MEÇHULE MEKTUPLAR...

 

“O şiirler bana yazılmadı biliyorum,yine de bana yazılmış gibi sahipleniyorum.”

Biliyor musun?  

Bulmak istediğin gibi, sisler ve gizemler sonrasında, apansız çıkıp geldim, hiç beklemediğin bir anda. Yıllardır beklediğin bendim, seni, olduğun gibi kabullendim. Sorgusuz, sualsiz seni sen olduğun için sevdim… Eksiklerin eksiklerimi tamamlasın istedim… Bir bütün olmaktı seninle, tüm hasretim. Böyle oluşunu sevmiştim, “Böylesin diye sevdim seni” demiştim.                   

Biliyordum,

Yıllardır aradığın bendim, göz bebeklerin için tüm geçmişimi sildim de geldim. Bu boyutsuz sevda için olmazları yok edip bir bir, yeni başlangıçları yüklendim de geldim… Sana ömrünce yaşamadığın en büyük sevgiyi verdim. Ama hep ben sana verdikçe, sana en masum sevgimle geldikçe sen beni hep öteledin. Değerimi bir türlü bilemedim.

Bulduğunu zannedip peşinden gittiğin, seni düş kırıklığına uğratanlardan değildim. Uyduruk bir kopya değil, Gerçek bir sevgiliydim. Düşündeki sevgiliyi anımsatmak için değildi gelişim. Özlediğin sevgiyi getirdim sana, Ama bir türlü veda edemediği yanılgılarına… Kendimi ne çok da alıştırmışsın, kolay ayrılıklara… Düşündün mü hiç? Nasıl da aynı yollardan geçmişiz eski zamanlarda, belki birbirimizi aramışız hep gökyüzüne, yıldızlara bakıp aynı anda. Tanımadan birbirimizi, kanat açmışız sıcacık duygulara. Nasıl da karşılaşmışız, elde edilemez sandığımız beraberliği ararken kendi yıldızlarımızda…

Kim bilir.. ay bizi de barıştırmış mıdır tüm küsler gibi, bazı geceler yıldızlara bir selam yollamayı unuttuğumuzda? Kulaklarımıza düşen şarkılarda geleceğimizin düşünü kurarken birlikte yaşlanacağımız evlilik yıldönümlerinde, bizimle olacaktı hep sevinçler de, hüzünler de… Ama sen hiç inanmadın sevginin gerçeğine. Kapılmışsın bir kez düşsel sevdaların seline…Ben sana iç dünyamı tüm saflığıyla açmışken sen hep gece düşleri gibi gizemliydin. Bölüşmeyi hiç bilemedin. uğruna imkansızı zorladığın aşkların yerine sana tutkun yüreğimi koymayı beceremedin…

Düşleyemediğin denli gerçekti benim sevgim.Belki sen bunu hissedemedin. Sorma hiç, neresi yalan bu sevginin. Bu kadar çırpınır mıydım bu sevda ölmesin diye, azıcık sevgini gösterseydin? Seni çocuk yerine koyduğum yok, büyük acıları yaşatsan da geceler boyu…

“Sus sus biraz sadece dinle”  desen de canımı her acıttığında… Sevginin en yücesini sundum sana içime akan göz yaşlarımda. Asi ve maviydin sen, yanlış sevdanın peşinde umutlarımı bir bir tüketirken ben… Göğsüne başımı koymak isterdim, elinin başımı sevgiyle okşamasını düşlerdim. Aklıma gelmezdi inan sadece koynuma alıp seni sevmek taş yüreğinin altında ezilmek ihanet yılanının ahusunda zehirlenmek…

Bir yalan oldu, Yağmurlarda el ele dolaştığımız… Boynunu büktü tüm çiçekler sevip okşadığımız… Hangimizin sesine  değdi başka bir ses. Yeminimi unutmadım, yok!

İhanet benden uzak, kolay değil benim için gönülden sevip sevip ayrılmak… Ama hazır ol vedasız bir ayrılığa.

Sevmiştim seni kendimden çok… Bil ki benim bu dünyada yitirecek senden başka hiçbir şeyim yok…

Bir inanabilseydim, hayatına değer katıp, sana yaşamayı hissettirdiğimden, değişilmezin olduğuma, böyle; gelgitlerle vurur muydum yüreğimdeki hüzün kıyılarına?

Önceki ve Sonraki Yazılar