TÜRKİYE ANLAMLI BİR ALTIN MADALYA KAZANDI

 

Batı Avrupa ülkelerinde oluşturulan bir istatistiğin verileri gevezeliğimizi apaçık ortaya koydu.

Sadece gevezelik mi?

Hayır… Dahası var.

Nedir gevezeliğin dahası?

O’nu bu yazıyı sonuna kadar okumayı başarırsanız, siz de göreceksiniz.

İstatistiğin en ilginç verisi ülkemizin şampiyonluğunu üstü örtülemeyecek biçimde gün yüzüne çıkartıyor:

-        Türkiye halkı, cep telefonları ile ayda ortalama 300 dakika konuşuyor!..

Bu rakam Hollanda’da 112 dakika.

İngiltere’de 137 dakika.

Portekiz’de 142 dakika…

Demek ki, çarşıda, pazarda, otobüste, vapurda ve hatta kalkmak üzere olan uçağın içinde elimizde “cep”lerimiz, dır-dır konuşuyoruz.

Peki, cep telefonlarının faturası cebimizi ne kadar yakıyor?

Cep telefonu aboneliği 2004 yılında 35 milyon iken, 2012’de 68 milyona ulaşmış…

Sıfır-altı yaş arasını bu hesaba dâhil etmediğimizde ortaya çıkan gerçek, nüfus başına bir telefon olarak karşımıza dikiliyor…

Devlet’in verilerine göre, Türk Telekom, Avea ve Türkcell’in yıllık [net] gelirleri 24 milyar Türk lirasına ulaşmış…

Maliyemiz ise, durumdan oldukça memnun: Halkın gevezeliğinden elde edilen kalemler şöyle:

1.- % 18 KDV

2.- % 15 Özel İletişim Vergisi [Depremle gelmişti, ama bir türlü gitmedi]

3.- Ufak tefek diğer vergiler

Çok pasaportlu maliye bakanımız topluyor bu vergileri alt alta, sonuç vahim: Yaklaşık 7,5 milyar Türk lirası…

İşte görgüsüzlüğümüzün çıplak bedeli…

Bu bedel karşısında sağduyulu aydın kişinin söyleyebileceği tek bir söz vardır:

-        Hayırlı işler!

Peki, niçin böyle?

Niçin Hollanda halkı meramını 112 dakikaya sığdırıyor da, Türkiye halkı 300 dakikada zor durabiliyor?

Sanıyoruz işin içinde bir gerçek daha var:

-        Söyleyecek sözü olduğunda değil, biteviye sürekli konuşmak!..

Ya da baştan sona boş konuşmak!

Alın size bu noktada bir de anlamlı bir özdeyiş:

- Telefon sohbet aracı değildir!

Yani, olmamalıdır.

İnsan, konuşmak için değil, düşünce ve duygularını ifade etmek için konuşmalıdır.

Aydın kişi, ağzından çıkanları aklının ve duyarlılığının kültürel arıtma tesisinde seyrelterek karşısındakine iletmelidir.

Çünkü içi boş söz, aynı katı ve sıvı diğer atıklar gibi, kültürel düzlemde başıboş olarak üreyen birer atıktan başka bir şey değildir…

Önceki ve Sonraki Yazılar