E. TURGUT TEKİN

E. TURGUT TEKİN

Okullar kapanırken

 

* Önceki sayıdan devam

 

Dil yeteneği olmayan insan eksik anlar, yanlış ve eksik düşünür.

 

Sağlıklı sonuçlara ulaşamaz. Bütün derslarda ve hayatta başarılı olabilmek için dil yeteneğimiz olmalıdır.

 

Dil yeteneği kitap okuyarak kazanılır.

 

Öğrencinin düzeyine uygun, bol resimli, ilginç kitaplar ve dergiler seçiniz. Onunla birlikte okuyunuz. Okudukları üzerinde onunla söyleşiniz. Okuduklarından ders çıkarmasını sağlayınız. Böylece, okumak çocuğun sizinle paylaştığı bir uğraş olacak, bu nedenle sevecektir. Daha sonra da vazgeçilmez bir uğraş ve çocuğunuzun en değerli hazinesi olacaktır.

 

Sayın Veliler,

 

Çocuklarımızı severiz. Tüm yaşamımızı onlara adarız. Onlar için canımızı bile veririz. Günde üç kez ona yemek hazırlarız, yediririz. Bütün dikkatimiz, ilgimiz, sevgimiz... onun üzerinedir. ...

 

Ama...

 

Günde yarım saat zaman ayırıp onunla kitap okumayız. Okunanlar üzerinde onunla sohbet etmeyiz... İlgi alanını belirleyip ona uygun kitaplar seçmeyiz. Onu, çocuk parkına, sinemaya, tiyatroya... götürürüz de kitapçıya, kitaplığa götürmeyiz.

 

En önemlisi, hergün onunla kitap okumak ve konuşmak için ayıracağımız yarım saatin önemini çoğumuz bilmeyiz. Bunu belki birkaç kez yaparız; “Çocuğumla ne güzel ilgilendim” diye mutlu oluruz ve ipin ucunu bırakırız. Televizyona, gazetelere, günlük uğraşılara döneriz...

 

Bencilliktir bu..

 

Anne baba bencil olur mu demeyiniz...

 

Yukadırıda anlattıklarım yapılıyorsa bencilliktir.

 

Soruyorum:

 

Yaptığınız hangi iş, çocuğunuzla hergün yarım saat kitap okumak kadar önemlidir?

 

Hangisi?

 

Sayın Veliler,

 

“Dost acı söyler” atasözünü haklı çıkaracak bir uyarıda bulunacağım şimdi...Bana kırılmayın, darılmayın...Biz dostuz.

 

“Benim çocuğum kitap okumuyor ama ileride en iyi okulları kazanacak, en iyii üniversitelerde okuyacak” diye düşünüyorsanız, bilin ki yanılıyorsunuz... Bu gerçeği “yaşayıp, deneyeerek” görmek ise faturası çok ağır olan bir yoldu.

 

Karar sizin...

 

“Zaman en iyi öğretmendir ama ücreti çok yüksektir”

 

Sayın Veliler,

 

Sevgili öğrenciler,

 

Yazımızın buraya kadar olan bölümünde, başarılı bir eğitimin üç ana temeli üzerinde durduk. Bu üç temeli yeniden belirleyelim:

 

1- Öğrencinin düşünme alışkanlığı kazanması,

 

2- Öğrencinin okuma alışkanlığı kazanması,

 

3- Öğrencinin kendi kendine iş yapma alışkanlığı kazanması.

 

Şimdi de bu üç temeli tamamlayacak çalışma yöntemleri üzerinde duralım.

 

1- Ezberlemeyiniz.

 

Ezberlenen bilgi kısa sürede unutulur.

 

Ezberlenen bilgi, öğrenilmiş sayılmaz. Yalnızca kısa bir süre, beyninize “teyp görevi yaptırmış olursunuz. (Bu bilgileri hafızada uzun süre tutabilmek bir zeka belirtisi değildir. Tam tersidir. Bu tip insanların muhakemesi yetersizdir)

 

Düşünerek, anlayarak öğrendiğiniz bilgi ise artık sizin bir parçanızdır. Yaşam boyu yitirmezsiniz. Yeni bilgilere ve muhakemelere temel oluşturur.

 

Ezberlemek kolaydır anlamak zordur.

 

Anlayarak öğreniniz. Çünkü eğitimde temel kural budur.

 

2- Bir çalışmada yalnız bir konuyu öğreniniz: Üçgen, daire, denklem, silindir, sıfat, zamir, zarf gibi...

 

Aynı anda birkaç konuyu birden öğrenmeye çalışırsanız, hiçbirini tam öğrenemezsiniz. Konuların ayrıntıları birbirine karışır.

 

Konuları, birbirinii tamamlayacak biçimde sıraya koyup çalışınız.

 

Örnek: Daire öğrenilmeden silindir öğrenilemez.

 

Çokgenler öğrenilmeden, cisimler öğrenilemez.

 

Sıfatlar öğrenilmeden, zamir ve zarf öğrenilemez.

 

Bilinçli hazırlanan kitaplarda bu sıra gözetilmiştir.

 

Siz de buna uyunuz.

 

Dikkat:

 

Aynı gün, sosyal bilgiler ve matematik çalışmanız varsa, önce matematik, sonra sosyal bilgiler çalışması yapınız.

 

Nedeni: Önce sosyal bilgiler çalışması yaparsanız zekanız durgunlaşır, veriminiz düşer. Önce matematik çalışırsanız zekanız açılır. Deniyip görünüz!..

 

* Devam edecek....

