TARTIŞMA

 Havaların değişken olması ve bu değişkenliğe ayak uyduramamamız nedeniyle sık sık sağlığımız bozuluyor ve rahatsızlanıyoruz. Bu durumumuz da bizi eve bağlıyor. Evde kalmak demek televizyonun karşısına geçip, ülkede olan- biteni ve tartışmaları, izlemek oluyor.
TRT Haber’de geçen gün bir tartışmaya tanık olduk.
Ana başlık ”Kurtuluş Savaşı, dini Savaştı.”
Kendisine bir üniversite de  kürsü verilmiş, geçmişteki gibi sakallı, kavuklu ve cübbesi olmasa da bugünkü kılık-kıyafet içerisinde olan hoca, ahkam keserek, yukarıdaki temayı işlemeye çalışıyordu.
Doğaldır.  Oluşturulmaya çalışılan yapının taşları birer birer  nasıl konacak?
Alıştıra alıştıra yerleştirilecek. Önce “Ilımlı İslam“ adı altında bir siyasal anlayışı ortaya atmak için senaryo üretilecek. Bunu için çeşitli görevler adı altında çalışma yapacak olan kişiler, ülkeye sokularak, özellikle gençlere yönelik çalışmalar yapılacak.
Cumhuriyetin kuruluşunda ve temelleri atılırken, en büyük görev üstlenmiş olan kurumlarımızdan ordumuz, yıpratılmaya çalışılacak.  
Başka engel hangisi? Hukuk sistemi. Hedefte yargı kurumlarını yıpratmakta var.
Kanaat önderliği oluşturularak, bazı kişileri kanaat önderi ilan edecekler. Mollalara sorun, sözünün anlamı bu değil mi?
Gelelim bu tartışmaya. Kendilerine çanak soru soran ve aynı kafa yapısındaki kişilerle halkın gözünün içine baka baka, beyin yıkamaya çalışıyorlar. Tartışmanın konusunu bir kez daha belirtelim. Kurtuluş savaşı, dini savaştı. Herkesin bu cümle üzerinde bir çok  kez düşünmesi gerekir. Bu söz neden söylendi diye.
Bizim de sormamız gereken sorular var.
Osmanlı Devleti, emperyalist güçler tarafından parça parça  işgal edilirken ve paylaşılırken belirtilen çeşitli tarikat ve kişiler yok muydu ?
Emperyalist ülkeler (İngilizler) Irak, Suriye, Yemen ve diğerlerinin işgalleri sırasında, orada yaşayan Müslüman halk, emperyalistlerle işbirliği yaparken, bu tarikatlar ve tarikat önderleri, bu gelişmeler karşısında niçin tavır koymadılar ?
Kurtuluş Savaşı’na katılmış olanlar ülkelerinin ellerlerinden  gittiğini göremeyecek kadar kör müydüler?
Ege’deki yerel milis güçleri, Efeler ve diğerleri belli bir tarikatın müridi miydiler ?
Cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Atatürk, ulus devletin temelleri oluşturulurken devletin dini olmaz, laiklik esastır diyerek, son noktayı koymuştur.
Bugün yapılan tartışmaların ana nedeni bu ülkenin kurtuluşunda tarikatlar, büyük görev yapmışlardır dedirtmek içindir. Ayrıca tarikatların reklamını yaparak hem tanınmasını sağlamak, hem de beyinlere bu mantığı işlemektir.  
Peki Menemen’de  “Şeriat İsteriz !..” diye bağırarak, Öğretmen Mustafa Fehmi Kubilay’ın başını kesenlerin hedefi neydi? Temel hedefleri oluşturulmak istenen laik devlet düzenin değiştirmek değil miydi ?
Bunlar bir tarikatın müridleri değil miydi ?
Aklın bilimin yolundan ayrılarak, tarikatların güdümünde bir düzen yaratılmaya çalışmaktadır. Üzüldüğümüz şey ise bu tür anlayışlara, bilim adına üniversitelerde kürsü sahiplerinin savunur hale gelmesidir.
Kurtuluş savaşı tüm halkın topyekun katılımı ile başarılmış ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulmuştur.
Kurtuluş Savaşının bir savunma savaşı olduğunu bildikleri halde Haçlı ordusunun istilacı mantığına nasıl benzetirler ?
Bu sözler neden söylenir  ?
Saygılarımla..

Önceki ve Sonraki Yazılar