E. TURGUT TEKİN

E. TURGUT TEKİN

Okullar Açılırken...

 

 

Bugün okullarımız 2008–2009 Eğitim ve öğretim yılına başladılar. Allah, ülkemize ve çocuklarımıza hayırlı etsin. Eğitim, her ülkede zorunlu olan bir çalışmadır ve her ülkenin bütçesinden en önemli bir pay bu çalışmaya ayrılır. Bizim ülkemizde de eğitime ayrılan pay oldukça yüksektir. Çünkü her ülke eğitim düzeyini yüksek tutmak ve çağı yakalamak zorundadırlar. Eğitim düzeyini yükseltememiş olan toplumlar geri kalmışlıktan asla kurtulamazlar. Günümüzde çağı yakalamak ve teknoloji alanlarında eğitilmiş ve kalifiye elemanlara gerek vardır. Artık çağdaş ve bilgi toplumu olmak zorundayız.     Bu amaçla büyük Atatürk, “Eğitim davası, insan olmak, millet olmak davasıdır. Herkes, bu davaya sahip çıkmalı katkıda bulunmalıdır” demişti. Elbette bu dava bütün insanlarımızca benimsenerek, amacına ulaştırılacaktır. Her yurttaş gücü yettiği kadar fakir öğrencilerimize Çağdaş Yaşamı Destekleme kanalı ile bir ışık yakarak, yardımcı olmalı. Onlara  bir burs ya da eğitime destek paketleri hazırlayarak okul idarelerine teslim etmeli. Okul idareleri, bu yardım paketlerini okullarındaki yoksul öğrencilere gizlice vererek, onurlarını incitmeden ve gururlarını kırmadan teslim etmeli. Çünkü bazı çocuklar, arkadaşlarının yanında böyle yardımların onları alçak düşüreceği duygusuna düşürüyor. İhtiyacı olmasına rağmen verilecek yardımı bir onur meselesi yaparak yan çiziyor. Ben, böyle birçok çocuğa tanık oldum. Psikolojik bir rahatsızlığa veya aşağılık kompleksine kaptırmadan bu yardımları gizli yapmakta büyük yararlar olduğunu pedegoglar ve psikoloji uzmanları devamlı olarak vurgulamaktadırlar. Bu tür yaklaşımlar oldukça doğrudur. Okul idareleri böyle yardımları kabul ederken veya yaparken bu hususu  göz önünde bulunduracaklardır. Çünkü gelişme çağında olan çocuklar, bu konularda çok hassastırlar. Bir eğitim kurumu olan okul ve yardım sevenlerin bu hususu unutmamalarını özellikle buradan bir deneyimli eğitimci olarak anımsatmakta yarar vardır.

Bir başka konuda bazı öğretmenlerin yapmakta olduğu hatalardır. Öğretmenlerin bazıları, öğrencilerin almaları için listeler yapıyorlar. Bu doğru bir davranıştır. Ama listenin altına bir kırtasiyenin adını yazmak veya kullanacakları araçların markalarını belirtmek hem yanlış ve hem de sakıncalıdır. Sen, o kırtasiyecinin ortağı mısın veya ne kadar çıkarın  var ki o kırtasiyecinin reklamını yapıyorsun. Böyle davranışlar hem ayıp ve hem de insana leke getirir. Sen listeni yap, kullanacağın araç ve gereçleri belirt o nerden alırsa alsın. Başkasının reklamını yapak sana düşmez. Bırak kendi reklamını kendisi yapsın. Şimdi diyeceksiniz ki böyle bir öğretmen var mı? Elbette var. Ben o öğretmenleri buradan yayınlamak istemiyorum. AMA İNAT EDERLERSE ELİMİZDEKİ BELGELERLE YAYINLARIZ. Bu da iyi olmaz. Bugün kitap ve kırtasiyecilerin eğitime verdikleri hizmet ve destek yatsınamaz oranda büyüktür. Hepsi büyük bir özveri ile bu davaya hizmet verirken bir okulun veya öğretmenin ayrım yapması hem suç ve hem de mesleğe yakışmaz. Çünkü adil olmayan bir insan öğretmen olamaz. Öğretmen adaletin timsali ve temsilcisidir. SAKIN BU HATAYA DÜŞMEYİN. Öğretmenlerin, ancak ders kitaplarını sınıfta birlik sağlamak için seçme yetkileri vardır. Birde zorlama olmaksızın bazı kaynakları önerebilirler. Bunların dışında atlas, sözlük ve benzeri kaynak kitapları seçme ve öğrencilere empoze etme gibi bir lüksleri yoktur. Geçen yıl, bir öğretmen iki okulun inglizce derslerine giriyordu. ÖĞRENCİLERİ BİR YAYIN EVİNİN ONBEŞ YIL ÖNCE HAZIRLANMIŞ SÖZLÜĞÜNÜ ALMAYA MECBUR ETTİ. ÖĞRENCİ VELİLERİ ŞİKAYETÇİ OLDULAR. ELLERİNDE ÇOK MÜKEMMEL İNGİLİZCE SÖZLÜKLERİ OLMASINA RAĞMEN, 14,50 YTL. OLAN BU SÖZLÜĞÜ ALDILAR. SEBEBİNİ SORDUĞUMDA YANITI ŞU OLDU: “Ben, filolojide bu sözlüğü kullandım. İstedim ki, öğrencilerimde de aynı sözlük olsun. “Oysa, bir sınıfta ne kadar çok sözlük olursa o kadar çok daha kelime öğrenme ve hatadan kurtulma şansı vardır. Ben, bu arkadaşımın acemi olduğunu, eğitim ve öğretimde değişik kaynak kullanmanın yararlarını kavramadığını anladım. Çünkü, “TÜRK MİLLİ EĞİTİM TARİHİNDE İLK KERE YER ALAN VE DÜNYACADA BENİMSENEREK KULLANILAN-MÜFREDATTA BEREBERLİK VE DERS KİTAPLARINDA, ARAÇ VE GEREÇLERİNDE SERBESTLİK PROGRAMINDAN HABERİ YOKTU VEYADA İŞİNE GELMİYORDU. Ezberlediği SÖZLÜĞÜ KULLANMAK ONA DAHA KOLAY GELDİĞİ İÇİN BU METODU SEÇMİŞTİ. ÇÜNKÜ BAŞKA VE DAHA HACİMLİ SÖZLÜKLERDEN SORULAR GELİRSE NE YAPACAKTI? Onun kaçışının aslı buydu.Bu konu ile ilgili bir anımı anlatmak istiyorum:

