E. TURGUT TEKİN

E. TURGUT TEKİN

MHP’nin başarısı

 

22 Temmuz 2007 seçimlerinden en çok oy alan parti MHP oldu. Söke, böyle bir sonucu bekliyordu. Neden bekliyordu, çünkü ilçe örgütü bütün gücüyle ve bütün organlarıyla gece gündüz çalışarak bu sonuca ulaştı. Hepsini kutlarım.

 

Söke’de bazı deyimler vardı. “Söke bizim kalemiz, Söke’yi alırız” demek ki bunların hepsi lafmış ve bir atasözünde dendiği gibi, “Ağlamayan çocuğa mama vermiyorlar”mış. MHP İlçe Örgütü, Ülkü Ocakları teşkilatı, mahalle, belde ve köy temsilcilikleri bir ay içinde gezmedikleri, görmedikleri, ziyaret etmedikleri köy, belde ve kent bırakmadılar. Her kahvede birçok kişiyle yüzyüze el sıkışarak çalıştılar. Dört yıldır unutulan çiftçinin, esnafın, emeklinin, işçinin dertlerini birbir dinlediler. Onlara tercüman olacaklarını, dertlerini mecliste dile getireceklerini söylediler. Kadın kolları kadınlarla, diğer örgüt tüm bölge insanlarıyla barış ve kardeşlik içinde bir kampanya yürüttüler. O günleri izleyip, bazı yazılar yazmıştım. O yazıların birinde aynen şu tespiti yapmıştım: “Aydın MHP’den üç milletvekili hazır. Ertuğrul Kumcuoğlu, Ali Uzunırmak, Recep Taner kesin. Eğer Aydın’ın diğer ilçeleride Söke bölgesi gibi çalışırsa Yusuf Keremit zor da olsa meclis yolunda...” Bu yazımı okuyanlar bana telefon edip, “Amma da abartmışsın ha!.. Onlar barajı aşarsa öpte başına koy!..”

 

Aynı böyle bir yazıyı yıllar önce DSP içinde yazmıştım. Aynı tepkiler gelmişti. Ama sonra benim yazdıklarım doğru çıktı ve benimle alay edenler ise hüsrana uğradılar. Gazetecilik hayatımda hep yansız ve objektif yazmaya ve değerlendirmelerimi çalışmalarıma göre yaptım. Ben, başkalarının kahvaltılarına, yemeklerine katılıp, birkaç bardak rakı için yalan ve palavralar kesmedim. Gazetemin adına uygun olarak “Gerçekleri” yazdım. Gerçekleri yazmak veya doğruları söylemek acı da olsa insanda bir vicdan rahatsızlığı yaratmıyor. Karşı tarafı kandırmıyor. Ben, bazı gerçekleri delegeler adayları belirlemeden önce yazmıştım. Aday seçimi çok önemli demiştim. İlke her ne kadar partiye oy vermekse de, yöre insanı hep adaya bakıyor. Adaylar belirlenirken yapılanlar ve delegelerin tutumları halk tarafından gözleniyor. Delegelerin ne yaptıklarını seçmenler çok iyi izliyor. Birçoğu bana telefon ederek, beğenmedikleri kulislerin yapıldığından şikayet ediyordu ve aynen şunu diyorlardı: “Sandıkta sıra bizde” ben bu deyimleri şimdi anlıyorum. Demek ki delegeler adayları belirlerken halktan gelen seslere, basına kulak tıkıyorlar. İşte kayıbın temeli burada başlıyor. Bugün suçu hep genel başkana atarız da, kendi kendimize sormayız. “Acaba biz yeterince çalıştık mı? Bir genel başkan koca Türkiye’yi tek tek tarayamaz ki!... Biraz da bize bakalım. Aynada kendimizi nasıl görüyoruz?

 

25 Temmuz 2007 Çarşamba günü, Söke’de MHP’nin birinci parti olması nedeniyle MHP İlçe Başkanı Sayın Mehmet Zararsız’ı ziyarete gittim. Kendisini ve partisini kutladım. Özverili çalışmalarını, bu çalışmalarında sonuca ulaştığını söyledim. Kendisi memnun oldu ve şunları söyledi:

 

“-Hocam, biz bir ekip olarak çalıştık. Başkandan tutun da, en küçük köy birimine kadar, hepimiz elele, gönül birliği ve özverili bir biçimde çalıştık. Bütün partililerin ve bize gönül ve oy vermiş olan seçmenlerimizin, yardım ve desteklerinden dolayı gazeteniz aracılığı ile herkese çok teşekkür ederim. Bizde esas kişi, menfaat değil, millet ve vatan mefhumudur. Hepimiz vatan ve milletimizi kendi çıkarlarımızın üstünde tutarak çalıştık. Çalışmasak başaramazdık. Başarının sırrı çalışmak ve özveridir. Bir örnek vereyim, biz Didim mitingine 600 araçlı bir konvoyla katıldık. Para harcadık, emek verdik, özveride bulunduk. Milletimize feda olsun. Felsefemizde, Lozan’da çizilen milli sınırlarımız içinde yaşayan bütün insanlarımızın kardeşçe, huzur içinde yaşamasını temennimizdir. Ülkemizi yıkmaya, bölüp parçalamaya çalışanlara karşı bir kale gibi duracağız. Dıştan güdümlü vatanına, milletine ihanet edenlere asla geçit vermeyeceğiz. İktidarla, genel başkanımızın da dediği gibi sürtüşmeye girmeden, ülkemiz ve milletimiz yararına çalışacağız. Biz, her zaman ve heryerde milletimizin emrindeyiz. Allah vatanımızı ve milletimizi korusun.

 

Sayın Mehmet Zararsız’ın bu sözlerine candan katılıyoruz. Bu vatan, bu millet kökeni her ne olursa olsun vatana ve millete ihanet etmedikçe bizim kardeşimiz ve yurttaşımızdır. Vatanı korumada da, nimetlerini paylaşmada da, acıda ve kederde, sevinçte hep birlikte olmaya hazırız. Anayasamızda ifadesini bulan Türkiye Cumhuriyeti bölünmez bir bütündür ve Atatürk’ün deyimiyle “Vatan bir bütündür asla parçalanamaz!..”

 

Değerli okuyucularım, diğer parti ilçe başkanlarını da sıra ile ziyaret ederek 23. dönemle ilgili görüşlerini sizlere köşemden aktaracağım.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar