle gündemi meşgul etmek istemedi. Özellikle de kendisini tanıyan gazetecilerin bu yönde yayın yapmalarını istemedi. O'na göre; kendisi için kimse sıkıntıya düşmemeliydi. O kadar çok seviliyordu ki; istese kamuoyu oluşturur hatta sürgün niteliğindeki atamayı engelleyebilirdi. Çünkü AKP içinde de kendisine destek verecek siyasetçiler hem de milletvekili düzeyinde mevcuttu ve O bunu yapma gereği bile duymadı. 

Onurlu kişiliği buna izin vermedi.

Şehit olduğu haberi Aydın'da duyulması sonrasında yaşananlaR da Şahin'in nasıl bir kişiliğe sahip olduğunun göstergesiydi.

Nazilli’de pek çok kişi sosyal paylaşım sitesi facebook'taki profiline şehit Şahin’in fotoğrafını koydu.

Nazilli Şehit Aileleri Derneği Başkanı Jale Keskin de sosyal paylaşım sitesindeki sayfasından Şahin’in şehit edilmesinden duyduğu üzüntüyü dile getiren bir açıklama yaptı. 

Sokak çocukları O'nun için göz yaşı döktüler. Çünkü Şahin'i baba gibi görüyorlardı.

Bu konuda ve Şahin'i anlatmak için çok şey yazmak istedim, ama görüşğüm kişilere göre buna gerek yokmuş. Kendisiyle bir şekilde tanışş olan vatandaşlar, "Atıf Şahin ismi herşeyi anlatmaya yeter de artar" diyorlar.

Böyle bir insanın Bingöl'e atanmasının sürgün özelliğinde olması kabul edilir gibi değil. 

Peki, bu sürgünün arkasındaki isim kimdi?

Bu sürgüne kimler alet olmuştu?

Yaptığım araştırmada gördüm ki; bu sürgünün mimarı siyasi erk ve uzantısıydı. O dönemde AKP Aydın milletvekili olan Ali Gültekin Kılınç sürgünün baş mimarı olarak karşıma çıktı. Kılınç'ın gereksiz hüsnü kuruntuları, 46 yaşında ve hayatının baharında olan Şahin'i geri dönülmez bir yolculuğa çıkarmıştı. Kılınç'ın paralel suçlamasıyla görev yerinin değişmesine neden olduğu Şahin gerçekte böyle bir oluşumun içerisinde hiç yer almamıştı.

Kılınç'ın evhamdan mı yoksa başka hesapların sonucunda mı? Şahin'in sürgün edilmesini istediği hâlâ gizemini korumaktadır. 

Şahin’in Bingöl’e Kılınç'ın direktifleriyle sürgün edildiği iddiadan ibaret değildir. Bu yönde girişimde bulunduğu kendi itirafıdır. Şahin'in Bingöl'e gönderilmesinden iki ay sonra basına yaptığı açıklamasında bunu gördük. Kılınç'ın, "Paralel polisler bana suikast düzenledi" iddiası şahin'in Bingöl'e sürgün edilmesindeki payını gizlemediğini göstermekteydi.

Kılınç'ın anlatımıyla olay şöyle gelişmişti:

Milletvekili Kılınç, Aydın-Denizli karayolunda seyir halindeyken aracını sıkıştıran kişilerin kendisini kaza yapmaya zorladıklarını, 25 kilometrelik yolculuğu sırasında dört defa 155 Polis İmdat İhbar Hattı’nı, iki kez de Nazilli eski İlçe Emniyet Müdürü Atıf Şahin’i arayıp, yardım istediğini ancak müdahale edilmediği iddiasında bulunmuştu.

Bu yaşanan olay sonrası Şahin, Aydın Valiliğine iddianın gerçek olmadığı yönünde görüş belirtti. "O arabadaki arkadaşlar emniyetten ve milletvekilinin güvenliğini sağlamak için görevlendirildiler" şeklinde bilgi verdi. Bu yaklaşımı üzerine de okları üzerine çekti. 

Şahin'in açıklamalarını kabul etmeyen Kılınç bununla da yetinmedi olayı farklı bir mecraya taşıdı.

Kılınç iddiasını paralel yapıyla bağdaştırmış, "Beni öldürüp kaza süsü vereceklerdi. 17 Aralık’tan sonra paralel yapının ulaşğı noktayı görünce, beni resmen öldürmek istedikleri gerçeğini şimdi daha net anladım" demişti. 

