NİÇİN HALKA GERÇEKLER ANLATILMIYOR?

 

Fevzipaşa Didim’in bir mahallesi…

Ancak Fevzipaşa, Didim’in arıtma tesisine bağlanamayan bir mahallesi.

Niçin Fevzipaşa bu nimetten mahrum, neden bağlanamıyor?

Çünkü, bölgenin var olan imar planı yargı kararı ile iptal edildi.

İptal edilen imar planı yerine bir yenisi yapılamıyor.

Neden?..

Çünkü, [bildiğimiz kadarı ile] idare mahkemesi tarafından verilen iptal kararı henüz kesinleşmedi de ondan…

Peki, kesinleşme süreci daha ne kadar zaman alır?

Bu konuda kesin bir bilgi edinmek şimdilik olası değil.

Demek ki, öncelikle yargı süreci tamamlanacak ve sonra da sıra yeni imar planının yapılması aşamasına gelecek.

Sonuç: Fevzipaşa mahallesinin Didim Arıtma Tesisi’ne bağlanması, bu gün için “gelecek zamanın hikâyesi”ne yönelik bir fiil kipine tabidir…

Geçelim fiil kiplerini, bırakalım dilbilgisi ağzıyla konuşmayı, bizce mesele kısaca şöyledir:

-       Hikaye!..

Şimdi geliyoruz, bu “hikâye”ye bağlı bir diğer hikâyeye…

Konu Akbük…

Akbük Belediyesi Akbük halkından içme suyu şebekesi için katılma payı toplayıp, bu para ile kanalizasyon şebekesi inşa edeceğini söylüyor.

Hatta hesapları dahi yapıldı. Hane başına tahakkuk ettirilen katılma payını içeren faturaların postaya verilmesine çeyrek var.

Ancak, İçişleri Bakanlığı’nın son genelgesi ile Akbük Belediyesi’nin ihale yapma yetkisi de kısıtlanmış durumda… Ama çalışmalar yine de sürüyor!

Ayrıca, diyelim ki, ödeme ihbarları halka ulaştı, para toplandı ve ihale de yapıldı.

Peki Akbük kanalizasyonunu Didim Arıtma Tesisi’ne bağlayacak kanalizasyon hattı nereden geçecek?

Fevzipaşa’dan…

Peki Fevzipaşa, açıkladığımız nedenlerle kendi sistemini dahi Didim Arıtma Tesisi’ne bağlayamazken, Akbük’ün kanalizasyon sistemi nasıl bağlanacak?..

Ayrıca, kanalizasyon şebekesinin 31,5 milyon Türk lirası olan şimdiki keşif bedelinin yarısının hibe olduğunu ispatladığı “ileri sürülen” resmi “hibe belgesi” niçin bir devlet sırrı gibi [halktan] saklanıyor?

Niçin, Akbük’ün Didim’e ödemeyi taahhüt ettiği 11 milyon Türk lirasının Aydın Büyükşehir Belediyesi statüsüne geçtikten sonra artık ödenmeyeceği halka açıklanmıyor?

Hane başına tahakkuk ettirilen katkı paylarının muhataplarına tebliğ edilmesi ile ilgi yasal zorunluluğun eksiksiz olarak yerine getirilmesi de kolay bir iş değildir.

Söz konusu tebligatlar taşınmaz mülkiyetlerindeki hissedarlık halinde tüm paydaşlara ayrı ayrı yapılmak durumundadır.

Ayrıca ölüm halinde veraset belgelerinin çıkartılması ve özellikle de yurt dışı tebligatların oldukça uzun olan süreleri işi daha da zora sokan ciddi unsurlardır.

Bir önemli sorun da şu noktadadır:

-       Mevzuata göre tahsilâtlar ancak, tüm işlemlerin sona bulduğu yıldan bir sonraki yıldan başlamak üzere, 2 yılda ve 4 eşit taksitte yapılabilmektedir…

Ayrıca, diyelim ki, 31,5 milyon Türk lirası olan keşif bedelinin yarısı hibe ve o da hazır…

Ama yasal olarak toplanma imkânı olan para, geçmiş su şebekesi ile ilgilidir. Bu miktar da, bildiğimiz kadarı ile, 12 milyon Türk lirası civarındadır.

Bu durumda ihtiyaç olan miktar: 31,5/2 = 15,750 milyon Türk lirasıdır…

Bu durumda, 15,750 Türk lirası – 12 milyon Türk lirası = 3,750 milyon Türk lirası açık vardır? Bu para nereden bulunacaktır?..

Bilindiği gibi söz konusu ihale ancak tüm paranın hazır olması anında başlatılabilir.

Ayrıca yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, İçişleri Bakanlığı’nın son genelgesi uyarınca Akbük Belediyesi’nin serbestçe ihale yapması imkânı da artık kalmamıştır.

Peki… Bütün bu gerçekler apaçık ortada iken, Akbük Belediyesi son aylardaki en yüklü mesaisini neden bu konu üzerinde yoğunlaşarak harcamaktadır?

Anlaşılır gibi değil…

Hangi gözlükle bakarsanız bakın gerçekleşmesi mümkün görülmeyen böyle bir girişimde ısrar edilmesinin gerekçesini halkın [tüm ayrıntıları ile] bilme hakkı vardır.

Önceki ve Sonraki Yazılar