Bundan on beş yıl önce, bir akşam üstü fizik öğretmeni bir arkadaşım yanıma geldi. BANA AYNEN ŞUNLARI SÖYLEDİ: “Hocam, neden MİLLİ EĞİTİMİN FİZİK KİTABINI GETİRMİYORSUNUZ? O yıl, bakanlık kendi kitaplarını süresi dolduğu için okutmadan çekmiş başka bir yazarın ve yayın evinin kitabını ders kitabı olarak kabul etmiş ve liselerde ders kitabı olarak okutulması içinde Tebliğler Dergisinde yayınlamıştı. Tek kitap olduğu içinde zümre kararı gerekmiyordu. Bizde o kitabı getirmiş öğrencilere vermiştik. ÖĞRETMEN, çocuklara, “Bu kitabı götürün geri verin yerine Milli Eğitimin kitabını getirin” diyormuş. Bizde çocuklara, bu yıl bu kitaplar okutulacak, bakanlık kitabının suresi dolduğu için basılmamış, diyor ve geri çeviriyorduk. İşte hocam bu konuyu öğrenmek için gelmişti. Gayet de normaldi. Durumu anlattım. Bana dedi ki: “O kitaba çok alışmıştım şimdi bu yaştan sonra fizik mi çalışacağım? Zaten emekliliğim gelmiş, emekli olurum. “Yaşlı bayan bir ablamızdı. Ona aynen şunu söyledim: “Hem kendinize ve hem de öğrencilerinize en büyük iyiliği yaparsınız” demiştim. BUNUN ÜZERİNE, MARATON TV’DE KESİNTİSİZ OLARAK TAM ON YIL SÜREN “Eğitim saati programını” başlattım. Bu programa çevremizde ve ülkemizde ün yapmış eğitimcileri davet ederek, eğitim konularında görülen eksikleri kaynaklarına kadar inerek işledik. Bu programdan birçok meslektaşım yararlandı. Bir çok arkadaşım, bilmedikleri konuları uzmanlara sorarak öğrendiler. O yıllarda Aydın genelinde eğitim düzeyi yükseldi. Başta bakanlık müsteşarı olmak üzere bir çok konuk bu programda yer alarak görüşlerini aktardılar. Bugünler de böyle bir programın olması genç arkadaşlarımıza rehber olması açısından çok yararlı olur. Ne yazık ki, yerel TV’ler kaynak yetersizliğinden uydu yayınlarına geçemedikleri için izlenmiyorlar. Böyle bir programda boşa gider. Çünkü çok önemli bir çalışmayı gerektirmektedir. Umarım ki bu yerel televizyonlar uydu yayına geçince uzman arkadaşlarımız böyle bir programı başlatarak,öğrencilere ve öğretmenlere destek olurlar. Eğitim konusu geniş davası büyük bir konudur. Bu olguyu bir makalede anlatmak elbette ki olanak dışıdır. Konu için özür dilerim. Amacım kimseleri suçlamak değil. Hataları önlemek, hiçbir kişinin mağdur olmamasını sağlamak, iyi ve başarılı bir eğitim ve öğretim yılının geçmesini sağlamak. Bir katkım olduysa ne mutlu. Bu vesile ile öğrenci ve öğretmenlerimizin yeni eğitim ve öğretim yılını kutlar, hepsine başarılar dilerim. 

Önceki ve Sonraki Yazılar