Şehit Müdür Atıf Şahin ise bu suçlamaları duyunca çok üzülmüş ve "Güncel dolgu malzemesi hikayeler. HakkıMı kanuni yollardan arayacağım." demişti.

VALİ AYYILDIZ BU OLAYIN NERESİNDE?

Şahin'in sürgünün edilmesinde payı olan bir başka isim de, Aydın Valisi Erol Ayyıldız olarak karşıma çıktı!

Vali Ayyıldız aslında milletvekili Kılınç'ın suçlamalarına itibar etmemişti. "Paralelci" yakıştırması çok iyi biliyordu ki; abesle iştigâldi. Buna rağmen Şahin'in yanında yer almak yerine sessiz kalmayı tercih etti.

Hatta; Kılınç'ın isteği doğrultusunda İçişleri Bakanlığına bilgilendirmede bulunduğu da iddialar arasında.

Vali Ayyıldız'ın milletvekili Kılınç'ı kararından vaz geçirmek için çaba sarfetmek yerine kendi koltuğunu düşünerek ve kendisini sağlama almak için Şahin'e sırt çevirdiği özellikle Aydın Emniyet Müdürlüğü camiası tarafından çok konuşulmuştu. Bu davaranışındaki neden de; bırakınız AKP'nin Valisi görüntüsünü, AKP Aydın İl Başkanı görüntüsü çizmesinden kaynaklandığı dillendirilmişti.

Sonuç olarak; çok değerli bir emniyet mensubu birilerinin çirkin hesapları sonucu bu dünyadan göç etti. Hem de geride gözü yaşlı bir eş ve çocuklar bırakarak.

Her şey bir tarafa en önemlisi de bu zaten…

Acaba bu çocuklara ve eşine söyleyecek bir çift sözünüz var mı?

Özür dileme gibi bir erdeme sahip misiniz?

9 Eylül tarihinde, sosyal medya hesabımdan; "AYDIN HALKI; AYDIN VALİSİ AYYILDIZ VE ESKİ MİLLETVEKİLİ KILIÇ'TAN AÇIKLAMA BEKLİYOR..." duyurusunda bulunmuştum.

Atıf Şahin’in Bingöl'e gönderilmesindeki payınızı Aydın halkına anlatın!

Atıf Şahin Bingöl'e neden gönderildi sayın ALİ GÜLTEKİN KILIÇ...

Bu olaya siz neden alet oldunuz sayın EROL AYYILDIZ... şeklinde sorularımı

yöneltmiştim, ama hiç bir cevap alamadım!

Almayı da beklemiyordum zaten...

Sayın Kılınç'a ve Vali Ayyıldız'a bir sorum daha olacak!

Bir inat uğruna şehit düşen Şahin'in Ankara'daki cenaze namazına, partiniz AKP'den de Meclis Başkanı Cemil Çiçek, Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, İçişleri Bakanı Efkan Ala, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik ve de milletveklleri katılmışlar. 

Siz de orada mıydınız sayın Kılınç?

Ya siz sayın Valim...

Saf tutabildiniz mi cenaze namazında Şahin için?

Çiçek gönderebildiniz mi Şahin'in cenaze törenine?

Ülkemizin yetiştirdiği böylesi değerli insanın bir hiç uğruna hem de siyaseten yok edilmesi ne ilk ne de son olacaktır. Kılınç gibi siyasiler ve Ayyıldız gibi valiler olduğu sürece bu acılar yaşnmaya devam edecektir.

En hafif ifadeyle, vicdansızlık olarak nitelendirebileceğim bir kumpas sonucu bir ailenin yüreğine ateşştü. Sorumluları elbette ki, bu dünyada olmasa da öbür dünyada bunun hesabını verecekler.

Netice de günahsız ve suçsuz bir insan lekelenmek istenerek sürgün edilerek ölümüne neden olunmuştur.

Bu sürgünde Vali Ayyıldız'ın payı yoksa, "Ben böyle bir olaya alet olmadım, iddialarınız asılsızdır" demesini beklerdim. Böyle bir çıkışı kendisinden hâlâ bekliyorum!

Kimsenin yaptığı kimsenin yanına kâr kalmayacaktır. 

Ağızlara kilitler vurulsa da sonuç değişmeyecektir.

Çünkü birilerinin ellerine kan sıçramıştır.

Bu böyle biline...

Önceki ve Sonraki Yazılar