İSMAİL VERGİLİ

İSMAİL VERGİLİ

LALE ÇİÇEKLERİ

 

 

Saygıdeğer okurlarım, biz Türkler bazı ulusal değerlerimize sahip çıkmayı nedense pek bilemiyoruz? Doğanın yarattığı nadide güzelliklerden biri de  "LALE" çiçeğidir. Yanılmıyorsam "LALE" nin anavatanı da Anadolu'dur. Lale, Osmanlı Devleti’nin bir dönemine de adını vermiştir. O döneme "LALE DEVRİ" denmiştir.

Bu dönemde Lalenin yüzlerce türü yetiştirilmiştir. Ne var ki, bazı Avrupalı ülkeler

Lale'nin soğanını Anadolu'dan kaçırıp kendi ülkelerine götürmüşlerdir.

Özellikle de Hollanda Lale'ye sahip çıkmışlardır. Bugün bütün dünya, Lale'yi Hollanda çiçeği olarak bilmektedir. Lale'ye Hollandalıların sahip çıktığı gibi, "Hacivat ve Karagöz'e" de Yunanlılar sahip çıkmaktadır. Bu gibi değerlere sahip olamamanın üzüntüsünü taşıyorum içimde.

Türk Ulusu olarak değerlerine sahip çıkmayı bilmezsen, o değerlere sahip çıkan çok olur.

***

Şimdi Lale çiçeği ile ilgili tarihi bir anıyı okurlarımla paylaşmak istiyorum. SABAH Gazetesinin 24 Aralık 2008 tarihli baskısında Yavuz Donat'ın köşesinde yazdığı " Atatürk'ün Çiçek Dersi" konulu yazısının bir bölümünü okurlarımla paylaşmak istiyorum:

"... "Ne Mutlu Türküm Diyene."

Başbakan ‹nönü saat 18.00 sularında şorya Köşkü'nde Atatürk'ü ziyaret etmiş. Atatürk,

" - Hayırdır ‹smet! Habersiz geldin."

‹nönü,

" -  Paşam, azınlıklar meselesi... Konuyu Meclis'e getireceğiz. Ne diyorsun?"

Atatürk,

" - ‹smet bugün geç oldu. Yarın sabah erkenden gel, konuşalım."

‹nönü çıkıp gider. Atatürk köşkün bütün görevlilerini toplamış:

" -  Sadece Laleler kalsın. Bahçedeki bütün çiçekleri sökün, atın. Derhal!" der.

‹smet Paşa sabah gelmiş, bahçenin "halini" görmüş ve "görevlilere" sormuş:

" -  Ne oldu böyle?"

Görevliler.

" - Gazi Paşa Hazretleri emrettiler, söktük." derler.

Başbakan ‹nönü Atatürk'ün huzuruna varınca,

" -  Paşam bahçenin durumu nedir? diye sorar. Atatürk:

" -  Azınlıkları söküp attım ‹smet." der.

‹nönü, "anladım" anlamında başını öne eğer.

Atatürk:

" -  ‹smet, ben "Ne Mutlu Türküm Diyene."  Sözünü boş yere mi söyledim? Kendini Türk hisseden herkes bu vatanın öz evladıdır. Ben hayatta olduğum sürece de bu böyle bilinsin Ve sakın azınlıklar ile ilgili bir kanun çıkarılmasın..." der.

Yavuz Donat, bu tarihi anıyı Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen'den duyar. Erzen de, ‹nan Kıraç'tan duymuştur. ‹nan Kıraç'ta babası Ali Numan Kıraç'tan duymuş. Ali Numan Kıraç, Atatürk tarafından Amerika'da 6 yıl okutulmuş Türkiye'nin ilk Ziraat Mühendisi’dir. Atatürk, onu  "Atatürk Orman Çiftliğine" Müdür yapmıştır. Büyük Atatürk'ün verdiği "Çiçek Dersi"ni bugün hala anlayamayanların olması ne acıdır?" diye bitiriyor Yavuz Donat.

***

Aziz Atatürk. Yoktan var ettiğin ve en büyük eserim dediğin Türkiye Cumhuriyetini emanet ettiğin Türk Gençliğinin bir kısmı, bugün ilke ve devrimlerinden çok uzak ve ilgisiz bir şekilde, geleceğini düşünemeyen bir umursamazlık içindedir. O yüce sözün olan "Ne Mutlu Türküm Diyene." özdeyişini maalesef söylemekten utanan bir gençlik oluşmuştur. Yattığın yerden kalksan da baksan, kurduğun Cumhuriyete. Türk insanı, içine düştüğü geçim bunalımından kendisini yakıyor. Tabancasını çekip önce karısını ve çocuklarını vuruyor. Sonra da son kurşununu kendi kafasına sıkıyor, intihar ediyor.

Aziz Atatürk, senin değerini bilmeyenlere, Allah akıl ve fikir versin. Yattığın yer nur olsun. Seni çok seviyorum ATATÜRK...

Önceki ve Sonraki Yazılar