 Okullar kapanırken

 

* Önceki sayıdan devam

 

Dil yeteneği olmayan insan eksik anlar, yanlış ve eksik düşünür.

 

Sağlıklı sonuçlara ulaşamaz. Bütün derslarda ve hayatta başarılı olabilmek için dil yeteneğimiz olmalıdır.

 

Dil yeteneği kitap okuyarak kazanılır.

 

Öğrencinin düzeyine uygun, bol resimli, ilginç kitaplar ve dergiler seçiniz. Onunla birlikte okuyunuz. Okudukları üzerinde onunla söyleşiniz. Okuduklarından ders çıkarmasını sağlayınız. Böylece, okumak çocuğun sizinle paylaştığı bir uğraş olacak, bu nedenle sevecektir. Daha sonra da vazgeçilmez bir uğraş ve çocuğunuzun en değerli hazinesi olacaktır.

 

Sayın Veliler,

 

Çocuklarımızı severiz. Tüm yaşamımızı onlara adarız. Onlar için canımızı bile veririz. Günde üç kez ona yemek hazırlarız, yediririz. Bütün dikkatimiz, ilgimiz, sevgimiz... onun üzerinedir. ...

 

Ama...

 

Günde yarım saat zaman ayırıp onunla kitap okumayız. Okunanlar üzerinde onunla sohbet etmeyiz... İlgi alanını belirleyip ona uygun kitaplar seçmeyiz. Onu, çocuk parkına, sinemaya, tiyatroya... götürürüz de kitapçıya, kitaplığa götürmeyiz.

 

En önemlisi, hergün onunla kitap okumak ve konuşmak için ayıracağımız yarım saatin önemini çoğumuz bilmeyiz. Bunu belki birkaç kez yaparız; “Çocuğumla ne güzel ilgilendim” diye mutlu oluruz ve ipin ucunu bırakırız. Televizyona, gazetelere, günlük uğraşılara döneriz...

 

Bencilliktir bu..

 

Anne baba bencil olur mu demeyiniz...

 

Yukadırıda anlattıklarım yapılıyorsa bencilliktir.

 

Soruyorum:

 

Yaptığınız hangi iş, çocuğunuzla hergün yarım saat kitap okumak kadar önemlidir?

 

Hangisi?

 

Sayın Veliler,

 

“Dost acı söyler” atasözünü haklı çıkaracak bir uyarıda bulunacağım şimdi...Bana kırılmayın, darılmayın...Biz dostuz.

 

“Benim çocuğum kitap okumuyor ama ileride en iyi okulları kazanacak, en iyii üniversitelerde okuyacak” diye düşünüyorsanız, bilin ki yanılıyorsunuz... Bu gerçeği “yaşayıp, deneyeerek” görmek ise faturası çok ağır olan bir yoldu.

 

Karar sizin...

 

“Zaman en iyi öğretmendir ama ücreti çok yüksektir”

 

Sayın Veliler,

 

Sevgili öğrenciler,

 

Yazımızın buraya kadar olan bölümünde, başarılı bir eğitimin üç ana temeli üzerinde durduk. Bu üç temeli yeniden belirleyelim:

 

1- Öğrencinin düşünme alışkanlığı kazanması,

 

2- Öğrencinin okuma alışkanlığı kazanması,

 

3- Öğrencinin kendi kendine iş yapma alışkanlığı kazanması.

 

Şimdi de bu üç temeli tamamlayacak çalışma yöntemleri üzerinde duralım.

 

1- Ezberlemeyiniz.

 

Ezberlenen bilgi kısa sürede unutulur.

 

Ezberlenen bilgi, öğrenilmiş sayılmaz. Yalnızca kısa bir süre, beyninize “teyp görevi yaptırmış olursunuz. (Bu bilgileri hafızada uzun süre tutabilmek bir zeka belirtisi değildir. Tam tersidir. Bu tip insanların muhakemesi yetersizdir)

 

Düşünerek, anlayarak öğrendiğiniz bilgi ise artık sizin bir parçanızdır. Yaşam boyu yitirmezsiniz. Yeni bilgilere ve muhakemelere temel oluşturur.

 

Ezberlemek kolaydır anlamak zordur.

 

Anlayarak öğreniniz. Çünkü eğitimde temel kural budur.

 

2- Bir çalışmada yalnız bir konuyu öğreniniz: Üçgen, daire, denklem, silindir, sıfat, zamir, zarf gibi...

 

Aynı anda birkaç konuyu birden öğrenmeye çalışırsanız, hiçbirini tam öğrenemezsiniz. Konuların ayrıntıları birbirine karışır.

 

Konuları, birbirinii tamamlayacak biçimde sıraya koyup çalışınız.

 

Örnek: Daire öğrenilmeden silindir öğrenilemez.

 

Çokgenler öğrenilmeden, cisimler öğrenilemez.

 

Sıfatlar öğrenilmeden, zamir ve zarf öğrenilemez.

 

Bilinçli hazırlanan kitaplarda bu sıra gözetilmiştir.

 

Siz de buna uyunuz.

 

Dikkat:

 

Aynı gün, sosyal bilgiler ve matematik çalışmanız varsa, önce matematik, sonra sosyal bilgiler çalışması yapınız.

 

Nedeni: Önce sosyal bilgiler çalışması yaparsanız zekanız durgunlaşır, veriminiz düşer. Önce matematik çalışırsanız zekanız açılır. Deniyip görünüz!..

 

* Devam edecek....

 

Önceki ve Sonraki Yazılar